•Melek Erden - Bölüm 43•(Düzenledi)
Gelinliğimin son provasını yaparken kendime ve gelinliğime bir kere daha hayran kaldım. Beyazlar içindeki asaletim ve kuğuyu andıran gelinliğimin kabarık uzun kuyruğu harikaydı. Hep hayal ettiğim gibi bir gelinlikti.
Açık sırt ve derin göğüs dekoltesi, dantelle işlenmiş tül etek kısmı muhteşem bir uyum içerisindeydi.
Bu muhteşem gelinliği ise sadece birkaç kişi görmüştü, büyüsü bozulmamalıydı.
Düğün günü Oğuz'un gördüğü anda vereceği tepkiyi fazlasıyla merak ediyordum. Beni, üstüne basa basa açık bir gelinlik almama konusunda uyarmıştı ama tabiki sözünü dinlememiştim. Ve o şuan da aldığım gelinliği deli gibi merak ediyor.
"Harikasın bebeğim" diyen Kübra'ya bakarken gelinliğime hayranlıkla bakmayı sürdürüyordum. "Melek Oğuz'a böyle baktığını görmedim"
"Gelinliğimle aşk yaşıyorum rahat bırakın beni" Feris İzem abisine acıyordu, Kübra ben bu çatlağı nereden tanıdım diye düşünüyordu ve Berra da ileride Yusuf'çuğu ile evlenince böyle genetiği bozulacak mı konusunda tereddüte girmişti.
"Ya ama sizce de çok muhteşem değil mi?!" Mutluluğumun birkaç saniye sürmesini sağlayacak o kelimeler Feris'ten çıktı "Yenge abim gördüğü anda ki muhteşemliği inan ben de merak ediyorum" demiş ve görümce 1 gelin 0 olmuştu.
"Abin bir kere çok ilkel bir insan. Benim verdiğim kararlara son derece saygı duyar" Kızlar kahkaha ile gülerken onlara sadece gözlerimi kısarak baktım.
"Abim bile bu söylediğini duysa kahkahalarına engel olamazdı yenge kusura bakma" düğünden sonra Oğuz'u biraz yontmam gerekecekti bunu unutmamam gerekiyor.
"Üzerinde eskittin cağnım gelinliği, çıkar artık şunu!" Diye cırlayan sevgili Rengin di. Sahi Rengin ne ara gelmişti? "Öyle mal mal bakma bana. Az evvel geldim ve ne yazık ki gelinliğine yavşamana dahi şahit oldum. Gerçekten şuan da Oğuz'a acıyorum senin gibi bir deliyle evleneceği için" Kızlar bana gülerken "Hah evde kalmış kız kuruları" diye ezikledim ben de onları kimse benimle alay edemezdi arkadaş!
"Yenge abim arıyor" diye telefonumu uzatan Feris'ten telefonumu alırken kızlardan az öteye gittim.
"Bebeğim nasılsın? Hala gelinliğinin son provasında mısın?" Neden bugün herkesin takıntısı gelinliğim olmuştu ki?
"Herkeste de bu soru ama yeter artık! Gına geldi" yatıştırıcı ses tonuyla "Sen bırak o evde kalmışları kıskançlıklarından takılıyorlardır sana. Sen bana ne zaman işinin biteceğini söyle çok özledim seni"
"Ayy ben de özledim aşkım. Ne yapsak ki?" Birkaç saniyelik sessizliğin ardından "Mesela yanına geleyim şöyle bir gelinliğinin içindeki seni göreyim sana bir kere daha aşık olayım" niyeti şimdi belli olmuştu çakal!
"Yok aşkım kalsın ben böyle iyiyim hem ne..."
"Demişler düğün öncesi damat gelinlikle görürse uğursuzluk getirirmiş. Diyeceksin ve ben bu lafı defalarca kez duydum. Sen kendini yorma" şaşkınlıkla kala kalmıştım "Tamam o zaman seni sonra arayayım" diyerek telefonu kapattım diyecek başka bir şeyim olmadığından
Gelinliğimin son provasını da tamamladığımıza göre geriye bir tek düğün kalıyordu. Mutlulukla ayrıldığımız gelinlikçiden sonraki istikametimiz bir lokanta olacaktı çünkü saat öğlen4 ve ben kahvaltıda yediklerimle ayaktayım. Bu bir skandal!
Konumdan hemen en yakın et lokantasını bulup oraya gittik. Bu hayatta sevdiğim şeylerin başında et geliyordu. Etsiz bir yemek hayal dahi etmek istemiyorum. Düşüncesi bile korkutucu.
Oğuz'un çoğu zaman eti çok sevmemle ilgili espirilerine maruz kalsam da sesim çıkmıyordu. Bir ara telefonuna 'Tosunum' diye kaydetmişti. Hangi insan evladı sevdiğine bunu yapar Allahaşkına?
Oğuz'u arayıp erkek tayfayı da alıp gelmesini söylemiştik. Düğüne 2 gün kaldığı için herkescikler gelmişti tabi. Bu mutlu anımda beni yalnız bırakmadıkları için hepsine minnettarım. Bir Merve gelmemişti onunla da aramız şu sıralar bozuktu zaten.
Yusuf "Harbiden Melek evleniyor ya. Şaka gibi bir olay. Hiç evlenmeyeceğini düşündüğümüz kişi evleniyor" diyerek şaşkınlığını bir kere daha belirtmişti
Canım Kübra'cımdan cevap gecikmeyerek "Ne o senin gibi çapkın değil diye kıskandın mı? Evde kalmış" bakışları Berra ve Yusuf arasında gidip geliyordu. Haklıydı da birbirlerini deli gibi sevdiklerini hepimiz biliyoruz ama onlar hala ergenler gibi küsüyorlardı. Yok arkadaş bunlardan bir cacık olmaz.
Yemekler gelirken onları boşverip yemeğime odaklandım. Nasıl da güzeller ya... Allah'ım galiba tarihte bir ilk olacağım. Hangi gelin, gelinlik provasından sonra Adana kebap yemeye gelirdi ki? Cevap veriyorum tabi ki ben!
6 şiş yemiştim ki artık Oğuz kızmıştı, görende zararlı bir şey yediğimi sanar!Acaba paket yaptırıp gece mi yesem? Şu düğün stresi beni çok acıktırıyor ya! Kızlar tatlı yemek istediklerinden 1 şiş bile bitirmemişti.
Yemekler yendikten sonra hep beraber tatlıcıya geldik. Ben 1 bardak su bile içemez hale gelmiştim yediklerimden dolayı. Midemde tatlı için yeterli alan yoktu. Ben de kendim yiyemeyince Oğuz'a çocuğummuş gibi tatlı yedirmeye çalışıyordum. "Aşkım seni fabrika ayarlarına döndürmemiz mümkün mü?" Diye sordu Mavilikleri yüzümün her santimini arşınlarken
Gözlerimi kıstım ve o muhteşem soruyu yönelttim "Neden?"
"Bebeğim, gül goncam son 1 aydır bir farklılıklar var sende" çocuk gibi kollarımı göğsümde birleştirip "Ne yani değiştim diye beni sevmiyor musun artık?! Ah bunu fark ettiğim çok iyi oldu. Nikahı kıymadan ayrılalım öyleyse!" Pamuk gibi yumuşak ve sıcacık ellerini çeneme yerleştirip acıtmadan kendi tarafına çevirince bakışlarım daha da bir sertleşeceğine yumuşamıştı. O mavilikler böyle aşk dolu bakarken benim katı bakmam mümkün müydü acaba?
"Ay Güneş'siz yapabilir mi hiç? Lütfen ağzından bir daha bu laflar çıkmasın. Her kelimenle sanki kalbime ateşte yanan mızrak batırılmış gibi bir acı hissediyorum ay yüzlüm" ona doğru çekildiğimi hissederken duyduğum sesle bütün ambiyans darmadağın oldu.
"Öhöm öhöm. Yengeciğim ve abiciğim iki güne evleniyorsunuz zaten ulu orta yerde yapmayın böyle şeyler ama" benim kızgın boğa haline dönen müstakbel kocacımcımı sakinleştirmek elbette ki benim görevimdi ama ondan önce adı çıkmış görümceme laf atmam lazımdı
"Feris'ciğim bu konuları sana ileri ki zamanlarda hatırlatırım ama" diyerek kaş göz işaretiyle yan tarımda ki Ateş'i gösterince kızarmaya başlamış ve "Aa yenge sen de ilahi" diyerek daha da saçmalamıştı.
Konu değişip saçma sapan yerlerden girip çıkmıştı. Zaman nasıl akıyor hiç farkına bile varmıyorduk.
Berra Yusuf'a nazlanarak "Hani beni gezdirecektin" diye çemkirince birlikte masadan kalkmışlardı. Bu zilliden korkulur vallahi çocuk cağızı bir diliyle muma çeviriyordu adeta.
Onlardan sonra bir diğer çiftimiz Kübra ve Yavuz kalkmış. Feris eve gitmek istediğini söyleyince rahatımız bozulmasın diye Ateş bırakmayı teklif etmişti ne tesadüftür ki. Ateş' e gıcığı Oğuz kabul etmesede benim üstün ikna yeteneğim sayesinde kabul edivermişti. Onlar da gidince masada Kocacımcım, Rengin, Çağan Ali ve ben kalmıştık.
Ve en parlak fikir Çağan Ali'den gelmişti. Okey oynamak. Düğün arefesinde bunu oynayacak tek manyaklar bence bizdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017