...Bu olay Feride'nin uzun süre hastahanede sinir tedavisi görmesine sebep oldu. Bulundukları ilçede hemen ,hemen her kes bu konuyu konuşuyordu. Farklı senaryolar yazılıp çizildi hep. Dedi kodunun ardı arkası kesilmedi. Hatta bazıları eve gelen adamın Feride'nin sevgilisi olduğunu ve onu kaçırmak için geldiğini bile söyleyenler vardı. Bazıları ise öldürülen kişinin ,hırsızlık yaptığını ve paraları alıp gizlendiğini söylüyordu.
Bu dedikodular ağızdan ,ağıza dolaşırken anne ve oğul çoktan defnedilmişti. Feride ise hastahanede tedavi gördüğü için, cenazede olamamıştı. Babasının cenaze günü yaptığı tek şey, kimseyle konuşmayıp sessizce ağladığıydı. İçinde bir suçluluk psikolojisi hissettiğini anlattı yakın arkadaşlarına. 'Belki de o gece evde olsaydım, tüm bunlar olmayacaktı''.
Bu olaya el koyan savcı, uzun süre araştırma yaptı ve sonunda katili yakalayıp suçunu itiraf ettirdi. Âmâ ortada akılları karıştıran bir durum vardı. Verdiği ifadede de ölen anneye isabet eden merminin kendi silahından çıkmadığını savunuyordu. Katilin verdiği bu cevap alacak olduğu cezayı' da etkiliyordu, katil ve öldürdüğü kişinin kullandığı silah ve mermiler aynı olduğu için savcının bir sonuca varması zora girmişti. Dört aylık neticede her hangi bir sonuç alınamadığı için savcı Feride'nin annesinin, mezardan çıkarılıp otopsi raporuna göre davanın yeniden görülmesine karar vermişti.
Hastahane de gördüğü uzun bir tedaviden sonra ,bu haberin duyulması Feride'yi çok üzmüştü. Zavallı annesinin cesedi mezarından çıkarılacaktı. Hayatta iken çilesi dinmeyen kadına mezarda 'da rahat yoktu. Mezarın açılacak olduğu gün gelip çatmıştı. Bir gün öncesinden yağan şiddetli yağmur ,mezarı açan kişilerin işini epey zorlamıştı. Bu olaylar olmadan önceki alkolik babadan pek bir eser kalmamıştı. Feride ile bir birine sarılmış, Selvi ağacının altından gözleri yaşlı bir şekilde dualar okuyup mezarın açılmasını bekliyorlardı .Feride savcıya verdiği ifadesinde, olayın tek tanığı olduğu için annesini vuran kişinin eve gelen kişi olduğunu söylemesi savcının mezarı açmamasına engel olamamıştı. Bedene giren kurşunların yakınlık mesafesini ölçmek için bunun şart olduğunu söylemişti.
Uzun bir uğraştan sonra ceset mezardan çıkarılmıştı o esnada ince bir yağmur kendini hissettirmişti. Mezar içine çöken topraklar çamura dönüşmüş ,ceset çamur içinde kalmıştı. Çürüyen ceset etrafa dayanılmayacak bir koku salmıştı. Mezara yaklaşan meraklı kişiler ,birden kaçışmaya başladılar .Bu durum Feride ve babasını feryat ederek ağlatmıştı.
Olayların üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen, ilçede dedikodular bitmek bilmiyordu. Her dedikodunun ucu dönüp dolaşıp Feride ye geliyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biride, Feride'nin güzelliğiydi.Yüzün'de o kadar güzel bir yaradılış vardı ki, insan yüzüne baktığında huzuru buluyordu. Bakıldıkça doyulmayacak bir yüz güzelliği vardı. Âmâ bu yaşına kadar ezik büyüyen Feride'nin, bu güzelliğinden pek haberi yoktu. Henüz on beşinde iken bile onu isteyenler olmuştu. Zaten dedikodunun çoğunluğunu yapan kişiler istediklerini elde edemeyen kişilerdi.
Bu büyük facianın üzerinden bir yılı aşkın zaman geçmişti. Feride'nin güzelliği hem kendinin hem babasının başına dert olmuştu. Bulunduğu ilçeden onu isteyenlerin sayısı hiç de az değildi. Âmâ Feride'nin aklında evlenmek gibi bir düşünce yoktu. Olsa bile buralardan uzak bir yer olmalıydı diye geçiriyordu aklından .Başını nereye çevirse ,buralar ona hep abisi ve annesini hatırlatıyordu .Ama aklının bir ucunda da ,babasını yalnız bırakmamak vardı. Böyle bir zamanda Feride'nin yakın bir akrabası ,onu isteyen birinin olduğunu söyledi. Bu kişi İstanbul da yaşıyordu. Feride'yi alıp buralardan götürecekti. Onu görmüş ve çok beğenmişti. İsteğinde ciddi ve ısrarcı olduğunun haberini de iletmişti Feride ye, bu haberi getiren aile dostu '' teklifi yabana atmamasını ''söyledi. Feride zor bir karar aşamasına girmişti..
