....Yüzünde tebessüm oluşan Merve
"Teşekkür ederim Aristakes Bey.Benim istememenin sebebi, insanları ile özel konular konuşurken konu ile alakası olmayan kişilerin o an orada olmasını hiç sevmiyorum, bunun konunun hassasiyetine zarar verdiğini düşünüyorum''.
"Haklısınız, özellikle de günümüzde toplum kurallarına uyum sağlayan insan bulmak zor. Özele saygı diye bir şeyin olduğundan insanlar bir haber yaşıyor''.
Avucunda tuttuğu ilaçları masa üzerindeki sürahiden aldığı bir bardak su ile içen Merve bir süre sağ eli ile yüzünü tuttu. Aristakes büyük bir dikkat ile onu izliyor. Ve konuyu nereye bağlayacağını merakla bekliyordu. Çünkü Merve'nin sözleri Aristakes'in kafasını karıştırmıştı. Nerede ise Aristakes'in davasında onun sonuna kadar haklı olduğunu iddia ediyordu. İşte tüm kafa karışıklığı da burada başlıyordu. Merve buraya Aristakes'i sürdürmüş olduğu davayı sonlandırmak veya makul bir rakama bağlamak için gelmişti. Ama o Aristakese hiçbir baskı yapmıyor. Adeta talep etmiş olduğu bir milyon markın sonuna kadar arkasında durmasını istiyor.
Sağ eli ile Merve'nin omzuna dokunan Aristakes;
"İyi misiniz Merve Hanım"
Başını ayağa kaldıran Merve.
"Teşekkür ederim Aristakes Bey gayet iyiyim."
"Şey yani yanlış anlamazsanız size bir şey sormak istiyorum."
"Tabi ki buyurun"
"Siz buraya beni davayı ileri çekmem için gönderilmediniz mi?"
"Evet bunun için, ya da rakamı biraz daha aşağıya çekebilmek için."
Yüzünde tebessüm oluşan Aristakes küçük bir kahkaha attı..
"Neden güldünüz?"
"Geldiğinizden beri beni destekler nitelikte sözler ediyorsunuz. Ne parayı aşağı çekme teklifinde bulundunuz ne de davayı geri çekme."
Bu kez Merve'de kahkaha attı.
"Evet haklısınız. Ben buraya bunun için gelmiştim. Neyse boş verin birazdan iş konuşuruz. Bu arada çok özür dilerim Aristakes bey ,size getirmiş olduğum meyve suyundan ikram etmeyi unuttum. Size vişne olanından aldım. Küçüklükten beri en çok sevdiğim içecektir. Ama maalesef Doktorum bana yasakladı. Tam altı aydır içemiyorum. Siz sever misiniz?"
"Evet tesadüf oldu herhalde, benimde en çok sevdiğim vişnedir."
"O zaman buyurun Aristakes bey''.
"Ama siz içemiyorsanız, böyle olmuyor.."
"Maalesef içemiyorum, bunların tüm çeşitlerini bana yasak, az önce içtiğim hapların yüzünden bu rahatsızlığım biter bitmez sabah akşam vişne suyu içeceğim."
"Ama böyle size bakarak içmek olmuyor."
"Hiç problem değil efendim, alışkınım hatta bilakis siz içerken, ben içmiş gibi oluyorum. Sigarayı da böyle bıraktım biliyor musunuz... Bir bardak daha içer misiniz''?
"Lütfen."
"Evet sigara diyordum. Tiryakiydim diyebilirim. Yakın arkadaşımda içiyordu ben bir kere de bıraktım. Biraz zor oldu. Arkadaşım yanımda sigara içmemeye başladı ona hayır içeceksin dedim. Bu şekilde en sonunda ondan kurtuldum. Tabi arkadaşım bu duruma şaşırdı. Tam olarak duygularımın neye odaklandığını o an çözemedim. Ben yavaş yavaş o zehirden kurtulurken hemen yanımdaki kişi zehre devam ediyordu. Ruhumun derinliklerindeki ses bunun bir yarış olduğu kanaatine varıyordu. Ben koşuyor ve önde idim onun benim gözümün önünde sigara içmesi beni o zehirden her gün dahada uzağa itiyordu. Peki sigarayı bırakmak için böyle mi yapmak lazım? Formül bumu? Tabi ki değil bu bir nevi insan ruhunun iradesi ile bağlantılı. Bana bu şekilde tepki verdi. Her insanın bırakma tekniği aynı koldan ilerlememeli bence. Hele ki oturmamış bir kişilik, düzensiz bir yaşama biçimi içinde ise işi gerçekten zor. Aslında sigarayı bazen kişiye yaklaşan samimi dostlara benzetiyorum. En sıkıntılı onda hemen yakıyorsunuz. Bir nevi derdinize ortak oluyor. Derin derin nefesler alıp kafanızı rahatlığa kavuşturuyor. Ya sonrası... Kötü günde hemen yanınızda dahada yakın ceketinizin sol cebinde olan bu arkadaş sizi yavaş yavaş zehirliyor. "Aman efendim bırakın da o kadar olsun diyeceksiniz" hem küçük bir zehirden ne çıkar ki benim en kötü günlerimde yanımda olmuş. İşte böyle düşünceler içinde olan insanlara Tanrı şahit çok üzülüyorum. Samimi görünümlü yaklaşan yaklaşan dostlarında bir süre sonra sana dost görünen o sigaradan hiçbir farkı yok. Gerçekten de insanı üzen bir durum. Bu tür yaklaşımlar duygu hırsızlığından başka bir şey değil. Evet, evet, duygu hırsızlığı.... Samimi yaklaşımlar ve sonrasında samimiyeti kullanmak. Benim düşüncemde bunlar insanda ağır tahribata uğraması. Size samimi olarak şunu söyleyebilirim ki kişiye beden tahribatından daha ağır acılar çektirebilir. Bunu tüm samimiyetim ile söylüyorum. Hatta yakın bir arkadaşım yıllardır psikolojik tedavi görüyor. Bu arkadaşımın maddi durumu gayet iyidir. Severek evlendi. Hatta o kişiye deliler gibi aşık oldu diyebilirim. Peki ya sonrası... Evlendiklerinden iki gün sonra çocuk evdeki tüm değerli altınları ve paraları alıp kayıplara karıştı. Alın size duygu hırsızlığı. Samimi görünerek maddi manevi her şeyi sömürdü. Şimdi ise yaşanan tahribatı düzeltmekle ömür geçiriyor. Ona üzülmüyor değilim. Aslında onu terk edip giden kişiyi evlerindeki bir akşam yemeği davetinde adamın farklılığını çözmüştüm. Masada otururken karısına olan aşkından bahsediyordu devamlı zavallı arkadaşımda eşi aşk dolu sözlerden bahsettikçe ayaklarının yerle olan mesafesi git gide artıyordu. Bu arada Aristakes bey ben yine konuşmaya daldım. İnşallah sizleri sıkmıyorum dur."
"Lütfen rica ederim bilakis hoşuma gidiyor. Hem bu odada can sıkıntısından da kurtulmuş oluyorum. Sizin gibi dürüst bir insanın her zaman sıkılmadan dinlenmesi lazım olduğu kanaatindeyim."
"Çok teşekkür ediyorum. Bir bardak daha vişne suyu içmez miydiniz.?"
"İçmek istiyorum ama, yine de sizi düşünüyorum ben içerken..."
"İnanın ki problem etmiyorum. Sağlığım normale döndüğünde bunların acısını çıkartacağım dan emin olun."
"Peki dökün o zaman"
"Tabi ki efendim buyurun."
Bir dikleyişte bardağı yarıya getiren Aristakes
"İnsanın kana kana içesi geliyor. Gerçekten ama sanki üzerime bir ağırlık çöktürüyor. Neyse... Evet Merve hanım sizi dinliyorum. Arkadaşınızın eşini merak ettim."
