53| 'Berceste'

1.1K 47 0
                                    

Gökşin Derin- Gökyüzüm Sen

•Melek Güneri - Bölüm 53•

"Oğuz olmaz... Gidemezsin bu defa!" Sessiz sessiz ağlıyordum odamızda. Bencilceydi belki ama aylarca yolunu beklemiştim.

Bir gün bugün arayacağım diye içim içimi yerken diğer gün bu kararımdan cayıyordum. O 6 ay gözümde yıllar gibi gelirken güç bela dayanmıştım. Bu denli uzak kalmayı bir defa daha kaldıramazdım.

Kapıya gelen memurlar onu arayıp ulaşamadıklarını, komiserlerinin onu genel merkezde beklediğini söyleyip gitmişlerdi. Oğuz da şimdi genel merkeze gitmek için hazırlanıyordu. Ceketini de üzerine aldıktan sonra tamamen hazırdı.

Yatağa çökmüş benim yanıma gelerek, yüzümü avuçları içerisine aldı. "Melekim boş yere akıtıyorsun göz yaşlarını. Görev için çağırıyor olsalar resmi araçla gelirlerdi. Bak sağ salim gidip sağ salim geleceğim. Göreve de bu kadar kısa süre içerisinde çağırmazlar. Daha geleli 1 hafta bile olmadı. Hem bu gittiğim uzun süreli ilk ve tek görevdi. Bundan sonra olmayacak diye söz vermedim mi? İnanmıyor musun sen bana?" Mavilikleri hüzünle gölgelenmiş bakışlarında çaresizlik vardı.

"İnanıyorum sana ama ya zorla gönderirlerse?" Histerik bir kahkaha atıp "Meleğim kimse beni istemediğim bir şeye zorlayamaz, Öykü Deran'ımıza daha yeni kavuşmuşken bırakır mıyım sanıyorsun?"

İç çekerek başımı boyun girintisine yasladım. Kokusunu içime derince soludum. Çölde suya aç bedevi gibi. "Bırakmazsın değil mi?"

"Bırakmam can tanem" saçlarıma öpücüğünü bahşetti. Birkaç dakika öyle sarılı vaziyette durduk.

Kapıda onu uğurlarken "Çabuk gel" diye ikaz etmeyi de unutmadım.

Kübra, Ceren ve Feris yanıma gelerek beni mutfağa götürdüler. Babamın ve kardeşlerimin beni bu durumda görmesini istemiyordum.

"Abla bak boşa üzüyorsun hem kendini hem eniştemi. Senin güçlü durman gerekmez mi? Eniştemin mesleği yeni değil ki böyle davranıyorsun" Ceren doğru söylüyordu. Doğum sebebiyle aklı selim düşünemiyordum. Hamileyken ya Oğuz ola ki bebeğimizi göremeden kaybederiz diye her gün içimi kemiriyordu. O korkularım tekrardan gün yüzüne çıkmıştı.

"Ablam sen değil miydin eniştem endişelenir diye hamile olduğunu söylemeyen şimdi niye bu kadar üzüyorsun kendini? Sen üzülünce eniştemin de üzüldüğünü görmüyor musun? Çok şükür Öykü Deran'ı kucağına alabiliyorsun. Eniştem de seninle... bunlar hep hormonların tavan yapmasından ablam üzme kendini" Ceren sözlerinde haklıydı. Kendimi toparlamam lazımdı. Elimin tersiyle yanaklarımı sildim.

Telefonuma mesaj gelmişti Oğuz'dan "Bebeğim iyisin değil mi?" Parmaklarımı hızlı bir şekilde klavye üzerinde gezindirdim "İyiyim sevgilim. Kızımızda iyi. Aklın burada kalmasın" mesajımı attıktan sonra başka bir mesaj oluşturup kalp koydum.

"Haydi babamları çağır yemek yiyelim acıkmışlardır" sofrayı hızlıca masaya sererek yemekleri koyduk.

"Kızım kayınvalidenler de gelmeyecek miydi? Son konuştuğumuzda öyle demiştin" ah doğru ya geçen haftasonu gelmeleri gerekiyordu.

"Hiç arayamadım onları da ayıp olmuştur"

"Yok yengecim haberleri var. Biraz ertelediler hem sen hem bebiş kendinize gelin diye beklemek istediler"

"Olur mu öyle şey hiç. Yemekten sonra arayıp davet edeyim. Onlarda Oğuz'u özlemiştir. Onca zaman oldu görmediler. Eminim Arya annem Öykü Deran'ı görmek için sabırsızlanıyordur" Feris annesini çok iyi tanıdığımı söylemiş ve sonra başka konularla yemeğimize devam etmiştik.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin