Ersa mağazadan parasını aldı ve havanın daha kararmadığını gördü. Yayını daha kullanma şansı olmadığından denemek istiyordu. Akademinin ormanında ağaçlarla çevrili bir yer bulunca durdu. Hedefleri için çok daha fazla para gerekiyordu ve okçuluk onun işini kolaylaştıracaktı.
Yayı eline aldı ve bir ok yerleştirdi. Ağacı hedef alarak yayı gerdi. Odaklanarak nişan aldı ve bıraktı. Ok ağacın birkaç santim yanından geçti.
Ersa, okuduğu yetiştirme kitaplarından yay, kılıç gibi silahların kullanım şekillerine aşinaydı. Ancak teorik olarak bilmek ve uygulamak başkaydı.
"Göründüğü kadar kolay değil." mırıldandıktan sonra oklarını üst üste kullanmaya başladı. Aslında sürekli olarak yayı gerdiği için farkında olmadan güç eğitimi de yapıyordu.
Üçüncü oku ağacı kenarından vurmayı başardı ve isabet oranı yayı kullandıkça artıyordu. Ağaca olan mesafesi otuz metreydi. Otuz atıştan sonra orta kısımlara atabildi.
Birkaç atış daha yaptı ve isabet oranının iyileştiğini keşfetti. Bu sefer ağaçla arasındaki mesafesini elli metreye çıkardı. Mesafe değişince isabet oranı yeniden düştü. İlk atışında ağacın kenarlarına vurabildi. Elli atıştan sonra isabet oranı iyileşti. Ersa şaşırtıcı bir hızla öğreniyordu.
Kalan oklarını da bitirince attığı okları topladı. Okçuluğunu seksen ardından yüz metrede geliştirdi. Yüzü sakin olsa da aslında heyecanlıydı. Yay kullanımından çok hoşlanmıştı. İki saat okçuluk çalışmasından sonra kılıcını eline aldı. Bugünkü kılıç kullanımı tamamen güç odaklıydı. İçinde ustalık barındırmıyordu.
Kılıcını merakla salladı.
"Senin yolun nasıl bir yol?"
Kılıcını kitaptan hatırladığı temellere göre hareket ettirdi. Alttan, üstten, yandan, çaprazdan... Çeşitli yönlerden farklı kuvvetlerle kılıcı savurdu.
Ersa kılıcıyla çalışırken bilinci derinlere gömüldü. Gereksiz hareket yapmadan vücudu kılıcı kullanmaya başladı. İki saat geçtiğinde Ersa şaşkınlıkla havanın karardığını fark etti. Şaşkınlıkla mırıldandı.
"Neler oluyor? Nehirde de aynısını yaşamıştım."
Ne kadar düşünse de cevabı bulamadı. Bu nedenle şimdilik düşünmeyi bırakmaya karar verdi. Çok acıkmış olduğunu yeni fark etti. Yemekhaneye uğramadan önce pazardan simya seti satın aldı. Aldığı set doksan beş kahverengi sikke fiyatlı en ucuz simya setiydi. Kalan sikkelerle başka bitkiler alarak parasını bitirdi.
Her zaman teoride öğrendiği simya ve tıp yolunu uygulamaya koymak istiyordu. Bugün kazandığı para bitmişti. Yarın iyi çalışması lazımdı.
Zehir yapmadan önce yemekhaneye geçti. Yemekhane alışılmadık bir şekilde kalabalıktı. Ersa, Mely'nin kalabalık bir grupla yemek yediğini görünce durumu anladı. Kelebek Savaşçıları Grubu yemek yemeye gelmişti.
Öğrenciler ise hayran bakışlarla grubu görmeye geliyordu. Ersa, iç çekti ve yemeğini aldı. Gruptan uzakta boş bir masaya oturduğunda Mely arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Bu sırada Ersa'yı görmesiyle bakışları istemsizce Ersa'ya kaydı.
Ersa yemeğini yemekle meşguldü. Yapacak çok işi olduğundan dolayı yemeğini olabildiğince hızlı bitirmeye çalıştı. Mely'nin bir yere odaklandığını gören insanlar ise Ersa'nın yemek yediği yere çevirdi bakışlarını.
Masadaki bir kız kıkırdadı.
"Aslında akademide böylesine yakışıklı bir çocuk vardı. Çocuğun kim olduğunu bilen var mı?"
Başka bir kız hayranlıkla konuştu.
"İsmi Ersa. Geçen sene tüm vaktini kütüphanede harcadı. Öğrenciler arasında bir lakabı bile oluştu. Kütüphanenin Prensi. Her zaman yalnız takılıyor. Onu izlemek üzücü aslında."
Mely arkadaşlarından duydukları ile şaşırdı. Ersa'yı tanıdıklarını düşünmemişti. Ersa'yı övmeleri normaldi. Kendisi bile Ersa'nın görünüşünün gördükleri arasında en iyi olduğunu kabul etti. Kelebek Savaşçıları grubundan bir kız güldü.
"Aslında bir şansım varsa sanırım en iyi zaman bu yıllar olur. Kimse ona yaklaşmamışken."
Masadaki erkekler hoşnutsuzdu.
"Tek başına yemek yediğini görmüyor musunuz? Sıkıntılı bir tip olduğu belli. Yeteneksiz ve güçsüz biri olduğuna eminim."
Mely'den birkaç yaş büyük kız elini çenesine yerleştirdi.
"Güçsüz olması sorun değil. İstekliyse ben onu korurum."
Mely konuşmanın gidişatıyla daha da şaşırdı. Neden birden konuları Ersa oldu? Bakışlarını Ersa'dan çekti ve yemeğini yemeye devam etti.
Ersa kendisi hakkında konuşulanlardan habersiz yemeğini bitirdi ve hızla ayrıldı. Yeni aldığı seti denemek istiyordu. Sırtına yüklediği sarmalanmış simya setinden dolayı ilginç bir görüntü oluşturuyordu. Ersa'nın ayrılması Mely'i telaşlı yapmıştı. Arkadaşlarının şaşkın bakışları altında ayağa kalktı.
"Siz yemeğe devam edin. Benim ayrılmam lazım."
Arkadaşlarının bir şey demesine fırsat vermeden yemekhaneden çıktı. Ersa'yı kaçırmış olmaktan korkuyordu. Etrafına baktığında Ersa'yı görünce gülümseyerek onu takip etti.
Aslında o gün ayrıldıktan sonra nedense bu çılgın çocuk düşüncelerinde yer edinmiş ve onu etkilemişti. Onun çalışma şeklini ve iradesini görünce kendisini daha çok eğitimine adamıştı. Çekirdeği olmamasına rağmen Ersa çok çalışıyordu. Çekirdeği olan Mely için şansı varken Ersa gibi çalışmalıydı. Mely kendisinin de çok çalıştığının farkında değildi.
Nadiren hatırına gelen Ersa'nın o gün nasıl kendini eğittiğini merak ediyordu. Ersa'yı görünce merakı kabardığı için tekrar takip etmeye başlamıştı. İlgisini çeken şey, bu sefer yeşil bir çantası, kılıcı ve yayı olmasıydı. Gerçekten bu konuda şaşırmıştı.
Ersa, tenha bir alan buldu ve eşyalarını yere bıraktı. Çantasından simya setini ve hazırlayacağı zehrin bileşenlerini çıkardı.
Yapmak istediği zehrin adı nucira adlı bir zehirdi. Acemi evre için çok etkiliydi. Temel evre canavarlarına ise biraz etki ediyordu. Canavar avlamasını büyük bir oranda kolaylaştıracağından emindi. Zihnine yerleşen teorileri uygulamaya başladı.
Ateş boğazı otunu rafine etti. Sırasıyla yabani kayısıya ve diğer malzemelere de aynı işlemi uyguladı.
İlk aşama pürüzsüz geçmiş ve malzemeler yeterince saflaştırılmıştı. Sıradaki işlem ise ateşi kontrol ederek uygun miktar ile malzemeleri karıştırmaktı. Tek gözlü simya ocağını ateşledi ve malzemeleri sırasıyla ekledi.
Simya setinin maskesini taktı. Zehrin dumanından etkilenmek istemedi. Otuz dakika süren işlemin sonunda akışkan yeşil bir sıvı ortaya çıkmıştı.
Ersa, zehri dikkatli bir şekilde tüp şişelere koydu. Nucira kişinin sinirlerini uyuşturan bir zehirdi. Nucira ile zehirlenen birinin tepki verme süresi düşerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...