•Melek Güneri - Bölüm 49•
Okuduğum kitabı bir yana bırakırken açlık sinyalleri veren midemi doyurmak için mutfağa adımladım. Dünden yaptığımız birkaç yemek ocağın üzerinde duruyordu onları ısıtırken Feris İzem'e seslendim. Odada muhtemelen Ateş'le konuştuğu için beni duymamıştı.
Merdivenleri dikkatli dikkatli çıkarken birkaç basamak çıkmıştım ki sonunda ona sesimi duyurabilmeyi başarmış olacağım ki,
"Yenge sen otur geliyorum ben" birkaç ay önce o ve Ateş birbirlerini sevdiklerini ailelerine söylemişti. Sandıklarının aksine bu habere sevinmişlerdi. En çok da İlke hanım. Seza Beyde ise Batuhan babama karşı zafer kazanmış edası vardı. Çünkü babam kızlarını aşırı kıskanan bir babaydı. Ve henüz Feris küçük bir bebekken bile Ateş'in ona yaklaşmasına izin vermiyormuş.
Aile arasında söz kesilmiş tatlıya bağlanmıştı. Benim babasından hiçbir farkı olmayan kıskanç kocam rahat durmamış bulduğu her fırsatta Ateş'e sataşmıştı. Giderken de Feris'i Ankara'ya getirtmesinin bir nedeni de buydu.
"Yenge Ateş Ankara'ya geliyormuş!" dedi sevinç ve heyecanla masaya otururken
"Aman abin duymasın" dedim güçlükle arkama yaslanırken. Bu aralar dünya kadar olan göbeğim beni hayli zorluyordu.
"Hii onun hiç haberinin olmaması lazım zaten toplantısını zehir eder. Burada çok önemli bir toplantısı varmış bu yüzden gelecek zaten" Gözündeki parıltı görülmeye değen cinstendi. Saf aşk vardı o gözlerde.
"Aynen güzelim. Yoksa benim başımın etini yer" hamileliğimi bilmediğinden peşlerine takardı beni. Hafiyelik benden eksikmiş gibi
"Hi zaten onun dırdırı hiç çekilmez. Asla bilmemeli"
Ertesi sabah hazırlanıp hastaneye gittim. Hastanedeki son günümdü bugün. Kalbim buruktu azıcık. Doğum iznine ayrılacaktım.
"Oo efendim kimler kimler gelmiş" Cihan'ın beni her sabah böyle karşılamasına alışmıştım. "Yılın star annesi ve küçük fasulyesi"
"Fasulye deme bebeğime! Duyuyor bizi"
Eylül gülerek Cihan'ın yerine "Yılın güzel mi güzel genç mi genç annesi hoşgeldiniz"
Gülerek "Hoşbulduk teyzesi"
Acilde pansumana gelenlerin pansumanlarını yaparken Eylül "Kız sana bakınca kendimi yaşlı hissediyorum geldim kaç yaşıma daha koca bulamadım"
Seslicene gülerken "Aşk olsun Cihan ne güne duruyor?"
"Hiç evlenmeye meyilli değil. Ne yapacağım hiç bilmiyorum"
"Sen üzme tatlı canını bir yol bulunur elbet" yanaklarımı sıkarken "Kız yerim seni tombiş" aldığım kilolar yüzüme de yansımıştı. Günlerimiz eskiye oranlara çok daha güzel geçiyordu.
Mesai saatimizin bitişine doğru herkesle tek tek vedalaşmıştım. Aylar sonra görecektim bir daha onları. Kısa zamanda hepsi ailem gibi olmuştu ister istemez ağlarken gözümün önüne dikilen veda pastasından sonra hormonlarım sağ olsun akıtıvermişti o yaşları.
"Hepinizi çok seviyorum" veda pastasını keserken bebeğimin tekmesini hissetmiştim. 2 aydır sık tekme atar olmuştu. Babası gibi yaramaz bebeğim.
"Sizi çok seviyor tekme attı" hem gülüyor hem de ağlıyordum.
Hep bir ağızdan "Bizde seni ve fasulyeni" salya sümük taksi çevirip eve geçtim.
•
Ateş'i almaya giden Feris öyle bir heyecanla çıkmıştı ki evden yolda kaza yapmasa iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017