Gölün derinliklerinde soğuk su Ersa'ya huzur veriyordu. Dakikalar birbirini kovalarken Ersa gölün içinden çıkmadı. Bir dakika, iki dakika, beş dakika, on dakika...
Yirmi dakikadan fazla süre geçtiğinde gölün kenarından sırılsıklam bir vücutla çıktı ve yeşilliklerin arasına uzandı. Yüzünde hiçbir beklenti yoktu. Uzun bir sürenin sonunda ayağa kalktı ve odasına gidip kıyafetlerini değiştirdi. Mely ile buluşmak için ormana gittiğinde Mely oturmuş onu bekliyordu.
Mely'nin silueti Ersa'nın kısa süreliğine sakinleşmiş kalbini tekrar acı içinde bıraktı. Mely kendisinin geldiğini fark edip döndü. Ersa yüzüne hoş bir gülümseme yerleştirdi. Yüzü öncekine göre solgun değildi ve yeni kıyafetleriyle tamamen iyi görünüyordu. Mely gülümseyerek sordu.
"Nasıldı günün?"
Ersa boğazının kuruduğunu hissetti. Kendisini toparlayarak cevapladı.
"Güzeldi. Rutin eğitimimin kolaylığını özlemişim."
Mely gözlerini devirdi. "Rutin eğitiminin kolaylığı? Nasıl eğitim yaptığını bilmesem inanabilirdim."
Ersa Mely'nin sözlerine güldü ve "Senin günün nasıldı? Kelebek Savaşçıları Grubundakiler seni rahatsız etti mi?" diyerek sordu.
"Beni bulmaya geldiler, ama bu normal bir şey. Onlara geri dönmemek konusunda kararlıyım."
Ersa, Mely'nin kendisinin yanında kalacağını biliyordu. Söylemese de onların kendisine karşı kötü bir tavır takınmalarına kızdığını anlamıştı, ama bugün yaşadığı olaydan sonra ileride neler olacağını kestiremiyordu. Eğer Mely kendisine çok bağlanırsa o yokken neler olurdu?
"Bence bu meseleyi kestirip atma. Biraz düşün. Oradaki anılarını, onlarca arkadaşını. Onları bırakmak istiyor musun gerçekten? Sadece bir kişiye göre yargılama. Senin gittiğin için çok üzülen arkadaşların yok mu? Sözümü dinle ve gruba geri dön. Seni hiçbir şeye zorlayamazlar. Öyle bir şey olursa ben kıçlarına tekmeyi basarım."
Ersa'nın gülerek son sözlerini söylemesi ile Mely de güldü. Aslında gruba geri dönmek konusunda kararsızdı. Birçok arkadaşı ve anısı olduğu doğruydu. Ersa'yı da kırmak istemiyordu.
"Tamam. Yarın gidip konuşacağım ve gruba geri döneceğim, ama sözünü unutma. Herhangi bir durum olursa kıçlarına tekmeyi basacaksın."
Ersa, Mely'nin sözleri ile güldü. "
"Tamamdır. Aferin." Mely'e övgü verdikten sonra kafasını okşadı. Mely biran Ersa'dan beklemediği hareket karşısında kızardı. Hemen elini uzaklaştırdı ve kızdı.
"Neden hep bebekmişim gibi davranıyorsun?"
Ersa tebessüm ederek cevapladı.
"Üzgünüm."
Ersa'nın özür dilemesine rağmen gülümsemesi Mely'i biraz sinirlendirmişti. Ellerini uzattı ve Ersa'nın şaşkınlıkla tepki vermesini sağlayarak saçlarını okşadı. Ersa'nın yüz ifadesini gördüğünde Mely yüksek sesle gülmeye başladı.
"Ben yapınca nasıl oluyormuş?"
Mely'nin yaramaz haline bakan Ersa dudaklarını kenara kıvırdı ve Mely'e yaklaştı. Mely, Ersa'nın ifadesini gördüğünde hemen kaçtı. "Heyy. Sen başlattın!"
Mely'nin kaçışını izleyen Ersa kahkaha attı. Peşinden gitmeyi bıraktı ve kılıcını çıkardı. "Tamam bir şey yapmayacağım. Gel hadi."
Mely, Ersa'nın sözleri ile bir süre tereddütlü davrandı ama sonunda kılıcını çıkartıp yanına gitti.
"Uyarıyorum. Elimde kılıç var, bir şey yapma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...