Bölüm 11 : Akademiye Dönme Vakti

4.9K 466 26
                                    

"Tam vaktinde geldin oğlum. Yem--"

Ela yüzündeki gülümsemeyle oğlunu karşıladığında neşeli sesi yarıda kesildi. Ersa'ya yüzündeki endişe verici ifadeyle baktı. Oğlunun ellerinin her tarafı kan olmuştu. Vücudu dik duramayacak şekilde bükülmüş, kolu hafif hafif titriyordu.

Karşılaştığı manzarayla Ela olduğu yerde dondu kaldı. Biran sonra Ela ile Ersa arasındaki birkaç metrelik mesafe ortadan kalktı. Ersa hayretler içerisinde kaldı. Annesinin hızı karşısında şok olmuştu. Hareket ettiğini görememişti bile. Gerçekten bir insan böyle bir hıza ulaşabilir miydi?

Ela nazikçe Ersa'nın yaralı ellerini tuttu. Ersa evren enerjisinin vücudunu desteklediğini hissediyordu ve bunu gerçekleştirenin annesi olduğunu tahmin etmek zor değildi.

"Ersa, neden bu haldesin? Ne old--"

Ela, Ersa'nın bedensel dövüş sanatları için eğitime gittiğini hatırladı ve cümlesini tamamlamadı.

"Se- sen mi kendini bu duruma getirdin?"

Ela oğluna bu soruyu sorduğunda kalp atışı bir miktar hızlanmıştı.

Ersa, annesinin verdiği tepki karşısında ne diyeceğini bilememişti.

"Anne ben iyiyim. Bu sadece eğitim. Unuttun mu ben de bir doktor sayılırım. Yani durumumu biliyorum ve nerede durmam gerektiğinin de farkındayım. Ayrıca babamın getirdiği hapları kullanınca hemen düzeleceğim."

Ela derin bir iç çekti. Oğlunun bu şekilde eğitim yapmasını ve kendini hırpalamasını görmek kalbini kanatıyordu ama onu engellerse oğlu için işleri zorlaştırmış olacaktı. Bu duruma gelene kadar kendisini eğittiğini düşününce oğlunun yetiştirme yolunda ya da bedensel dövüş sanatlarında ilerlemek için nasıl büyük bir istek duyduğunu anladı.

Bir şey söylemedi ve Ersa'nın odasına geçmesine yardımcı oldu. Ersa'yı yatağına yatırdıktan sonra iç enerjisini yönlendirerek Ersa'nın vücuduna aktardı.

Ersa, vücuduna yayılan bir sıcaklık akımı hissetti. Yavaş yavaş acısının dinmesine yardımcı oluyordu. Ela oğlunun gözlerinin içine baktı.

"Otuz dakika içinde yemeğe geleceksin. Ona göre kendini toparla beyefendi."

Konuşmasını bitirdiğinde odadan çıktı ve bir süre Ersa'nın kapısının önünde durdu. Kalbindeki ağrı durmak bilmiyordu. Kendisini toparlamak için enerjisini kullandı ve mutfağa döndü.

Annesi gittiğinde Ersa düşüncelerini toparladı. Annesinin onu engellemek istediğini biliyordu. Buna rağmen yine de bir şey yapmamıştı. Annesine karşı minnettar ve üzgün hissediyordu. Yatağından doğruldu ve babasının aldığı hapları çıkardı. Babası şehre gittiğinde sadece kitap almamıştı. Bedensel dövüş sanatlarında vücut aşırı zorlandığı için çökebilirdi.

Bu durumu telafi etmek için haplar kullanılıyordu. Enerji aktarım hapı, arıtım hapı, şifa hapı olarak üç adet hapı vardı.

Enerji aktarım hapı; evrensel enerji ile, bedensel dövüş sanatçıları için oluşturulan bir haptı. Gün boyu yapılan aşırı eğitimden sonra vücuttaki yırtılan, hırpalanan hücre ve kasların oluşum hızını arttırıyordu.

Arıtım hapı; insan vücudundaki gereksiz maddeleri atıyor ve vücudu daha saf hale getiriyordu. Özellikle bedensel dövüş sanatları kullanıcıları için bir nimetti. Talep olmadığından nispeten ucuz bir haptı.

Şifa hapı ise vücudunun gün boyu karşılaştığı yaralanmaların iyileşme hızını artırıyordu.

Ersa, ilk olarak enerji aktarım hapını aldı. Gün boyu yırtılan kaslarının daha güçlü bir şekilde yeniden oluşmasını istiyordu. Arıtım hapıyla vücudundaki gereksiz maddeleri uzaklaştırdı. Gözle görülür bir fark yoktu ama zamanla vücudundaki gereksiz maddeler uzaklaşacaktı. En son şifa hapını kullandı ve vücudunun gittikçe daha iyi hale geldiğini hissetti.

***

Günler nehir gibi akarak ilerledi. Ersa her gün daha da yoğunlaşan eğitimine devam etti. Alvina da abisinin verdiği kitapları okuyordu. Ersa Alvina'nın kısa sürede kitapları bitirmesiyle her seferinde şaşırıyordu. Kardeşinin öğrenme hızı beklentilerini aşmıştı.

Bir ay böylece geçtiğinde Ersa ilk defa tepenin zirvesine ulaşabildi. Vücudu beklediğinden de hızlı gelişiyordu. Güzel bir kahkaha attı.

"So-sonunda zirveye ulaştım.'' Nefes nefese kalmış olsa da hedefine ulaşmıştı. Ormanın zirve noktasında bir süre dinlendikten sonra yüzme eğitimi için şelalenin olduğu yere gitti. Şelale de yüzmeye başlamadan kendisine birkaç ağırlık bağladı. Babasından alması için rica ettiği tüm vücudu kapsayan bir ağırlık setiydi.

Ersa yüzmeye karşı muazzam bir direnç geliştirmeye başlamıştı. Bu da onun yorulması için gereken süreyi arttırıyordu. Uzun süre aynı eylemi tekrar etmenin eğitimini verimsiz yapacağını düşünerek yeni bir uygulamaya koyuldu. Ağırlık setinin ağırlığını on kilogram olarak ayarladı ve suya atladı. Ağırlık artınca yüzme hızı da düştü.

Ersa'nın vücudu bir ay içinde büyük bir değişim geçirmişti. Vücut yapısı ortaya çıkmış ve kaslar ile süslenmişti. Yüzme işlemini bitirdiğinde berbat bir halde şelalenin yanında uzandı. Vücudu hafiften titriyordu. Sırasıyla iç vücut eğitimi, güç eğitimini yaptı. Önceki eğitimlerine göre fark ağırlıkları her zaman taşımasıydı. Artık ne yaparsa yapsın ağırlıkları vücudundan çıkarmayacaktı. Ağırlıklar ince bir bez gibi olduğundan rahatsız edici bir tarafı yoktu.

Ersa, her rahatlamaya başladığında ağırlık setinin ağırlığını attırdı. On beş kilogram, yirmi kilogram...

Ersa'nın aylar süren eğitimi muazzam bir değişim ortaya çıkarmıştı. Boyu daha da uzamış, daha yakışıklı olmuştu. Gelişim hızı bedensel dövüş sanatlarına özel miydi, yoksa Ersa'ya mı kimse bilmiyordu.

Akademiye ara verildiğinden beri üç ay geçmişti. Ersa'nın vücudunda taşıdığı ağırlık üç ayda elli kilograma ulaşmıştı.

***

Ersa yeni bir sabaha gözlerini açtığında ilk hissettiği vücudundaki ağrılar oldu. Onun için bu tür bir sabah normalleşmişti. Bugün her zamanki programını yapamayacaktı. Akademiye gitmek zorunda olduğu için ailesiyle kahvaltı yapmak ve onlarla zaman geçirmek istiyordu.

Duş aldı ve üstünü giyindi. Çantasını hazırladıktan sonra annesinin yanına mutfağa geçti. Annesi yemekle uğraşırken babası annesine bulaşıyor ve kahvaltı hazırlamasına yardım ediyordu.

"Hey, onları yemek için kahvaltıyı bekle."

Karmela Ela'nın hazırladığı aperatifleri tıkınırken Ela onu azarladı.

Karmela gülerek Ela'nın yanına geldi ve arkasından sarılıp yanağından öptü. Karmela'nın hareketleri Ela'yı güldürdü. Ersa gördüğü sahne ile mutlu bir havadaydı. "Ersa, uyanmışsın. Gel otur bakalım. Bir şeyler ye. Annen senin için hazırladı."

Karmela somurttu ve "Az önce bana yediğim için kızmıştın." dedi. Hemen ardından güzel bir kahkaha attı.

"Ersa yiyebilir." dedi Ela ciddi bir ifade takınmaya çalışarak. Karmela'ya karşı ciddi bir ifadeyi sürdüremedi. Ciddi ifadesi gülen bir yüze dönüştü. Ersa, anne ve babasının konuşmalarını mutlu bir ifadeyle izlerken sandalyelerden birine oturdu.

Alvina birkaç dakika içinde neşeyle içeri girdi. Abisinin yanındaki boş sandalyeye oturdu. Abisi ile çok fazla vakit geçiremediğinden birlikte kahvaltı yapmaktan mutluluk duyuyordu.

"Abi 'İkinci Yaşam' kitabını bitirdim."

Ersa bu sözler ile şaşırmıştı. İkinci Yaşam kitabı anlaması zor bir kitaptı.

"Kitabı iki gün önce vermemiş miydim Alvina?"

Alvina gururla konuştu.

"Çünkü çok akıllıyım."

Ersa kahkaha attı. "Dün gece uyanık kaldın değil mi?"

Alvina masum bir gülümsemeyle "Yine de kitabı bitirdim abi." dedi.

Ersa Alvina'nın kırmızı yanaklarını öptü.

"Evet benim kardeşim çok akıllı."

Alvina abisinden aldığı övgüyle mutlulukla kahvaltısını etti. Ela ve Karmela kardeşlerin muhabbetini sevgi ile izledi. Böylesine güzel iki çocukları olduğu için kendilerini kutsanmış hissediyorlardı. 

Yıldızlar KralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin