Bölüm 69 : Mutlu Aile

3.9K 441 37
                                    

Ersa memnun bir ifadeyle kafasını salladı. Sesi hala zayıf çıksa da konuşmak çok da zor değildi. Baştan itibaren Mely'nin anlattığı hikayeyi kendi tarafından anlatmaya başladı.

"... İlk olarak o zaman nöbet adını verdiğim bu hastalığın krizini geçirdim. Ondan sonra akademiye gidince kanımı hastalığımı bulmak için test ettim, ama bulduğum sonuç umutsuzdu. Kanım canlılığı yok ediyordu." Karmela şok olmuş bir ifadeyle Ersa'nın işaret ettiği toprağa baktı. "Kanım buna sebep oluyor. Daha doğrusu kanıma karışmış olan siyah maddeler."

Karmela için anlatılan her şeyi sindirmek çok zor oluyordu. Oğlu yavaş yavaş ölüyordu. Bunun sindirilebilecek bir yanı var mıydı?

"Baba benim için doktor tutmanı istemiyorum. Hiçbir işe yaramayacağını biliyorum. Sadece kalan zamanımı sessizce geçirmek istiyorum."

Ersa'nın sözleri Karmela'yı umutsuzluk zincirleriyle sarmaladı. Oğlunun bu konuda kesin olduğunu duyunca doğru olduğunu o da biliyordu. Ersa'nın tıp konusundaki yeteneklerinden asla şüphe etmedi. Yine de öylece pes edemezdi.

Ulu Hekimi hemen bulması gerektiğinin farkına vardı. Neye mal olursa olsun! Eğer gittiği ülkeyi yok etmesi gerekse bile bunu yapacaktı.

Ersa babasından böyle bir istekte bulunduğu için üzgün hissetse de doktorlarla uğraşmak istemiyordu, çünkü onu kurtaramayacaklarını biliyordu. Siyah maddenin varlığı bir hastalık gibi değildi. Farklı bir enerji biçimiydi.

"Tamam oğlum. İstediğin gibi olsun."

Ersa bir saat süre geçtiğinde çok daha iyi olmuştu. En azından dışarıdan bir sorun olduğu görünmüyordu. Eve vardıklarında Ela ve Alvina onları karşıladı. Ela oğlunun vücudunun durumunu gördü ve sinirli bir ifadeyle Karmela'ya döndü.

"Oğlumu neden bu kadar yorucu bir eğitime tabi tutuyorsun Karmela? Haline bak harap olmuş." Ela hemen Ersa'nın yanına yaklaştı ve yüzünü okşadı. "İyi misin oğlum?"

Ersa babasının annesine eğitim yalanını söylediğini hemen anladı. Babasına içinden teşekkür ederek annesinin güzel yüzüne baktı. Annesinin ilgisiyle yaşadığı acıları unutmuş bir gülümseme ortaya çıkardı. "İyiyim anne. Babamdan beni eğitmesini ben istedim. Babamın suçu yok."

Ela iç çekti. Bu kadar kendisini zorlamaması için ne yapmalıydı bilmiyordu. "Hadi sevgilim. Bırakalım da Ersa dinlensin."

Ela eşini dinledi ve onunla ayrıldı. Alvina ve Ersa da odaya geçtiler. Alvina abisinin ne kadar çalıştığını görünce abisinin neden bu kadar sıkı çalıştığına anlam veremedi. O dövüş sanatlarına abisi gibi büyük bir heyecan duymuyordu. Ersa duvara yaslanarak oturdu ve Alvina'ya yanını işaret etti. "Alvina, gel yanıma."

Vücudunu hareket ettirmek zor oluyordu. Alvina koştu ve abisinin yanına oturdu. Ersa sağ tarafına oturan Alvina'nın kafasını omzuna koydu ve saçlarını okşadı. Başından nazikçe öptü.

Kardeşini bırakmak istemediğini düşündü. Annesini, babasını, Mely'i....

Bırakmak zorunda mıydı?

Alvina abisinin omzunda mutlu bir gülümseme ile ses çıkarmadan durdu. Abisinin sevgisi onun için yeterliydi. Gözlerini kapattı ve onun için dünyanın en huzurlu yerlerinden biri olan abisinin yanında uyudu.

...

Karmela ve Ela odalarına geçtiklerinde Karmela hüzünlü bir ifadeyle eşine baktı. Eğer Ersa'ya bir şey olsaydı, eşi ne yapardı? Bir daha güler miydi? Daha fazla yaşamak ister miydi? Yaşayan bir ölü mü olurdu?

Bu ihtimaller aklında belirdikçe boğazı düğümleniyor, kalbi sakin olamıyordu. Peki ya kendisi eskisi gibi olur muydu? Ela, Karmela'nın yanına yaklaştı. "Ersa'yı bu kadar yorma olur mu?"

"Mmm." Karmela tam bir kelime oluşturmayı bile zor buluyordu. Eşine sıkıca sarıldı. Karmela'nın tuhaf hareketleri Ela'yı güldürmüştü. "Ne oldu sevgilim?"

