Ay parlaklığıyla yeryüzünü yansırken bundan payını alan bir kız ormanlık bir alanda oturuyordu.
Beş ay oldu gittiğinden beri. Nerede kaldın?
Her gün eğitim yapıyordu ve Ersa olmadığından kendisini yapayalnız hissediyordu. Gittikçe içine kapanık bir halde daha fazla eğitim yapmaya başladı.
Kalbinde ise karşı koyamadığı bir özlem vardı. Şuan ki durumunu bilmiyordu. Hayatta mıydı onu bile bilmiyordu. Bu sorular aklını meşgul ederken altı ay dolmadan akademiye dönmesini umuyordu.
Neden en az bir ay dediği halde, en fazla yönü kullandığı ise kalbinde kızgınlık oluşturuyordu.
...
Ersa geri dönmeye başladığından beri iki hafta geçmişti. Ne kadar hızlı hareket etse de kat ettiği mesafe çok fazlaydı. Bu nedenle varış süresi uzuyordu.
En sonunda ilk yolculuğuna başladığı yere geldiğinde dudaklarına küçük bir tebessüm yayıldı. Hava karardığından dolayı en son kaldığı hana gitti ve bir oda tuttu. Aydınlıkta yola çıkacaktı. Doğru düzgün dinlenmeyen bedeni rahat bir odaya vardığında rahatlamış ve uykuya dalmıştı.
Kesintisiz bir uyku olmasa da yabani yoldakinden çok daha iyi bir uyku çekmişti. Sabah akademiye dönecek olmanın verdiği heyecandan erken kalktı. Vakit kaybetmek istemedi ve yola çıktı.
Hızlı varmak için ağırlığı sıfırlamayı düşündü ama gerek olmadığına karar verip yoluna devam etti. Yolculuğu büyük bir hızla devam ederken bir şeyler hissetti ve gözleri tehlikeli bir görüntü oluşturdu.
Sağ tarafından kendisine gelen bir okun hışırtı sesi kulaklarına ulaştı. Bedenini hemen yana atsa da ok sol bacağını sıyırmıştı.
"Reflekslerin iyiymiş çocuk."
Alaylı bir ifade ile ağaçların arasından çıkan adamla birlikte beş kişi daha dışarı çıktı. Ersa'nın ifadesi kararmıştı. İnsanların neden bu kadar vahşi olduğunu anlamıyordu. Okun sıyırdığı bacağına rağmen yüzünde acının en ufak bir izi yoktu.
Ersa'nın korkunç ifadesini gördüklerinde bir anlığına titreme yaşayan adamlar hemen sonrasında gülmeye başladılar.
"Ölüm hissi insanları korkunçlaştırabiliyor. Öldürün şu çocuğu."
Lider olan adam emri verdiğinde, diğerleri tam saldıracakken önlerindeki çocuğun bir şeyler mırıldandığını fark ettiler.
"Ölüm, neden herkes onu arıyor? Neden bana saldırdınız?"
Ersa'nın sözlerini duyan adam yüksek sesli bir kahkaha attı. "Sebep mi arıyorsun? Üzerinde taşıdığın eşyalar desem."
"Para için? Para için ölümü seçmek. Aptallık."
Ersa'nın saçmaladığını düşünen lider tekrar emir verdi. "Aslında öldürmeyin. Yüzü çok güzelmiş. Yüzüne zarar vermeden kendisini yakalayın." Adamlar Ersa'nın yüzüne baktılar ve kötü gülümsemelerini açığa çıkardılar. Böyle bir yüz kendilerine servet kazandırabilirdi.
Beş kişi acımasız bir ifadeyle saldırıya geçtiler. Ersa'nın gözleri soğuk bir ifadeye büründü. Sol eli harekete geçip sağ bileğinin üzerine dokundu. O sırada adamlarda Ersa'nın önünde varmıştı.
Kılıçlarını hayati olmayan bölgelerine nişan aldılar ve salladılar. Kılıçlar aşağı indiğinde havayı kesen saldırıları hepsini afallatmıştı. Ersa'nın önlerinden kaybolduğunu fark ettiler. Neler olduğunu anlayamadılar.
"Hey, nereye kayboldu bu velet!?"
"Bilmiyorum! Nasıl kaybolabilir!?"
Adamlar birbirlerine neler olduğunu sorarken alanda ardı ardına çığlık sesleri yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasíaYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...