•Melek Erden - Bölüm 38•Başımdaki şiddetli ağrıyla açtım ilk gözlerimi. Gözlerimi açmıştım ama neden etraf karanlıktı?
Hiçbir ses yoktu.
Adımlarımın nereye vardığını bilmeden yürümeye başladım. Ben yürüdükçe gökyüzü renk değiştiriyor. Siyahın en koyu tonundan beyaza doğru bir renk cümbüşü oluyordu. En son attığım adımla renk cümbüşü yok oldu ve etraf bembeyaz oldu. Az ileride etrafın beyazlığına inat renkli giyinmiş biri vardı. O ve benden başka hiçkimse de yoktu. Adımlarımı hızlandırarak onun yanına ulaştım. Arkası bana dönük olduğundan yüzünü göremiyordum. Tam elimi uzatmıştım ki fark etmediğim uçurumdan aşağı attı kendini.
Sıçrayarak uyandım yattığım yataktan. Komadan uyandığım günden beri her gün aynı rüya ile uyanıyordum. Bıkmıştım artık bu rüyayı görmekten. Ne yüzünü görebiliyordum o sırtı dönük adamın ne de daha fazla ileri gidebiliyordum. Annemleri gözüm aradı ama yoklardı. Dünden beri şu tanımadığım adam pencerenin orada dikiliyordu. Zaten annemlerde beni tanımadığım şu yabancı adamla bırakıp gitmişlerdi, çok sıkılıyordum dört duvar arasında. Yapacak hiçbir şey yoktu. Ege de geleceğini söyleyip gelmemişti zaten. Çağan Ali ve Yusuf gelmişti ama o yoktu. İnsan hiç mi arkadaşını merak etmezdi?
Hani en yakın arkadaşıydım neden gelmedi? Ama bir yanım gelsin derken bir yanım ona nedenini bilmediğim bir öfke besliyordu. O adam içeri girerek "Melek'im bir isteğin mi var?" Diye sordu. Cevap vermedim. "Neden konuşmuyorsun benimle?"
"Bak senin kim olduğunu bile bilmiyorum veya hatırlamıyorum" cümlelerimin ucunda sanki mızrak var gibi her ağzımdan çıkışında canını yaktığını hissediyorum. "Peki zorlamayacağım seni. Bana geri döndün ya gerisi boş" gözlerinde gördüğüm umut kırıntılarıyla bir heves gaza gelip "Bak ne yapalım biliyor musun. Sen bana her şeyi, yani unuttuklarımı baştan sona anlat zaten doğruysa kafamda bir şeyler canlanır elbet" hem bunalmıştım hem de kim olduğunu merak etmeye başlamıştım. Benim için önemli biri olmasa annem yek bırakıp eve gitmezdi. Heyecanla "Emin misin?" diye sordu. Başımı hadi dercesine salladığımda söze başladı.
"26 Şubatta karşılaştık ilk. Hastanede. Çarpışmıştık. Ardından birkaç kere daha karşılaştık senle. İlk çarpıştığımız günden sonra bir türlü çıkaramadım senin o güzel yüzünü aklımdan" gözlerinden sevgi saçıyordu adeta anlatırken bile bu denli mutlu oluyorsa gerçekten seviyormuş demek ki "Sonra sana açıldım, sen benden zaman istedin buraya Gaziantep'e döndün bir süre sonra sen bize bir şans verince başladı bizim hikayemiz. 2 ay önce de nişanlandık" telefonunu çıkartıp ses kaydına girdi. En sevdiğim şarkıyı söylemişim ve en sonunda seni seviyorum adamım demişim. "Ben ne diyeceğimi bilemiyorum" yüzünde tebessümle "Yanımda ol yeter" beklemediği bir hareketle kollarımı boynuna dolayıp "Özür dilerim seni yalnız bıraktığım için"
"Senin var olman bile bana yeter sevgilim"
•
Doktoru ikna edip sonunda taburcu olmayı başardım. Eve geçeceğim için annemler önden evi hazırlamaya gitmişti.
Ceren arkadaşı diye tanıttığı Feris İzem gerçekte Arhan Oğuz'un kardeşiymiş. O görevde olduğu için ailesi benim için burada kalmış ve benim hafıza da gidik olduğundan öyle demişler. Ama ben hissediyordum bir şeyler olduğunu. Ceren normal biri olmadığı için normal bir arkadaş edinmeyeceğini tahmin de etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017