.....Oturduğu yerden tekrar ayağa kalkan Mustafa ,gaz lambasını söndürüp sandalyesine oturdu. Başını Mustafa'ya çeviren Feride, bir süre başı tahtaya yaslı Mustafa'yı izledi, ani bir çıkışla...
''Ne oldu o adama sonra''..?
İstifini bozmadan konuşmasına kaldığı yerden devam eden Mustafa ..
''Annem hasta adamın eşi ile bir süre daha konuştuktan sonra ,yanındakiler ayağa kalktı ,ziyaretimizi bitirip evden ayrıldık .Yatakta yatan hasta adam zar zor araladığı gözleri ve beyazlayan kuru dudakları arasından''...
''Ne olur bana dua edin ,günahım çok bu yaşıma kadar ne dinimin gereğini tam olarak yerine getirebildim ,nede insanlığa faydalı biri olabildim''..
Adam bu sözleri söylerken, sağ eli havada çukura düşmüş bir insan gibi ,elinin tutulmasını bekliyordu sanki. Artık sağlıklı düşünemeyip her önüne gelenden yardım ve dua bekliyordu. Kullandığı sözler odadaki herkesi etkilemişti. Öyle ki annem ve yanındakilerin de gözleri dolmaya başlamıştı. Sırf adama moral olsun diye ''Lütfen kendinizi üzmeyin, mutsuz olmayın , Allah sizi eski sağlığınıza kavuşturacak inşallah'' Annem ve yanındakiler bu sözleri kullanırken ;samimi olmak gerekirse hiç birinin umudu yoktu .Adamcağız maalesef musalla taşına her gün bir adım daha yaklaşıyordu, çok geçmeden de bir sabah salası ile adamın öldüğünün haberini aldık, cenaze günü evden kopan feryatlar, hemen karşısında olan bizim eve kadar geliyordu. Bir kaç kişinin içten ağlayıp, ağıtlar yakması yürekleri parçalıyordu .O gün evde bulunan o küçük çocuk Mustafa, cenaze evinden gelen bu ağıtları ister istemez rahatlıkla duyuyordu . Namaza kalan köylüler tabutu omuzlayıp yol boyu camiye doğru yöneldiler ,bu yol bizim kapımızın önünden geçiyordu .O küçük çocuk her ne kadar omuzlarda ilerleyen tabuta bakmak istemese de ,içindeki meraka yenilip ,evinin camından bir süre önce gözlerinin önünde ağlayarak kendisinin dua edilmesini ve ölümden çok korktuğunu belirten adamın cansız bedenini omuzlardaki tabutta gittiğine şahit oluyordu. Bahsettiğimiz kişi sekiz on yaşlarında bir çocuk
Duvarda en mutlu gününde çekilmiş bir resim, yatakta ölecek olduğu anı bekleyen ve kendisine dua edilmesini isteyen adamı ,ve son olarak ta ebedi hayata göçüne şahit olan çocuk....Hayatta bir insanın başına gelecek olan muhtemel durumlar , bir kompozisyon gibi yaşamın içinde olan bir durum, olmaması gereken ise tüm bunlara o küçük yaşta şahit olmaması lazım gereken çocuğun orada olması ..Bunun tam adı travmadır. Şimdi anlıyor musun Feride abla .Neden hayata bu kadar acıma duygusu ile bakıp ,olumsuz duygular içinde olduğumu.
Xxxxxxxxxxxxxx
Hastane önünde saatlerce yaşlı adamdan gelecek olan haberi beklediler .Yıllarca bir baba şefkati gibi yaklaşmıştı onlara. Belki de bu yaklaşım içindeki evlat aşkındandı ,belki de insanları sevdiğinden .Ferit ve Mete şimdi uzun zamandır poşetler içinde simit ve poğaçaları onlara hiç bir ücret almadan ayıran yaşlı adama vefa ve insanlık için saatlerdir acilin kapısında bekliyorlardı .O sıra Aymirada yanlarına geldi acilin kapısının önündeki bankta oturan Ferit ve Mete'ye yaklaşan Aymira...
''Ne oldu çocuklar bir haber var mı''..?
Üzgün bir şekilde başını kaldıran Mete..
''Maalesef Aymira hiçbir haber yok, saatlerdir bekliyoruz. Normalde bu kadar uzun süre kalmaması lazım, her halde yaşından ötürüdür bu kadar uzun süre tutmaları''..
