.....Bir süre sonra oturduğu balkondan kalkan Feride ,yaşadığı şehri tepeden gören eski bir çay bahçesi olan yere gitmeye karar verdi. Ne zaman eşi ile problem yaşasa ,o tepeye gider ,sessizce bir köşede oturur, çayını yudumlardı. Daha fazla vakit kaybetmeden üzerini değişerek evinden ayrıldı.
xxx
.......Konferans salonundaki kalabalık, ilk geldiklerine göre biraz daha artmıştı. Bu artış Ferit ve Mete'yi heyecanlandırıyordu. Biraz dan arkadaşları hemen karşılarında duran, kürsüde konuşma yapacaktı.'' Böyle bir kalabalık karşısında ben asla konuşamam ''dedi Mete. Bu cevap Ferit'e düşünceli bakışlar olmasına sebep verdi. Muhtemelen aynı düşüncelerde Ferit in aklından geçiyordu.'' Peki ya sen Ferit, Aymira'nın gösterdiği bu cesareti göstere bilir misin.'' derken konuşmanın yapılacağı kürsüde Aymira göründü. Yavaşça yaklaştığı kürsüye ,yanında getirdiği bir kaç kağıdı koydu. Yüzünde oluşan heyecanı bastırmaya çalışması, kürsüye yakın oturan iki arkadaşının gözünden kaçmamıştı. Ama o hep soğuk kanlı durup, her ne olursa olsun sakin görünmeye çalışırdı. Arkadaşları arasında kısa konuşan ve düşüncesini hemen belirten bir kişiliğe sahipti. Onunla konuşurken arkadaşları ağızlarından çıkacak olan tüm cümlelere dikkat ederdi. Çünkü Aymira'nın müthiş bir kitap okuma ve bilgiye açık kültürü vardı. Bildikleri ile hiç bir zaman yetinmeyen, hep daha fazlasını isteyen bir hayat görüşü vardı. Bu konuşmayı yapmak için hocasına kendisi Israr edip, bu cesaret örneğini sergilemişti.
Konuşmaya başlamak için kürsüde duran mikrofonu kendine göre ayarladı. Göz uçlarıyla salonu süzdükten sonra ,konuşmaya başladı.
-----Sayın hocalarım ve çok değerli arkadaşlarım ,öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum.
Salonda kısa süreli alkış..
''Avukatlık mesleğinde ,ağır adımlarla yürüyen bir bayan olarak, böylesine kalabalık bir salonda, insanlara hitap etmenin, aslında zor olmadığını düşünüyordum. Ta ki buraya çıkana kadar. Aslında bu düşünceyi hayat içinde de aynı masaya yatırabiliriz .Yolunda yürüdüğümüz hedefe varıncaya kadar, esas sıkıntının ayağımıza takılan taşlar olduğunu kabul ederiz . Aslında kabul gören gerçek bu değildir. Bizim gerçek diye hitap ettiğimiz olgular ,zirve öncesi yaşanması gereken yaşanılanlardır. Bu yaşanılanlar, geçtiğimiz süreç sonunda bizim can simidimiz olacaktır. Bu gerçeği asla yok sayamayız . Ama gerçek yaşamın varılan zirvede olduğunu özellikle biz avukat adaylarının bilmesi gibi bir mecburiyeti vardır . Bu mecburiyet ilahi kudretin yarattığı biz insanlar için, yer yüzünde ve ölüm sonrası içinse ,yer altında vereceğimiz sınavda dünyevi işlerimiz olan ,adaleti savunma açısından önemi vardır . Evet adalet diyorum ve herkese eşit adalet ,yaşayan tüm canlılara adalet. Ya bu adalet ulusal devletimizin çizdiği anayasa hukukundaki gibi işler, yada biz adalet temsilcilerinin hataları ile olması gerekenin dışına itilir. Ama şunu da düşünmek gerekir ki .Biz insanlar her ne kadar adaleti insana göre veya o insanın cebine göre de uygulasak ,o adalet yine yerini bulacaktır. Ve hiç bir maddesi bizim elimizde olmayan adalettir . Evet ilahi adaletten bahsediyorum. Bu dünyaya gözlerimizi kapadıktan sonra başlayacak olan adaletten.
Değerli hocalarım sevgili meslektaşlarım . O ilahi adaleti yaratan kişi ki ,attığımız her adımdan, aldığımız her nefesten haberdar olandır .Adaleti biz kandırsak ,aldat sak hatta para ile satsak bile ,yeryüzünde yaşayan tüm insanlar bir araya gelse, ilahi adaleti ne değiştirebilir ,nede bir maddesine müdahale edebilir . Bizler her hukuk alanında, insanlık için olması gereken adaleti savunmak ve hiç bir tehlikenin gözümüzü korkutmasına izin vermeden adaleti sonuna kadar savunmalıyız . Adaletin temsili olan hassas teraziye, bizler her hangi bir zarar verirsek, bozuk bir terazinin yönettiği adalette ,adalet aramak zorunda kalırız . Seçtiğimiz bu meslek bizlerin görülmeyecek kadar ince bir telin üzerinde yürümemizi istiyor .Kabul edelim ki, bu zorluğu görenler o teli görmemezlikten geliyor , bu acı bir gerçek , bazen mesleğimizin gerektiği kurallara riayet etmiyoruz.
Değerli hocalarım sevgili meslektaşlarım ,bizlere yüklenen sorumlulukla ,sıradan bir mesleğe yüklenen sorumluluğu, aynı kefeye koyamayız, eminim ki, tümümüz bunun bilincindeyiz . Ama söz konusu uygulamaya gelince, maalesef gereken hassasiyeti gösteremediğimiz konular oluyor .Bir anneyi yargılarken ,onun bir yavrusu olduğunu hafızalara kazımak gerek, belki de içinizden söylediğim sözüm içinde ,her hangi bir mantık olmadığını düşünebilirsiniz. Hukuk içinde adalet tamamen mantık ve akıl yolu ile ancak düzenli işler. Buna her hangi bir sözüm yoktur, olamazda ama alınan her kararda verilen her hükümde vicdan muhasebesini de devreye sokmak, hem biz avukatların içindeki mahkemeyi, hem de adalet önünde adalet arayan insanları rahatlatacaktır''....
![](https://img.wattpad.com/cover/47057162-288-k621726.jpg)