21| 'Aile Yemeği'

2.9K 106 2
                                    

Bölüm Şarkısı; Akın- Seni çok seviyorum

Melek Erden - Bölüm 21•

Günler sonra ikisini barıştırabilmeyi başarmıştık. Ayrılan arkadaşlarım tekrar eskisi gibi olmaya karar vermiş. Ailem erkek arkadaşımla tanışmak istemiş ve dahası nöbetlerim azalmıştı. Hastaneye yeni bir hemşire atanınca bizim bölüme vermişlerdi. Gün aşırı nöbetlerimin sayısı da düşmüştü.

Yusuf ve Berra'dan başlayalım.

Bizimkilerle Yusuf'tan habersiz bir buluşma ayarlamıştık. Hepimiz artık Yusuf'un doğru dürüst bir ilişkisi olması taraftarıydı. Kafeye ilk geldiğinde masalarda bizleri göremeyince rastgele bir yere oturuvermişti. Yusuf'un unuttuğu bir şey vardı buluştukları kafe Berra'yla ilk buluştukları kafeydi.

Daha sonra Berra gelmişti. Bir şeyden haberi yokmuş gibi Yusuf'a en yakın boş masaya geçmişti. Tabi ki Yusuf'un odağındaydı. Ne yapacağını büyük bir dikkatle izliyordu. Berra'nın telefonu çalınca daha Berra açmadan yetişip kendisi telefonu Berra'dan almıştı, daha Yusuf açamadan karşıdaki kişi kapatmıştı telefonu. Berra'nın karşısına dikilip neden böyle yaptığını, bilerek mi canını acıttığını sormuştu. Tabi Berra şok böyle bir tepki beklemiyor. Ve daha sonrasında Yusuf onun masasına oturmuş bütün sorunlarını çözmüştü. Bu defa Berra Yusuf'tan bir şans istemişti.

Kendime gelecek olursam. Annem, babama Oğuz'u anlatmıştı. Ben babamın tepkisinden korksamda sandığımın aksine anlayışla karşılamıştı. En yakın zamanda tanışmak istediğini söylemişti. Oğuz'a söylediğimde hemen gitmek istediğini dile getirmişti. Bir an hiç onunla ailemi tanıştırmak istemeyeceğimi düşündüğünü söylemişti. Ve biz de şu an onun arabasıyla çılgınlar gibi yola çıkmış Antep'e gidiyorduk. Ailemden izin alabilirsem daha sonra beraber İstanbul'a gideceğiz annesi Arya Hanım daha Oğuz'la ilk sevgili olduğumuz günden beni oraya davet etmiş Oğuz'da erken deyip bana söylememişti. Kabul etmeyeceğimi düşünerek. O benim ailem için işini gücünü bırakırken, benim yapmamam olmaz. "Uyandın mı güzelim?" Hafif aralık duran camdan sızan esinti hafif uzun kahvenin koyu tonu olan saçlarını dağıtmış ona harikulade bir hava katmıştı. Biçimli uzun parmakları direksiyonun etrafını sarmıştı. Bakışlarını yoldan ayırmıyordu.

Yayıldığım ön koltukta hafif doğrulup, gerinerek "hı hı" ne ara uyumuştum farkında değildim. "Ne kadar zamandır uyuyorum?"

"1-2 saat oldu" dedi bakışlarını yoldan ayırmazken

Sitemli ses tonu ile "Neden uyandırmadın? Sen arabayı sürerken ben uyudum ya!"

Dudakları hafif kıvrılırken "Merak etme seni izlemek de bir o kadar güzel"

"Peki şoför bey ne kadar yolumuz kaldı?" Navigasyona bakarak Nizip'i geçtik Türkyurdu' ndayız dedi yorgun bir şekilde. Sabah daha uykumuzu alamadan erkenden çıkmıştık. 3 saattir direksiyon başındaydı. Ehliyetimi yanıma almayı unuttuğum için teklif dahi edememiştim. Daha sonra ikimizde sessizleşmiştik. Eve varana kadar. Ara sıra göz ucuyla birbirimize bakıyorduk.

Bu defa babam almaya gelmemişti. Tek başıma, daha doğrusu Oğuz ile gelmek halen tuhafıma gidiyordu. Arabayı binanın önüne park edip emniyet kemerimi çözdüm. Kapımı açıp ayaklarımı yerle kavuşturdum. Temiz havayı derince içime soludum. Oğuz ile birlikte bahçe kapısını aşıp asansörlerin önüne geldik. Ellerini ellerime kenetleyip "Rahat ol papatyam. Kasma kendini" deyip saçlarıma bir buse kondurdu. Benim onu sakinleştirmem gereken yerde o beni sakinleştiriyordu.

