5| 'Baskın'

5.6K 175 11
                                    


•Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 5•

Diyarbakır'ın iti kopuğu eksik olmazdı.Olaysız bir günü henüz görmemiştim. Şimdide uyuşturucu satıcılarının olduğu bir yerin adresinin ihbarını almıştık. Üstelik üniversite öğrencilerinin olduğu özel bir yurttu.

Eğitim için geldikleri şehirde böylesine zararlı şeyleri yapmaları kendilerine ettikleri kötülükten başka bir şey değildi. Annemin neden Feris İzem'in başka bir şehirde okumasına izin vermediklerini anladım. Özentilikle başlıyordu bu tür işler.  Zehrini vücutlarına saldıktan sonra isteselerde bırakamıyorlardı.

İnsan yaşaması gereken yıllarını neden kendini zehirleyerek geçirirdi ki?

Kapıyı çalarak beklemeye başladık. Normalde böyle bir şey yapılmazdı ama burası kız yurduydu.

Orta yaşlarda bir kadın açtı. İki ekibin sorumlusu Kenan abi "İyi günler. Bir ihbar aldık yurdu arayacağız" demişti. Kadın korkuyla

"Ne ihbarı aldınız memur bey burası öğrenci yurdu. Ne olabilir ki burada?" Kenan abi elindeki arama izni olan kağıdı gösterince kadın zorluk çıkarmadan kabul etmişti. Öğrencilere acil bir şekilde aşağıya inmeleri için anons yapılmasının ardından girmemiz için rica edince anlayışla karşılamak zorunda kalmıştık.

5 dakika sonra kız öğrenciler inmeye başlamıştı. Aralarından günlerdir yüzü gözlerimin önünden gitmeyen yüzü görmeyi beklemiyordum. O günden sonra okulun önünde beklemiştim ama çıkmamıştı. Diğerlerinin aksine yeni uyanmış bir hali yoktu. Üstlerini giyinmiş dışarı çıkacak gibiydi. Tam da düşündüğüm gibi kapıdan çıkmak üzereyken önüne geçip buna izin vermedim. Ondan yayılan güzel çilek kokusu öpmem için davetiye çıkarıyordu adeta. Kendimi toparlayıp,

"Çıkamazsınız!" diyerek kati bir dille reddedince.  Kahverengi gözlerini üzerime dikip hesap sorarcasına

"Nedenmiş o?" diye ukala bir ses tonuyla sordu.

"Emir böyle, lütfen uzatmayın ve arkadaşlarınızın arasına geçin" yüzünü kaldırıp tam gözlerimin içine bakarak

"Ben bir sağlık çalışanıyım. Hastaların bana ihtiyaçları var" böyle bakınca içimde bir şeylerin koptuğuna yemin edebilirim. Bu küçük kız neler yapıyordu böyle. Üzerimde bıraktığı tesiri kelimelerle betimleyemeyorum.

"Üzgünüm yapacak bir şey yok." sağlıkçı olduğunu söylüyordu ama üniversite de okuyordu. Aklımı bulandırmıştı.

Oflaya oflaya arkadaşlarının yanına geçerken telefonundan bir numara tuşlayıp kulağına dayadı. İstemeden de olsa konuşmalarına kulak kabartmıştım. "Alo Ferhat"... "Beni bir kaç saatliğine idare edebilir misin?"... "Gelince anlatırım"... "Tamam görüşürüz"... "Öptüm hadi bay"... ardından telefonu kapattı.

Öptüm mü demişti bana mı öyle gelmişti? Lan kırarım ben o lavuğun ağzını! Arhan Oğuz sana ne oluyor birader? Belki erkek arkadaşıdır.

Yavuz bana seslenerek "Kenan abi çağırıyor" Kenan abinin yanına gittiğimde birkaç şey söylemişti. Ardından eski durduğum yere geçtim, tam karşısına.

Saatlerce aramanın sonunda sadece bir odada birkaç paket bulunmuştu. Odada kalanları alarak yurdu terk etmiştik. Bundan sonrasını narkotik halledecekti. Satıcı değillerdi büyük ihtimalle. Satıcı olmasalar bile cezadan yırtmaları zor gibi görünüyor. Hem uyuşturucu kullanmak hem de bulundurmaktan işlem yapılacaktı.

Çıkarken kulağıma şu cümleler doluştu "Şu gereksizler yüzünden onca saatimiz boşa gitti" İstem dışı gülümsemiştim sebepsizce.

Biz merkeze dönene kadar narkotik şube kızları sorguya almıştı. Satıcıların kimliğini belirleyip tutuklama emrini çıkartmıştı. Öğleden sonra tekrardan üniversite önündeydik.

Telefonum çalınca sessize almadığımı hatırlayıp birkaç mırıldanmanın ardından aramayı yanıtladım. Baş belam Feris İzem'di arayan. Koridora çıkıp orada konuştum.

"Abilerin en hası!" Haydi bismillah bakalım bu defa ne isteyecek coşkulu ses tonundan anlamıştım.

"Sadede gel İzem" sesimi tok tutmaya çalışaraktan böyle konuşunca daha etkili oluyordum.İsyan ederek,

"Ya abi hep böyle yapıyorsun ama!"

"Çünkü 'abi' demenden bile bir şey isteyeceğin anlaşılıyor" bir elin parmağını geçmez beni hal hatır sormak için aradığı

"Her şeyi de bil zaten aman eksik kalma! Neyse ben bir haftalığına oraya geliyorum" Diyarbakır'a geliyorum mu demişti yoksa benim kulaklarım mı yanlış anlamıştı.

"Olmaz gelemezsin!"

Homurdanarak "Neden ama ya?"

Ukala bir ses tonuyla "Bildiğiniz üzere tek başıma yaşamıyorum küçük hanım"

"Ne olmuş sanki Yavuz abi varsa. Sanki İlke teyzemlerde kalmıyor muyum Ateş varken" sesimi sert tutmaya çalışarak

"Kalıyor musun?" Korka korka

"Yok canım ne kalması lafın gelişiydi o" lafı geveleyerek sıyrıldı.

"Bir daha öyle bir geliş olursa yakarım çıranı. Hara ve Hare nasıllar?"

"Bir kere de beni sor insafsız!"

"Çok konuşuyorsun biliyorsun değil mi?"

"Ne münasebet canım. Hem biletimi kestim birkaç güne ordayım hadi bay bay abilerin bitanesi" ona laf sokmamı bile beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı.

Sabır çekerek üniversite bahçesini izlemeye devam ettim. Umarım buraya gelmek konusunda ciddi değildir.

Saatlerce beklemiştik üniversite önünde tam bitti gidiyoruz derken ortalık karışmıştı. Çevik kuvvetin müdahaleleri etkisiz kalınca devreye biz girmiştik. İki grubu ayırarak etkisiz hale getirip sorgu için merkeze götürdük.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin