50| 'Ruh-u Revân'

1.3K 42 0
                                    

•Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 50•

Feris ve Kübra endişeyle birbirlerine bakmışlardı. Bunlar yine ne karıştırıyorlardı merak ediyorum.

"Feris, Melek nerede bir şey mi oldu ona? Biri söyleyecek mi artık?" Kübra kaş göz işaretleriyle Feris'e bir şeyleri yapmaması gerektiğini söylüyordu. İkisi birbirleriyle işaretleşirken. Tam sinirden bağırıyordum ki Feris konuşmama fırsat vermeden "A-abi yengem şuan doğumda. Of biliyorum kızacaksın ama ne olur çıktığında yengemle konuş bu durumu"

"E ne var ki bunda. Bekleriz çıkar birazdan. Siz niye bu kadar telaş yaptınız anlamadım?" Feris ve Kübra inanamaz gözlerle bana bakarken aralarında hâla neyin geçtiğini kavrayamamıştım.

Kübra boğazını temizleyerek "Oğuz, Melek doğum yapıyor. Yani kendisi doğuruyor" bu kızlar bazen çok iyi espiri yapabiliyorlardı.

"Güzel şakaydı şimdi oturunda Melek'i bekleyelim" Doğumhane kapısının hemen yanındaki sandalyelere oturdum. Feris'i de yanıma çekecektim ki, saçlarını sıkıntıyla karıştırırken fısıltıyla karışık "Ben o kadar dedim kocana söyle diye. Ne diye ben arada kalıyorsam ki" ciddiydiler?

"Si-siz cidd-isiniz?" Kübra ağır ağır bana dönerken "Oğuz vallahi bayılacağım şurada! karın içeride doğum yapıyor! Aaa gına geldi" Feris'in uyarıcı bakışlarına aldırmayan Kübra freni patlamış kamyon gibi saydırmışta saydırmıştı.

Beynime atan damarla doğumhanenin kapısına vurmaya başladım deliler gibi. "Abi! abi! sakinleş lütfen!" Feris ağlamaklı tonda konuşurken gram etkilenmemiştim "Abi sen sadece zarar verirsin bu halde" Kübra da beni tutmaya çalışıyordu ama nafile.

"B-ben-im Me-meleğimin yanında olmam lazım. Canı yanıyordur onun" hassastı o çok hassastı canı yanmıştır şimdi. Hep benim yüzümden! Ne diye bırakıp gitmiştim ki? Lanet olsun!

Otomatik kapı açılmış hemşire giyinimli bir kadın çıkmıştı. "Ne bu gürültü?"

"Benim karımın yanında olmam lazım. Yalnız yapamaz o, canı acır" hemşire Melek'in adını sormuş ardından doğumun bitmek üzere olduğunu bu süreçten sonra içeri alamayacağını söyledi ve geri doğumhaneye girdi.

"Abi, abim sakinleş ne olursun. Yengem ve bebeğe sağ salim bir kavuşalım yengem sana her şeyi izah eder. Bak hemşire az kaldı dedi hem" Lan lan çıldırmak üzereyim! aylardır karım hamile olduğunu gizlemişti benden.

Allak bullak hissediyorum. Saçma sapan bir kabustaymışçasına.

"Oğuz yatak odanızda bebek çantası vardı hadi sen onu getir" Feris de beni buradan uzaklaştırmak istercesine "Evet abim gidip alalım bebeğin eşyalarını" çaresizce kabul ettim. Hastaneden çıkarken arabayı kullanacak güç bulamadığımdan Feris sürücü koltuğuna geçti.

Kısa bir yolculuktu ama yine de ikimiz konuşmamıştık konuşacak ne vardı ki?!

"Abi yatak odasından alır mısın çantayı ben de puseti çıkarayım odadan" cevap vermeden odamıza doğru adımlarken kapıyı sessizce açtım. Aklım halen almıyordu.

Hemen odanın girişine konmuş sarı renkli çanta gözüme çarptı. Bir saat önce geldiğimde onun orada olduğunun farkına bile varmamıştım. Tam çantayı almış çıkıyorken tuvalet aynasının önündeki kağıt dikkatimi çekti. Vakit kaybetmeden kağıdı açıp okuduğumda bana yazılmış olduğunun farkına vardım.

Kocam'a

Bügün bebeğim, bebeğimiz tam 8 ayını doldurdu. Senin yokluğunda bir takvim yaprağı daha solup gitti.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin