61| 'Mâşuk'

975 36 23
                                    

Bu defalık siz şarkı önerseniz? 

•Melek Efgan/ Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 61•

"Oha lan nereden anladın? Heey! Oğuz cevap versene! Lan biliyordum böyle olacağını" Yavuz'un söylediklerinin hiçbirini algılamamıştım. Sinirden gözlerim kararmış tüm hücrelerim şaha kalkmıştı. Elimdeki telefonu sertçe karşımdaki duvara fırlattığımda tuzla buz olmuştu.

Nasıl ya? Nasıl!

Bu pezevenk yıllar sonra nasıl aramıza girmiş ve başarmıştı! Bildiğim tüm küfürleri saydırarak odadaki eşyaları yakıp yıktım. Sesleri duyan annem ve babam kapının önünde dikilerek beni izliyordu.

"Ne bu hal oğlum?" Annem şaşkınlıkla bir iki adım atmış odanın berbat halini inceliyordu. Şu an oda takacağım en son şey bile değildi.

"Baba telefonunu ver!" Tüm insani duygularımın çekildiğini hisseder gibiyim.

Şirketteki sekreterimi arayıp bana acilen Ankara uçağı ayarlamasını söyleyip kapattım. Şu saatten sonra olacakların hepsini hak etmişti o puşt.

"Oğlum ne olduğunu anlatacak mısın?"

Sinirden kan çanağına dönmüş gözlerle "Baba, her şeyi o it ayarlamış. Bizi o ayırmış. Ege diye birinden bahsetmiştim hatırlıyor musunuz?"

"Şu Melek'i seven sınıf arkadaşı mı?" Şaşkınlıkla annem sormuştu.

"Evet o! Bizim ekipten biriyle görüşüyormuş. Kız bana ayrı Melek'e ayrı konuşmuş. O sıra zaten aramız açık olduğu için balıklama atlamışız yemine. Yalanlar söyleyerek birbirimizden ayrılmamıza sebep olmuşlar" Aptal kafam! Aptal!

"Şimdi ne yapacaksın?" Ne yapacağı mı var? Ankara'ya gidip gününü gösterecektim o ite.

"Ankara'ya gideceğim. Soran olursa iş toplantısı vardı diye bir yalan uydurursun" annem sakinleşmemi öyle gitmemi söylesede dinlemeyip odama çıktım. Üzerimi giyindiğimde annem elime bir telefon ve hattımı tutuşturmuştu. Telefonsuz çıkacak kadar kafam iyi değildi. Çağırılan taksiye atlayıp havalimanına geçtim. Lan Ege! Ben seni yaşatır mıyım lan? Çocuğumdan, ayırdığın onca senenin acısını senden çıkarmaz mıyım?! Hele hele Yeliz, onun da sırası gelecekti. İlk başta büyük yılanı halletmeliyim.

Uçakta az da olsa sakinleşmiş Ankara'daki tekin olmayan tanıdıklarımızdan birine depo gibi bir yer ayarlamasını söylemiştim. Karanlık işler yaptığından hemen bulabilirdi. Ve onun karanlık tarafı işime çok ama çok yarayacaktı.

Ankara'ya inmiş ve özel arabayla alınmıştım. Bu konuda Nevzat abiye çok minnettar kalmıştım. Planım şuydu ilk başta o iti evinden aldıracak konuşturduktan sonra Nevzat abinin eline bırakacaktım. Onun da ne yapacağını az çok tahmin ediyorsunuzdur. Nevzat abinin yapacağı her şey o puşta mübahtı.

Eskimiş artık kullanılamayacak durumda olan fabrikanın girişinde adamlarıyla birlikte beni bekleyen Nevzat abiyle tokalaştım. Babamın eski ahbaplarındandı.

"Hoşgeldin Oğuz kardeşim" Son görmemin ardından bir hayli çökmüştü. Bunda hiç şüphesiz birkaç sene önce yaşadığı kayıpların etkisi vardı.

"Eyvallah abi"

"Bizim çocuklar getirdi senin elemanı. İçerde seni bekliyor" bu kadar çabuk mu işliyordu böyle işler.

"Sağolasın abi. Bu iyiliğini asla unutmayacağım"

"Lafını dahi etme. Geç içeri istiyorsan da dinlen sonra bakarsın icabına" adamlar ikimizin geçmesi için yol açarken aralarından sıyrılarak fabrikanın içine girdik. Birkaç bölümden oluşuyordu. Koridorlardan ilerlerken bağırış sesleri geliyordu. Hiç şüphesiz bu Ege denen itin sesiydi. Onun havlamalarını tanımamak ayıp olur.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin