Kalabalık Bando - Güne Seninle Uyanmak
•Melek Erden - Bölüm 28•
Söylemek istediklerim aslında bu değildi. Ama beynim kalbimi dinlemeyip hiç söylemek istemediğim o kelimeleri çıkartmıştı ağzımdan.
Taksilerin olduğu yöne doğru giderken arkamdan gelip durdurmasını umuyordum. Geri dönersem eğer güçsüz görünürdüm gözünde onun gelmesini bekleyecektim. Yağmur'un ona aşk itirafı yapabilecek cesareti nereden bulabildiğini hazmedemiyorum. Sevgilisini ailesi ile tanıştırmaya getirmiş. Sen daha ne diye konuşuyorsun ki anlamıyorum?!
Öbür türlü benim Oğuz'a güvenim tam tabiki. Sarı taksilerden boş birine denk gelince istemeyede olsa valizimi verdim şoföre bagaja koyması için. Arkama bakamıyordum. Onun o halini görünce içim içimi kemirecek ve ben ona gidecektim. Ama hayır! O gelecek!
Derin bir nefes alıp arabanın kapısını açmaya yelteniyordum ki bileğimde hissettiğim el buna mani oldu. Ve sonra omzumda hissettiğim Oğuz'un eliyle de birden beni döndürüp kendine sarmıştı. Gerçekten de bu hamleyi beklemiyordum.
"Sen gidersen Ay yok olup geceyi karanlığa terk eder" tek bir cümleye sığdırmıştı söylemek istediklerini.
"Ay Güneşten vazgeçmiştir belki de?"
"Ay Güneşinden vaz geçmez. Kolay değil" daha sıkı sarılmıştı. Bu defa ben de kollarımı boynuna dolayıp,
"Eğer Güneş bir daha böyle bir hata yaparsa kolay olur" onu kolay affettiğimin farkındaydım ama o da masumdu. Yağmur'dan böyle bir hamle beklemediğine eminim. "O Güneş artık Ay'ın kıymetini biliyor" Diye fısıldadı.
"Özür dilerim az önce ağzımdan çıkan sözler yüzünden" dedim kollarımı gevşetirken. Benden biraz uzaklaşıp
"Tongaya mı getirdin beni?" Bakışlarım taksiciyi bulduğunda bizi bıkkınlıkla izlediğini gördüm. Oğuz'un omzuna vurup valizini alması gerektiğini yoksa yolda kalma ihtimalimizin olduğunu fısıldadım. O da taksiciye baktığında haklı olduğuma kanaat getirip valizini almaya gitti. Ben de bu esnada taksiciye şirince gülmeye çalışıyordum.
Nihayet kendi valizi getirdiğinde bagaja koymak yerine benim yanıma arka koltuğa bırakıp şöförün yanındaki yere geçti.
Şoför aynı yere mi diye sorunca yurdun adresini verecektim ki aynı yer diye benden önce yanıt verdi ve kaldığı lojmanların adresini verdi.
Lojmanlara yaklaştığımızda çantamdan cüzdanımı çıkarıyordum ki Oğuz'un dikiz aynasından ters ters bakmasına anlam veremedim taksimetrede yazan ücreti toparlamıştım ki kendisi uzatıp benim vermeme engel oldu. Gıcık.
Beraber valizlerimizi alıp lojman bahçesine giriş yaptık. Tabi elimi avuçları arasına almayı ihmal de etmedi. Kapıdaki memura selam verdi. Dikkatlice bakınca bu adamın daha önce yurtta arama yapmaya gelenlerden olduğunu hatırladım. Ve o an aklıma gelen soruyu Oğuz'a yönelttim.
"Oğuz hani bir ara yurtta ihbar yapılmıştı ya o zaman neden yurttan çıkmama izin vermedin?"
"Hem dışarı çıkamama gibi bir yasağınız vardı hem de ben o gün Ferhat'ı sevgilin zannedince iyice terslenmiştim. Bir de söylemeden geçemeyeceğim seni tam tanımadığım için stajyer öğrenci zannetmiştim" deyince inanamadım. Çok da küçük görmüyorum neden her gören öyle diyordu ki?
"Stajyer olmadığımı ve hatta Ferhat ile kardeş gibi olduğumuzu öğrenince ne düşundün?" Ellerini ellerimden ayırmazken bu defa daha sıkıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN EKSENİ
ChickLit•2018 wattys son liste adayı Polis #1 Bir hemşire ve bir polisin aşkı ne kadar tuhaf olurdu ki? GERÇEKLERDEN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!! 18.09.2017