63| 'Final'

2.9K 47 13
                                    

Medya; Bilal Sonses- İki Kelime (onların şarkısı)

•Melek Güneri/Arhan Oğuz Güneri - Bölüm 63•

Gözlerimi istemsizce açarken huysuzca mırıldanarak döndüm yattığım yerde. Çok rahatsız ediciydi batıp duruyordu. Elimi telefonumu bulmak istercesine uzattığımda soğuk telefon yerine sıcak bir nesneye çarpmıştım. Korkuyla irkilerek gözlerimi açtığımda bir çift maviliklerde kaybolacağımı tahmin edememiştim. Hızla inip kalkan göğüs kafesimi zor dizginleyip kalktım yattığım yerden.

"Ne yapıyorsun be adam!" Delicesine bir sinir basmıştı içimi.

"Hatun üzerime yatarken öyle demiyordun! Ah saçım!" İnlemesiyle elimi ağzına dayadım bir insan güne ne kadar kötü başlayabilirse o kadar kötü başlamıştım.

Üzerimdeki çarşafı kenara iteleyip soğuk bir duşa girdim. Şaha kalkmış sinirlerimi anca öyle dizginleyebilirdim. Henüz çıkmamışken kapı açılmış ve kabinin öte tarafından Oğuz beyin sesini işitmiştim. "Hatun sana katılmamı ister misin?"

Ne asla! "Hayır ve defol" söylene söylene banyoyu terk etti. Zaten onun yüzünden işimden olmuştum bir müddet yüzünü görmesem iyi olurdu. O adını bilmediğim yelloz kız gidip beni şikayet etmişti ve onun yüzünden ihtar almıştım. Heyet beni suçlu bulması sebebiyle Reha ikimizinde orda daha fazla kalmayacağımızı söylemişti. Beyefendimiz İstanbul da çalışmak istiyormuş. Kısa sürede gerekli her şeyi halletmiş ve bir süre öncede taşınmıştık. Oğuz'un kurdurduğu nokta ise Reha sayesinde İstanbul'da yaşamayı kabul etmemdi. O halini sallamayınca durulmuştu böyle böyle yontmuştum ya ben bu odunu.

İstanbul'da ailesine pek uzak olmayan şirin bir evde yaşıyoruz onların evi kadar gösterişli ve büyük bir evin altından kalkamazdım. Hemen evimize yakın eskiden Arya Hanımında çalıştığı ÖzTuna hastanesinde çalışmaya başlamıştım. Reha bu defa başhekim değildi ama kısa sürede yükseleceğine eminim gerek cazibesi gerekse çalışkanlığı sayesinde.

Her sabah çocukları Arya Hanıma bırakıp öyle gidiyorduk işlerimize. Herhangi birimizin çalışmadığı günse götürmüyorduk. Büyük ısrarlarım üzerine Oğuz eski mesleğine geri dönmüştü. Onun gibi mesleğine aşık birinin bu kadar uzun süre ayrı kalması bile muammaydı.

Bana bir gün şehit olursam üzülmez misin diye sorduğunda boğazım düğümlenmişti. Olması büyük bir ihtimaldi ama  ölümdü sonuçta hepimiz aynı sonu yaşayacaktık. Bu kaçınılmazdı. Ben de 'Evet sen şehit olarak öleceksin belki ama ben ve ailemiz hep seninle gurur duyacak. Sen bizim için, ülken için çabalarken şehit olacaksın sevgilim' demiştim sonra bu konuşmanın nasıl bittiğini söylemek istemiyorum malum çocuklar var ıhımıhım.

Mutfakta kahvaltı hazırlamaya başladığımda Reha'nın kahvaltı yapmamış olabileceğini düşünerek onu çağırdım. Evet her şeye rağmen Oğuz hala ona uyuz oluyor.

"Sevgilim ben hazırlardım bu sabah" hıı ondan benden önce kalkıp hazırlamalıydın.

"Hazırladım işte sorun yok" sen bekle ben böyle uysal olur muyum hiç sevgilim. Az sonra çıldırtacağım seni!

Paytak adımlarla uyanmış gözlerini ovuşturarak bize gelen Öykü'yü kucağına alıp yüzünü yıkamaya götürdü. O sırada kapı çaldı ve Reha geldi. Kapıyı açıp sessizce onu içeri aldığımda ne yapmaya çalıştığımı anlamış ve gülmüştü. Gülmenin bu adama çok yakıştığını söylemiş miydim? Şunla evlenecek kıza sabır diliyorum benden bir hayli çekeceği var.

İçeri geçip kurulduğumuzda birkaç dakika sonra bir yandan Öykü'nün diğer bir yandan da Umut'un elini tutmuş kocam geldi. Elini bırakan kızım neşeyle Reha'ya koşunca kocamın neşeyle gülen suratı anında yerle bir olmuştu. Mavileri sorarcasına üzerime dikilmişti.

KALBİN EKSENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin