Fikri Karayel -Yol•Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 36•
Kalbimi sanki biri söküpte avuçlarının içinde sıkmış gibi hissediyorum. Paramparça. Aklım, kalbime düşmanmışçasına hiçbir şey hissettirmiyor. Düşünme yetisi olmayan bir varlık gibi tek bir düşünce dahi geçmiyor zihnimden. Sadece kalbimin sızısını hissediyorum.
Evden nasıl çıktım soluğu nasıl hastanede aldım bilmiyorum.
Danışma da ki Melek'in babası Murat Bey'i görünce ona ilerledim. Telefonda birine bağırıyordu. Beni görünce yanından uzaklaştırmak için bir elini telefona koyup sustururken ameliyathaneyi bulmamı söyledi. Asansörlere ilerlediğimde oraya doluşmuş insanları görünce merdivenlere yönelip son sürat koştum. Sanki yetişmezsem benden gidecek gibi... Birkaç kat çıktıktan sonra işaretleri takip ederek nihayet bulabilmiştim ameliyathaneyi. Kapının önüne annesi ve tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Sessizce dizlerimin üzerine yığıldım. Kalbim acıyordu. Tarifsiz bir acıyla.
Ne kadar süre orada öylece kaldım bilmiyorum. Sadece ameliyathane kapısının üzerindeki saat göstergesinin bir türlü bitmek bilmediğini biliyorum. Omzumda hissettiğim el irkilmeme sebep olurken mimiklerim değişmedi. "Yerden kalk oğlum" Murat beyin sesiydi.
"Onsuz kalkmaya gücüm yok"
"Böyle yaparsan daha çok üzersin" deyip beni yerden kaldırdı. Kolumdan sürükleyip kimsenin olmadığı boş bir koridora götürdü.
"Baba! Ne yapacağım ben?"
"Sabredeceksin evlat"
"N-Nasıl oldu? Kim yaptı bunu ona!" Derince bir soluk verip
"Bugün diğer mesai arkadaşı hastaları kontrol etmek için odalara gitmiş. Melek kıza yardım etmek için odaya girdiği görülüyor. Daha sonra odanın kapısı kapandı ve kameranın görüş alanından çıktı. Ne oldu bilmiyoruz ama Melek ve o kızı bulduklarında ikisi de çok kan kaybettiklerinden direk ameliyata almışlar. Odada kalan hasta da aranıyor" bir hıçkırık koptu iki dudağım arasından istemsiz.
"Baba lütfen bir şey olmasın ona. Ben onsuz dayanamam" gözleri dolmuşken zorla gülümsemeye çalışıp
"Benim kızım güçlüdür kolay kolay devrilmez" ameliyathaneye yakın sandalyelere geçerken tekrar bana dönmesi için dualar ediyordum. Saatler geçti biz hala sandalyelerde bir umut doktorun iyi haberlerle gelmesini bekliyorduk. Bir ara annesi fenalaşsa da toparlayabilmişti. Arkadaşlarını olaydan haberdar etmişlerdi. En kısa sürede buraya geleceklerdi. Kübra zaten buradaydı. Sık sık arayıp durumunu sormayı da ihmal etmiyorlardı. Hadi Melek'im kalk artık! Bak tüm sevdiklerin seninle, hepimiz bize dönmeni bekliyoruz. Bekletme bizi de gel artık güzelim!
Dakikaların ardından doktor ameliyathaneden çıkmıştı. Ameliyatta çok zorlandıklarını ve ameliyat sırasında bir defa kalbinin durduğunu bundan sonra olabileceklere kendimizi hazırlamamız gerektiğini. Birazdan yoğun bakıma alınacağını sadece yakınlarının girebileceklerini söyleyip giderken ben daha ilk kurduğu cümleyi takılı kalmış bir plak gibi tekrarlıyordum. Zaman akmayı, akrep ve yelkovan birbirini kovalamayı bırakmıştı benim için. Olamaz böyle bir şey kesin Melek'im bana şaka yapıyordur. Onu görmeliyim evet evet görmem lazım.
"Baba beni Melek'ime götür lütfen! Onu görmem gerek. Beni, bizi bırakamaz o kadar kolay değil" Murat Bey etrafında olanlardan soyutlanmış, çaresizce çöktü yakınında olan oturaklara.
Ameliyathanenin kapısı açılınca hepimiz o tarafta toplandık. Annem, Berin anneme destek oluyordu. Tamamen beyaz çarşaflara bürünmüş sedyeyi görünce Berin anne çığlığı kopardı. Birden sarsılarak ağlamaya başladı. Hızla yanına ilerlerken "Gencecik kızdan ne istediler?" Annem ona destek olup sandalyelerde dinlenmesini sağlarken tekrardan ameliyathanenin kapısı açıldı. Beyaz çarşaflar arasında aşık olduğum yüz çıktı. Rengi solmuş, zaten zayıf olan yüzü daha da incelmişti. Yüzündeki kemikleri sayılabilirdi. Yüz hatları iyice belirginsizleşmişti. Kafasına da fileli bir şey geçirmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017