Kapı ziline basıp beklemeye koyulduk. Annem balkonda olmalıydı açmadığına göre. Kapı yavaş yavaş açıldı. Aradından bücürüm Esila göründü. Geleceğimden haberi yoktu ve şu an oldukça şaşkındı. Hemen boynuma atlayıp sıkıca sarıldı. "Ablam çok özledim seni"

"Ben de sizi özledim birtanem. Anne yok mu?" Eliyle mutfağı işaret ederken daha ne kadar kapıda kalacağımızı kafamda tartıyordum. Kenara çekilip Oğuz'un geçmesi için müsade ettim. Annem de mutfaktan çıkmış bize doğru geliyordu. Karşılama faslınının ardından bizi içeri almıştı. Oğuz içeri geçerken ben annemin arkasından gidip Oğuz'un nerede yatabileceğini sordum. Mete'nin odasının müsait olduğunu söyleyip oraya yönlendirdi. Anneme yol yorgunu olduğunu söylememe gerek yoktu. Oğuz'un görünüşünden belli oluyordu yorgunluğu.

Hızla Oğuz'un yanına dönüp Mete'nin yatağını gösterip yatabileceğini söyledim. İlk başta ayıp olacağını söyleyip kabul etmesede zorla ikna etmiştim onu. Yorgunluğun ayıbı mı olurmuş hiç? Saatlerce direksiyon başındaydı ama mız mız edip uyumuyordu da. Neyse ki o uyuduktan sonra mutfağa geçip anneme yardım ettim. Annem benim de dinlenmem için ısrar etsede onu dinlemedim. Yolda uyumuştum neticede.

Akşam hep birlikte yemek masasında bir araya gelmiştik. Masada bir gerginlik hakim gibiydi. Babam geldiğinden beri tek kelime etmemişti. Acaba onay vermeyeceğini söylemek için mi çağırmıştı diye de düşünmüyor değilim.

İçimden geçenleri duymuş gibi babam boğazını temizleyerek konuya girdi. "Evladım. Seni buralara kadar getirdik umarım bir sıkıntı olmamıştır senin için" babam yeri geldiğinde tahmin edemeyeceğim kadar düşünceli olabiliyordu.

"Hayır efendim bir sıkıntı olmadı. Amirlerim bu durumu hoş karşılayarak izin verdi"

"İyi olmuş. Ceren kızım Mete ve Esila'yı odalarına götürür müsün" Hayır baba! lütfen aklımdan geçenleri söyleme. Bakışlarım anneme kaydığında o da benden farksızdı babamın ters bir cevap söyleyip söylemeyeceğini kestiremiyordu.

"Belki kızım anlatmıştır sana daha önce hiç ilişkisi olmadı. Ben kızımla babadan daha çok arkadaş gibiyim. Onun bütün dertlerini sıkıntılarını bilirim. O bana anlatmasa bile hissederim. Seni buraya tanıştırmak için getirmiş iyi hoş da ilişkiniz ne kadar ciddi onu bilemeyeceğim. Bilirsin babalar korumacıdır onun canını yakanı ben de yakarım, hiç acımam elimden geleni yaparım bunu da bilmiş ol"

"Sizi anlayabiliyorum efendim. Benim de üç kız kardeşim var onların üzülmesi isteyeceğim en son şey. Ve ben tüm kalbimle Melek'i seviyorum, onsuz kendimi eksik bir parça gibi hissediyordum. Onu bulunca o parça da tamamlanmış oldu" gözlerinden bir parıltı geçtiğine şahit oldum.

"Peki delikanlı kızımın gönlünü çalmana bir şey demiyorum lakin onu üzersen külahları değişiriz" benim babam fazla mı anlayışlı mı olmuştu yoksa ben mi yanlış tanımıştım.

Yemekleri annemle beraber toplarken babam ve Oğuz sohbet etmişti. Geç saatlere kadar oturmuştuk babamdan İstanbul için gerekli izni de kapmıştık. İki gün burada kalıp yola çıkacaktık.

Annem boş odalardan birine yatak hazırlamıştı ama Oğuz burada bir arkadaşında kalacağını söyleyip çıkmıştı. Ondan sonra babama da hastaneden acil bir şekilde gelmesi için çağrı gelmişti. İcapçı olduğu günlerden biriydi anlaşılan.

Ayaklarımı sürüye sürüye odama gelmiştim. Ceren ve Esila uyumuştu fazla ses çıkarmamaya özen göstererek üzerimi değiştirip başımı yastığa gömdüm. Yatağımın titremesiyle irkilerek gözlerimi açtım. Telefonuma mesaj bildirimi gelmişti. Ekrana basıp yazan mesajı okudum.

"Seni seviyorum çünkü yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim.

Seni seviyorum çünkü yol sen olsan yorulmadan yürürüm. Rüyam sen olsan hep uyurum, gecem sen olsan sabahı hiç istemem.

Erken uyu güzelim yarın bu aşk sarhoşunu gezdirmen gereken yerler var" yazmıştı benim aptal aşığım. Yüzümde oluşan koca gülümsemeyle gözlerimi kapattım.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin