Sesin sahibine döndüğünde Ersa, Mely'nin yüzündeki büyüleyici gülümsemesini gördü. Ersa birkaç saatlik silah eğitiminden sonra savaşmak için tutuşuyordu.
"Hoş geldin. Eğitime başlayalım mı?"
Mely, Ersa'nın acelesi karşısında gülümsedi. Kılıcını çıkardı ve Ersa'nın karşısına geçti.
"Pekala, gücümü kısıtlayacağım. Sen başla."
Önce Ersa'nın ne kadar güçlü olduğunu görmek istedi.
Ersa, tereddüt etmeden ileri atıldı ve kılıcını çaprazlamasına salladı. Mely, kısa bir şaşkınlık yaşadı. Ersa'nın ani hızının bu kadar fazla olmasını beklemiyordu. Kılıcını Ersa'nın kılıcının önüne getirdi ama Ersa'nın saldırı gücü düşündüğünden çok daha fazlaydı. Kılıcın saldırı gücüyle birkaç adım geri gitmeye zorlandı.
Şok ifadesiyle Ersa'ya baktı. Az önceki gücün temel evre savaş gücü seviyesinde olduğundan emindi. Ersa'nın düşündüğünden güçlü olduğunu keşfetti. Gücünün seviyesini arttırdı ve en son temel evre 3. seviye savaş gücünde kısıtladı. Ersa ile bu seviyede savaşmak en idealiydi.
Birkaç saldırı değişiminden sonra Mely beklentisinden farklı geçen eğitimle memnun hissetti. Aslında, eğitimin tek taraflı olacağını düşünürken Ersa'nın kılıç tekniğinin kötü olmadığını gördü. Her hareketi tahmin edilemez ve yerindeydi. Hala gitmesi gereken uzun bir yolu olmasına rağmen temeli sağlamdı.
İki saat için anlaşan iki genç uzun süre savaştılar. İkisi de bu durumdan zevk alıyor gibiydi. Ersa, Mely'nin kılıç tekniklerini gördükçe hareketlerindeki yanlış kısımları anlıyor ve düzeltmeye çalışıyordu. Kılıç tekniklerine sığ baktığını Mely'nin kılıç teknikleriyle fark etti.
Gökyüzü kademeli olarak karardığında iki genç en sonunda durmaya karar verdi. İkisinin de yüzüne bir gülümseme hakimdi.
Geç olduğundan dolayı vedalaştılar ve odalarına geçtiler. Bugünkü savaşlarını düşündüler. Hareketlerini analiz ederek ne yaparlarsa daha iyi olacağını anlamaya çalıştılar.
Ersa yatağında uzanmış savaşı ve kılıç tekniğini sürekli olarak aklında tekrar etti. Düşüncelerin içindeyken bilinmeyen bir zamanda uyuya kaldı.
Ertesi gün yoğun eğitimini devam ettiren Ersa eğitimden sonra Mely ile buluşacağı noktaya geçti.
Mely buluşma yerine önceden gelmiş Ersa'yı bekliyordu. Ersa'nın geldiğini görünce gülümsedi ve ayağa kalktı.
Ersa kahkaha atarak konuştu.
"Hayranım, beni mi bekliyordun?"
Mely ise alıştığı için karşı çıkmadı.
"Başlayalım."
Mely'nin kararlı gözlerle savaşa başlamak istediğini duyunca Ersa şaşırdı.
"Hey, dur. Hayranım dedim diye mi?"
Mely, sakin bir ifadeyle Ersa'ya kılıcını savurdu. Ersa'da hemen kılıcını çıkardı ve Mely'nin saldırısını engelledi. Birkaç saat savaştıktan sonra ikisi de yorulmuş ve toprağa uzanmışlardı.
O sırada Mely Ersa'ya baktı ve biraz tereddüt ettikten sonra sordu.
"Ersa, dört ay sonraki yarışmaya katılacak mısın?"
Ersa'nın olacak olan yarışma hakkında bilgisi yoktu.
"Ne yarışması?"
Mely, artık Ersa'nın bilgisizliğine şaşırmıyordu.
"Dövüş sanatları yarışması. Dört ay sonra yaş gruplarına göre savaş yapılacak. Birinci olan kişiye kalfa evre bir teknik seçme hakkı, üç yüz mor sikke ve üç adet özel ders hakkı verilecek."
Ersa, bu kadar ödül verilmesine şaşırmıştı. "Dövüşerek birinci seçilecek yani?"
"Evet."
Ersa, güzel bir haber olduğunu düşündü. Akademideki öğrencilerle dövüşmek kendisine tecrübe kazandıracaktı. Elbette kazanacağını düşünmüyordu.
"O zaman katılacağım."
Mely'nin yüzündeki ifade rahatlamıştı. Ersa'nın ilgi duymayacağından endişe etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...