Karanlık sonsuz olasılığa gebeydi. Bu insanlığın varlığından önce de sonra da böyleydi. Karanlık kendisi ile tezatlık gösteren renkler ile uyumluluk içerisindeydi. Evren varlığını denge ile sürdürürken, her şeyi yutan karanlığın içinde kızıl bir renk parıldıyordu. Karanlığa kıyasla kısık parıltısı varlığından vazgeçmeyeceğini haykırıyordu.Kızıl renkler sıkıca kenetlenmiş, yavrusunu koruyan anne gibi içinde var olan bebeği koruyorlardı. Karanlığın içerisindeki yolculuk hiç bitmeyecek gibi sürerken bebek kızıl renklerin sağladığı enerji ile gelişiyordu. Gelişimini sürdüren bebek karanlık ve kızıl rengin varlığından habersiz güzel bir uyku içerisindeydi.
Sonsuzluk için yok sayılabilecek süre bebek için önemli bir değişim zamanıydı. Bebeğin bedeni geçen zaman ile büyüdü ve gelişti. Yıllar bebek için birbirini takip etti ve kızıl renkler en başından beri hedefliyor gibi bir gezegenin atmosferine girdiler.
Kızıl renklerin ağaçlarla kaplı bir alana bıraktığı bebek büyümüş ve bir çocuk haline gelmişti. Çocuk uyku halini sürdürürken kızıl renkler önünde toplandı. Bir süre karşısında durdu ve vücuduna girdi. Çocuk bu değişimin farkında olmadan uyumaya devam etmeyi sürdürdü.
Gezegene bağlı zaman yavaşça aktı ve çocuk ormanın arasında ormanla uyumlu bir canlı olarak varlığını sürdürdü. Bu sıralarda ormanın üstünde iki adam hareket halindeydi. Adamlardan kaynaklanan sesler ormanı rahatsız etti ve hayvanlar sesin varlığından dolayı kaçtılar. Koyu siyah saçlı, orta yaşlardaki adam çarpışan kılıçların varlığını kılıcını hareket ettirmeyerek kesti.
Yeşil kıyafetler içindeki kahverengi saçlı adam meraklı bir ifadeyle sordu. "Neden durdun patron?"
Siyah saçlı adam bakışlarını çocuğa çevirdi. "Ormanda bir çocuk var."
Yeşil kıyafetler içindeki adam siyah saçlı adamın bakışlarını takip etti ve çocuğu gördü. Savaşa çok fazla odaklandığından çocuğun varlığını daha yeni fark etmişti.
"Daha çok küçük görünüyor. Bu ormanda ne işi var?"
"Sonra devam ederiz. Sen ayrıl."
"Anlaşıldı patron."
Yeşil kıyafetli adam aldığı emir ile gökyüzünde süzülerek ayrıldı. Siyah saçlı adam ise çocuğun yanına indi. Çocuğun varlığını hissettiğinden dolayı yaşadığını biliyordu, ancak ne durumda olduğunu bilmiyordu. Birden ortaya çıkardığı örtüyü çocuğun toprak ile temas eden çıplak vücudunun üstüne örttü.
Çocuğu dikkatlice inceleyince şaşırmış bir ifade verdi. Çocuğun siyahın en karanlık tonlarında uzun saçları vardı. Yüz hatları keskin ve güzeldi. Armedia'daki en iyi mücevheri gibiydi. Yüzü ise Armedia'daki en güzel çocuk olduğuna kesin bir şekilde inanması için yeterliydi.
Çocuğun sakin ve güzel yüz ifadesi kendisine alışılmadık bir huzur hissi veriyordu. Bu çocuk kesinlikle önemli bir varlığa sahip olmalıydı. Çocuk iken kendisini böyle hissettiren kişi nasıl normal olabilirdi ki? Geçmiş anıları gözlerinin önünden geçerken bakışları samimi bir hal aldı.
Çocuğun kolunu tuttu ve nabzını kontrol etti. Nabız hızı normaldi. Çocuğu hafifçe dürttü ancak çocuktan herhangi bir tepki almadı. Sağ işaret ve orta parmağını birleştirerek çocuğun alnına dokundu. Enerjisini kontrol etti ve çocuğa aktardı. Aktardığı enerji oluşturabileceği en nazik enerji biçimiydi.
Çocuk enerjinin vücuduna yayılmasıyla ilk defa tepki göstermişti. Sakin yüzü hafiften kırışmış, göz kapakları adamın gördüğü en güzel gözleri açığa çıkarmıştı. Koyu siyah gözler kendisine bir ürperti hissi verdi. Çocuk koyu siyah gözleri ile dikkatle adama baktı. Oturduğu yerden kalkmaya çalıştı ancak ne kolundan destek alabiliyordu ne de ayağını kullanabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantastikYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...