2| 'Aşk Kırıntıları'

8.6K 241 16
                                    

Bölümde geçen bazı isimleri diğer kitabımın final bölümünü okursanız bu kişilerin kim olduklarını bulabilirsiniz^^

Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 2

Ben Arhan Oğuz Güneri, Polis Meslek Yüksekokulu'dan mezun olduktan sonra 2 yıl Sivas'ta görev yaptıktan sonra Diyarbakır' a görevim çıktı. Hastane polisi olarak bir yıllık görevimi yaptıktan sonra yani iki ay önce görevimi tamamlayınca kendi isteğimle ayrıldım. Ve sivil polis olarak görevime devam ediyorum.

Soruyorsunuzdur durumunuz gayet iyiydi neden bu mesleği seçtin. Şöyle açıklayayım benim her zaman hayallerimdeki meslekti polislik. Ailem ilk başlarda kabullenemeyerek bana zorluklar çıkarsalarda kararlılığım karşısında kabullenebilmişlerdi. Karşımda değilde yanımda olmaları beni daha fazla güçlendirmişti..

Sabah sakarın birinin bana çarpmasıyla refleksle üzerine eğilip belinden tutarak destek oldum. Aklımda yer edinmesinin sebebini ise hiç bilmiyorum.

Şaşırdığım nokta ise kızın üniversite okuması ve bir o kadar güzel olmasıydı. Yaşından çok küçük görünüyordu sanki bir lise öğrencisiydi. Kampüste beni gördüğünde gözleri şaşkınlıktan kocaman açılmıştı. Aslında ben de şaşırmıştım. O haline kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

Yanımdan arkadaşıyla geçtiklerinde ise arkadaşını bilerekten benim olduğum taraftan yürüttüğünü fark ettim. Göz kırpmama gelirsek bilirsiniz hani çapkınlık yapmayı severim. Annem de hep, keşke bu konuda Arel ve Yağız dayına değilde babana çekseydin derdi.

Öğrencilerin tamamen dersi bittikten bir saat sonra biz de üniversitedeki görevimizi olaysız tamamlamış olduk.

Burası pek tekin değildi. Her Allah'ın günü bir olay olurdu mutlaka. Bugün olmadığına göre yarın illaki olurdu.

Yavuz'un bana seslenmesiydi "Lan oğlum aşık mı oldun? demindendir telefonun çalıyor duymuyor gibisin"

"Ne aşık olması dalmışım be devrem sende ilahi" beni tınlamadan önüne döndü tekrardan.

Telefon ekranında -Sultan'ım- yazısını görünce elbetteki şaşırmadım. Ondan başka pek arayan olmazdı bu vakitlerde. Her gün rapor veriyordum.

"Arhan Oğuz iyi misin? Neden açmıyorsun ilk çalışta yüreğime mi indireceksin? Zaten gözden ıraksın, elim kalbimde telaştan öldürecek misin beni ha oğlum?" Daha alo bile diyememiştim.

"Annem nefes al duymamışım ondan açamadım. Hem aslan gibi adamım kolay kolay devrilmem ben. Hem ne zaman alışacaksın bu duruma tam 3 yılı aştı" ellerimi saçlarıma daldırıp karıştırdım.

"Aynen o dediğinden" annem bile benimle alay ediyordu Hara ve Hare'ye bir şey demeyeceğim bundan böyle.

"Anne sen bu lafları nerden öğreniyorsun? Torunların olacak neredeyse." annemle samimiyetimizi herkes kıskanırdı. Hatta Feris İzem'in bile bu yakınlığımızı kıskandığı olurdu.

"Bir gelin bulsan olacakta ama yok sen anca çapkınlık yap dayısı kılıklı" arkadan dayımın sesini işittim.

Annemi kızdırmak için "Sana İlke teyzemin kızı ile evleneyim diyorum yok diyorsun" birkaç saniyelik sessizlikten sonra cevap verdi. Büyük ihtimalle aylık buluşma günlerinden biriydi ve İlke teyzem yanındaydı.

"Ben kaç defa diyeceğim yaşı senden büyük sana olmaz diye. Sen o zilliyi boşverde ne zaman geliyorsun onu de bana" evet beklenen konuda geldiğine göre annem formunu koruyor demekki.

"İki ay önce geldim ya annem izin vermezler." Her ay ısrarla bu konuyu konuşuyorduk.

"Bak kendin diyorsun koskoca iki ay. Burnumda tütüyorsun mavişim." Annemi güç bela ikna ettikten sonra telefonu kapattım.

Yoksa bu konuşma uzun uzadıya gidecekti en iyisi kısa kesmekti.

Yağmur İlke teyzemin kızıydı. Birlikte büyütmüşlerdi bizi. Annemi kızdırmak için onu öne sürmek hoşuma gidiyordu. Devriyeyi başka ekibe devrettikten sonra Yavuz'la eve geçtik.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin