Medya; Melek Erden
•Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 13•
Bugün dönüyordu sonunda! Onu öylesine özlemiştim ki kemiklerini kırarcasına sarılmak istiyorum. Hep yanı başımda dursun, bir daha uzaklara gitmesin istiyorum. Ama bu isteklerimin gerçekleşmeyeceğini gerçekler bir tokat gibi çarpıyordu suratıma.
Sabah zaten Melek'imi arayıp müsait olup olmadığını sormuştum o da ikindi gibi konuşabileceğimizi söylemişti bu da demek oluyordu ki kararını vermişti.
Devriyeden sonra merkeze geçip arabamı aldım. Arabamı aldığımda ilk önce güzel bir müzik açtım. Bu müzik ezberimde olduğu için şarkıya ben de eşlik ettim.
Melek'imle buluşacağımız kafeye geldiğimde etrafa bir göz gezdirdim ama onu göremedim. Son anda gelmekten vazgeçmiş olmasın mı? Yok canım, gecikmiştir sadece. Aklımın ucundan geçen kötü huylu düşünceleri def edip cam kenarında boş bir masaya geçip çay siparişi verdim. Tam garson dönmüş gidiyordu ki kapı eşiğinden giren güneşimi gördüm ve günüm günlerden sonra aydınlandı.
Onu görmeyeli baya özlemişim bunu bir kere daha anladım. Acaba sarılmak istesem izin verir mi?
Yok be, yanlış anlayabilir bu yüzden içimdeki bu isteği bastırıp elimi kaldırdım burda olduğumu görmesi için. Beni gördüğünde dudaklarına ona en çok yakışan şey yapıp gülümsedi. Masaya doğru ilerlemeye başladı.
Sandalyesini kibarca çekip "Hoşgeldin" diyebildim. Az önceki gülümsemesini yüzünden silmeyip
"Hoşbulduk. Umarım fazla bekletmemişimdir?" Ellerimle saçlarımı savuşturup
"Hayır ben de yeni geldim" paltosunu çıkarıp yandaki bej rengi koltuğa bıraktı.
"Ee ne içersin veya ne alırsın?" Önündeki sade dekore edilmiş menüyü alıp incelemeye başladı. Ben de az önceki garsonu tekrar çağırdım
"Sütlü kahve layım sadece" dedi uzun boylu garsona
"Başka bir arzunuz?" Melek'im kibarca "Hayır yok" deyince garson siparişleri hazırlamaya gitti.
Muhabbeti ilk ben açtım sakin olmaya çalışarak "Nasıldı memleket" gözleri kafeyi incelemeyi bırakıp.
"İyiydi. Ailemi gördüm daha iyi oldum. Hem bu konuda onlara da danıştım" kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra cümlesini devam etti "Bu konuyu çok düşündüm. Ben senin sevgine bile inandım ama kendimden emin değilim. Tek taraflı yürümez" dedi umutsuzca
Elimi masadaki elinin üzerine kavuşturup "Ben inanıyorum sen de beni seversin zamanla, izin ver şu gönüller kavuşsun" derince bir nefes verip
"Peki o halde bir şans verebilirim ama tek bir hata, tek bir yanlışın geri dönüşü olmaz" onun söylediği her bir kelimeyi zihnime kazıyordum unutmamak için. Onun iki dudağı arasından çıkan her bir kelime güzeldi.
"Erkeğin verdiği söz namusudur. Namusuna ihanet edebilecek kadar şerefsiz değilim" garson siparişleri getirip geldiği yönden giderken "O zaman biz şimdi?" İstediğim cevabı alacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017