"Merak edilmeyecek gibi değildi Aristakes bey. Şık bir masa her şey kusursuz ama adam arkadaşımın gözlerine bakarak yalanlarına devam ediyordu. Hatta bazı sözleri belden aşağı inmeye başladı. Bunu masada bulunan şaraba bağladım. Adam bir arkadaşıma bir benim gözüme bakarak eşini yere göğe sığdıramıyordu." Eğer ilahi kudret bana bir armağan verecekse bu saygıdeğer eşimden daha büyüğü olamazdı. O bana verilen en güzel hediyedir. Bir insanın gözlerine bakarak huzuru elde etmek ancak saygı değer eşime özgü bir durumdur. İlahi kudretin bu özel insanın benim eşim olduğunu düşünmek bile beni yeryüzünde ki istisnai ve en özel kul yapıyor." Derken Adam elindeki kadehi ayağa kaldırıp "kadehimi yeryüzünün en seksi vücuduna sahip eşime kaldırıyorum. Erkek olduğumu onun eşsiz bedeninde yaşadım." Bense konuşmuyor hayretler içinde adamın sözlerini dinliyordum. Kişinin eşine karşı duymuş olduğu ilgileri ve cilalı sözleri üçüncü bir kişinin yanında böylesine abartılı bir şekilde dile getirmek zannediyorum ki basitliğin ta kendisidir. Tabi sözlerin neden o gece söylendiğini daha sonra tüm değerli eşyalarını evden çalıp gittikten sonra anladık. Hatta adam "Her erkeğin kafasında muhakkak bir kadın profili vardır bu gerek kişiliği olsun gerek fiziki görüntüsü olsun. Bazıları bunu pek ciddiye almaz. Ancak karşılarına çıkınca bunu kavrarlar. Kişi gerek evli olsun gerek bekar bu ölünceye kadar onunla devam eder. Ama ben şanslıyım. Çünkü ruhumun istediği kişi ile evliyim. "Eğer kendisinin dediği gibi "Her erkeğin kafasında bir kadın profili varsa" bu kişi kesinlikle arkadaşım olmamalıydı olmadı da zaten. Maalesef ki saflığının ve zayıflığının kurbanı oldu. Sömürülen duygulara esir düştü."
Sağ eli ile yatakta hareketsiz yatan Aristakes'in göğsüne dokunan Merve birazda kulağına yaklaşarak...
"Maalesef sizin gibi Aristakes Bey insanlara en hassas yerinden yaklaşarak bunu kullanmak çok aşağılık bu durum ve ben bunu yaptım. Şuan vücudunuzu bir (bukalemun) gibi kullanabiliyorsunuz. Her ne kadar beni yerin dibine sokucu sözleri telaffuz edemezseniz de, bunu cehennem ateşine dönen gözlerinizde görmek mümkün. Güven diyorum, Aristakes Bey güven... özellikle biz bayanlar bunu erkeklerden daha kolay elde ediyoruz. İstisnalara sözüm yok ama genellemeye değinirsek kafanızın adapte olduğu nokta belden yukarı geçmiyor. Sadece bir dokunaklı tebessüm iki tatlı söz" Evet Aristakes Bey içindeki kini gözlerinizden görebiliyorum."
Cebinden çıkardığını Aristakes'e göstererek...
"Size bu kağıda attıracağım imza için yaptığım plan düşündüğümden dahada kolay ilerliyor. Ah Aristakes Bey zeki olmayan insanlar duvarları yumruklamaya mahkumdur. Şimdi kolunuza bir bakalım parmaklarınızı azda olsa oynatabilmeniz lazım evet çok güzel oynatabiliyorsunuz. Şimdi sizden bir istirhamım olacak. Sizin için zor olacak biliyorum ama maalesef hayatınızda bunun elinizde. Şimdi şu kalemle şu kağıda imza atacaksınız. Parmaklarınızın gücü buna yetecek diye ümit ediyorum. Ya... ya... öyle öfkeli gözlerle bakmayın lütfen. Şuan bulunduğunuz bu durumdan kurtulmanızın iksiri yine benim elimde.''...