•Melek Erden - Bölüm 8•
Bugün nöbetsiz ve okulun olmadığı yeni bir güne gözlerimi açmamın mutluluğu vardı üzerimde.
Uyku sersemliğini üzerimden atıp banyoda rutin işlerimi halledip çıktım. Bugün çok pozitiftim nedensizce. Bir miktar dün erken uyumamın etkisi de yok değildi. Aynı bölümü okuduğumuzdan benim dışımda Kübra tek kalıyordu oda da. Rengin ve Berra çıkmışlardı.
Kendi dolabıma göz gezdirdiğimde pek bir hayır gelmeyeceğine kanaat getirdiğimde Kübra'nınkine yöneldim. İlk defa bir değişiklik yapıp dizimin bir karış altında biten pileli eteği aldım. Belimde biten tişörtü de alıp. Saçlarıma yöneldim. Maşa yapmakla uğraşmayıp ev topuzu adı altında dağınık topuz yaptım. Ayakkabı olarak da yazın aldığım sandaletleri tercih ettim. Bu onları son giyişimdi. Diyarbakır çoktan yazın etkisinden çıkıyordu.
Siyah ufak çantamı ve telefonumu da alıp yurttan ayrıldım. Alışveriş merkezinin önünde buluşacaktık. Ferhat ile alış veriş yapmak çok keyifliydi. Bizim kızlardan çok onunla alış veriş yapıyordum.
Durağa vardığımda gelecek otobüsün boş olmasını beklerken yine hayal kırıklığına uğramıştım. İçi tıklım tıklım dolu ve hatta oturacak yeri bırakın sıkışacak bir yeri bile yoktu. Mecburen diğer otobüsü bekleyecektim. Yarım saat gibi bir süreden sonra gelebilmişti. Neyseki bu defakinde sıkışacak yer vardı.
AVM'nin hemen önünde duran otobüsten inip Ferhat'ı aradım. Beni kapının girişinde beklediğini söyleyince etrafıma bakındığımda onu görebilmiştim. El sallayıp telefonu kapattım.
Sarılma faslımızın ardından midelerimizi doyurmak adına. Ferhatla birlikte yiyeceklerin olduğu kata çıktık. Öğlen vaktinde yenilebilecek en güzel şey olan hamburger siparişi verdik. Ben iki tane yerken Ferhat bir tane istemişti.
Boş bulduğumuz bir yere geçerken "Gelmeyeceksin zannetmiştim" dakik biri olduğumdan bunu düşünmesi gayet normaldi.
"Ferhatçığım bana beleş ne dersen kabülüm biliyorsun" ona yakışan gülümsemesiyle
"Doğru dedin o huyunu unutmuşum bir an" ben ona kızgın bakışlar atarken siparişlerimizin hazır olduğu söylendi.
Ferhat getirmek için kalkarken bende bizimkilerden mesaj var mı diye telefonuma bakındım. Mesaj kutumun boş olduğunu görünce omuzlarım düşmüştü.
"Ne oldu yine Melek Hanım?" Benim tabağımı önüme koyarken
"Hiç öyle. İlla bir şey olması mı gerekir"
"Tamam başkan sakin ol" o gülerken ben ona gözlerimi kısmış bakıyordum.
Ağzına kocaman bir ısırık alıp yedi görende önünden alıyorlar zanneder. "Yavaş ye boğulacaksın!" omuz silkip hunharca yemeye devam etti. Bu defa gülme sırası bendeydi.
Ben nazik nazik yedim onun aksine. Meyve suyumdan bir yudum alıyordum ki onunla alay etmenin cezası olarak içtiğim meyve suyu boğazımda kalıyordu. Öksürürken kimse gördü mü diye etrafa bakındım ki hemen Ferhat'ın arkasındaki masada hastanede çarpmış olduğum o polis, gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu. Okyanus mavisi gözleriyle bakmaya devam ederse olay çıkabilirdi. Ferhat'ın kıskanç bir abiden farkı yoktu.
Neden hep onunla olur olmadık yerlerde karşılaşıyordum? Ve bana neden kaşlarını çatmış ve kızgın bir şekilde bakıyordu?
Yemeğimi diken üstünde yiyormuşçasına hızlıca yiyip Ferhat'ı mağazalara doğru ilerlettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017