"Sadece seni özledim."

Ela gülerek sordu.

"Çoğu zaman benimle birliktesin, nasıl beni özleyebildin?"

Karmela daha sıkı sarıldı. "Yine de özledim."

Ela da Karmela'ya sarıldı. "Tamam. Bak buradayım, ben buradayım."

Karmela, Ela'ya hiç bırakmayacak gibi sarılmaya devam etti.

Sabah olduğunda Ersa günlük eğitimini tamamladı ve öğlen ailesinin yanına geldi. Artık sadece zirve durumunu bozmamak için eğitimini sürdürecek geri kalan vaktini ailesi ile geçirecekti.

Karmela ise sabahtan yola çıktı ve Alfa'nın yanına gitti. Alfa, Karmela'yı görünce yine bir şey oldu korkusu ile ne diyeceğini bekledi. "Alfa neye mal olursa olsun Agira İmparatorluğundan Ulu Hekimi getir. Bunu yaparken ülkemizle savaş mı çıkar, katliam mı olur umurumda değil. Bu görevi hemen yap. En iyi adamları görevlendir hatta gerekirse sende git. Ya da takımdan birilerini gönder. İstersen tamamını da gönderebilirsin."

Karmela'nın bu konuya aşırı bir önem verdiğini ve çok fazla risk almayı bile göze aldığını görünce Alfa'nın gözleri genişlemişti. Agira İmparatorluğu neydi? En güçlü imparatorluktu! Eğer onlarla aralarında bir sorun olsaydı bu tüm kıtayı etkilerdi. Kıtanın tamamına savaş hakim olurdu.

"Anlaşıldı mı?" Alfa cevap vermeyince Karmela baskıcı bir tonda sordu.

"Ta- tamam patron. Savaşa gerek kalmadan bulacağım onu merak etme." Eğer patron yeniden Ulu Hekimin yerini kaybettiğimizi öğrenirse beni öldürür. Alfa bunları düşünürken sırtından soğuk terler akıyordu.

Karmela eve döndüğünde Ela, Alvina ve Ersa'nın birlikte vakit geçirdiği manzarayla kalbi ısındı. Bu sahnenin sonsuza kadar devam etmesini diliyordu.

Ela, Karmela'ya gülümseyerek seslendi. "Neden orada duruyorsun, gelsene sevgilim."

"Geliyorum." Karmela gülümsedi ve eşinin yanına oturdu. Dört kişi mutlu bir havayla sohbet etmeye başladı.

Ersa yaz tatilinde geçirdiği nöbetleri babası sayesinde saklayabiliyordu. Aksi takdirde annesinin öğrenmiş olacağından emindi. Akademiye başladığından beri ilk defa ailesiyle yaz tatilinin büyük kısmını harcadı.

Bazen oyun oynuyorlar, bazen piknik yapıyorlardı. Bazen de güzel mekanları gezmeye gidiyorlardı. Zaman zaman Alfa'nın raporlarını almak için dışarı çıkması dışında Karmela da eğitimine artık çok vakit ayırmıyor, ailesinin yanından ayrılmıyordu. Bu zaman diliminde aralarında en mutlu olanları Alvina'ydı. Annesi, babası ve abisiyle sevdiği her şeyi yapıyordu. Edindikleri bu güzel anılar onlarda ölene kadar kalacaktı.

Ela tüm bu mutlu günlerin rüya gibi geldiğini düşünüyordu. Bilmedikleri şey ise arka planda Ersa'nın vücudunun gittikçe kötü bir duruma düşmesiydi. Göğsündeki karartı vücuduna büyük oranda yayılmıştı.

Bu nedenle artık giydiği kıyafetler daha kapalıydı. Yaz olmasına rağmen çok rahat şeyler giymiyordu. İki ay geçtiğinde geçirdiği nöbet sıklığı da artmıştı. Artık dört günde bir nöbet geçiriyordu.

Gün geçtikçe daha fazla yoruluyor, bedeninin kondisyonu azalıyordu. Karmela oğlunun çöküşünü izlerken sanki onunla birlikte çöküyor gibiydi. Oğlu ölüyordu ama o hala hiçbir şey yapamıyordu.

Böyle bir durum onu çıldırtacak dereceye getiriyordu. Bir şeyler yapmak istiyordu, ama beklemek dışında yapabileceği bir şey olmadığından daha da kederleniyordu. Alfa'ya ne kadar baskı yaparsa yapsın Ulu Hekim ortalarda yoktu. Eğer bir süre daha Ulu Hekim ortaya çıkmazsa Agira İmparatorluğuna bizzat gitmeye karar verdi. Gidecek ve ne pahasına olursa olsun Ulu Hekimi getirecekti.

Eğer o bile bu duruma çözüm bulamazsa başka ne yapardı bilmiyordu. Hayatında ilk defa delicesine bir şeyi istiyordu. Ne olursa olsun yıkılmamış adam ilk defa yıkılma noktasına geliyordu. 

Yıldızlar KralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin