Can Kazaz - Bir Ben Kalsam
•Melek Erden - Bölüm 41•
(Düzenledi)
Ay nerede bu adam ya! Çıldırmama az kaldı. Sabahın köründe hangi akıllı yanına hiçbir şey almadan odadan çıkar ki?
Otelde gidebileceği her yere bakınmıştım ama yoktu hiçbir yerde. Havuz başına tekrardan baktığımda yine ve yine burada da değildi. Çaresizlikle şezlonglardan birine çöktüm. O yanımda değilken korkuyordum ve o bunu bile bile böyle yapıyordu.
Sinirle odaya çıktığımda valizlerimi toplamaya başladım.
Verdiğim karar çok ani olabilir ama artık başıma her an bir şey gelecekmiş gibi korkan bir paranoyağa dönüşmüştüm. Her an bir yerden bize bulaşacak bir kötülük kol geziyor gibi tedirgindim. Üstelik sabah uyandığımda etkisinde kaldığım kabus ise cabasıydı. Ağladığımı hissettiğimde ise balkona çıktım. Ilık havanın verdiği esinti biraz sakinleşmemi sağlamıştı. Kapının kapanma sesini ve adımın seslenişini duyduğumda balkondan çıktım.
"Uyanmışsın güzelim?" Sorusuna cevap vermek yerine soruyla karşılık verdim. "Neredeydin?"
"Yürüyüşe çıkmış-tım da" iki koca büyük adımla aramızdaki mesafeyi sıfıra indirerek "Sen ağladın mı?"
Güçsüzlükle yanımdaki boş yatağa çöktüm. "Oğuz bıktım ben bu tavırlarından. Neden anlamak istemiyorsun korktuğumu, her an bir yerden başımıza bela gelebileceğini. Senin yanımda olmadığın her bir salise içim içimi yediğini. Dışarı çıkıyorsun haber vermeyi geçtim yanına hiçbir şey dahi almıyorsun! Ben değil de artık biz gibi düşünmenin vaktinin gelip geçtiğinin farkında değil misin?" Önümde diz çökerken, az önce sinirden topladığım valize kaydı bakışları "Aşkım, gece yıldızım, ömrüm affet beni. Hatalıyım biliyorum. Hatamı da telafi edemem. Ama bundan sonra çok hassas davranacağıma söz veriyorum" beni kendine çekerken kokusuyla sarıp sarmalanmıştım.
"Beni yokluğunla sınayacak hiçbir şey yapma" diye fısıldadım kulağına. Sonra yanağıma bir damla gözyaşının düşmesi ile şaşkınlıkla yerimde kala kaldım. "Bu-bunu asla düşünme. Ne ben sensiz yaşarım ne de sen bensiz"
İçimde doğan cesaretle parmak uçlarımdan yükselip dudağına saliselik bir öpücük bırakınca "Ben seninle ne yapacağım hatun? Ne sensiz ne de senle yapabiliyorum. En ufak hareketinle beni kalpten götürmezsen iyidir" kollarımı sarılmış olduğum bedeninden ayırıp "Bir seni sevdim gerisini boşver" diye içimden kıroca bir laf geçirdim. Oğuz'un kahkahasını duyunca bunu içimden değilde aksine sesli söylediğimin farkına vardım. Ciddileşerek "Asıl konumuza geri dönelim. Siz bu halde, bu yakışıklılıkla yürüyüşe çıktınız demek Oğuz bey!"
"Sinirlenince ayrı bir güzel oluyorsun. Seni böylesine güzel iki yerde gördüm"
"Nerede" diye alayla sorunca
"Birincisi hastanede giydiğin formalarınla, ikincisi de benim yanım" dediğinde gülme sırası bendeydi.
"Ay paşam egoya bak sen. Onun yanıymış demiyorsun annem ve babamın ustalık eseriyim de kendine pay çıkarıyorsun. Hem benim hastane formalarımla seksi olduğumu söyleyen bir tek sen değilsin" dedim vücuduma aniden depolanan egoyla.
Anında koyulaşan mavi hareleri biraz sonraki fırtınanın habercisiydi adeta "Kim lan o!" Uysal bir kedi gibi davranmamın vaktiydi. "Aşkım şaka yapmıştım sadece. Hemen celallenme"
"Melek bana isim ver. Katil olmamı istemiyorsan"
"Senden önceydi zaten boşver" Sinirden gözleri etrafı görmüyordu. Kendi kendine konuşup etrafı dağıtmaya başladı. Bir şeyi hatırlarcasına bana dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017