Asil aurası vücudundan taşan adam yüzünde bir gülümseme ile Kiral'in karşısına indi. "Ülkenizin şansı adına sizi kutluyorum, İmparator Kiral."
Adamdan hissedilebilen kıskançlık duygusuna rağmen Kiral sakin ve rahat bir tavırla yanıtladı. "Yüce Kralın bize gösterdiği nimet sadece. Dilerseniz Antik Kalıntıya girme zamanı gelene kadar dinlenebileceğiniz alana götürsün görevlim sizi, İmparator Eugene."
Eugene, Karmela'ya kısa bir bakış attı. Arkasında duran beş adam da Karmela'ya yüzlerindeki tuhaf ifadelerle bakıyordu. Karmela kötü bir gülümseme oluşturdu. "Beni bu kadar çok mu izlemek istiyorsunuz?"
Karmela'nın kibirli sözlerine Eugene'nin arkasında duran adamlardan biri hiddetlenerek bağıracakken Eugene onu durdurdu. Karmela bu zamana kadar Agira İmparatorluğunun saldırısını birçok defa engellemişti. Eğer Martia ülkesi onun gibi birine sahip olmasaydı, kesinlikle kendilerini en güçlü ülke olarak ilan edebilirlerdi. Ama şimdi Karmela ve takımının varlığı ile hangi ülke en güçlü kesin bir şey söylenemiyordu. Herkes onları en güçlü olarak görse de gerçek bir savaşta ne olacağını kestiremiyordu.
"Dinlenme alanına geçelim. Öğrencilerin kalıntıya girmeden önce zihin durumlarını ayarlamaları lazım."
Adam Eugene'nin sözleri ile sessiz kaldı ve dediğini yaptı. Agira imparatorluğu grubu dinlenme alanına gidince Kiral, Karmela'ya bakarak iç çekti. Kendisini hiç geri tutmuyordu.
Mely ve Ersa da gelen grubun öğrencilerinden ilgi çeken iki kişi fark etti. On altı yaşlarında, siyah saçlarını arkada toplamış sert bir yüz ifadesine sahip kalıplı bir erkek ve aynı yaşlarda görünen siyah saçları omzuna gelen güzel bir kız.
Erkek hiç çekinmeden uzun mızrağını yere saplamış diğerlerine bir şeyler anlatıyor, kız ile arada fikir alışverişinde bulunuyordu.
"Onlar Prens Hadley ve Prenses Wanda. Yaş gruplarında en yetenekli insanlar. Prens mızrak kullanıyor ve savaş gücünün dehşet verici olduğunu duymuştum. Sürpriz bir at olmazsa kalıntıya girecek öğrenciler arasından en güçlü olanları o ikisi olmalı."
Ersa ikiliyi süzerken mırıldandı. "En güçlü iki kişi." Daha sonra Mely'e döndü. "Kalıntıda gücümüz değil de yeteneğimiz test edileceğinden bizim için sıkıntı olacağını sanmıyorum."
Mely, Ersa'nın sözlerini mantıklı buldu. Eğer onların yaşlarında olsaydılar, onlar kadar güçlü ya da daha güçlü olacaklarını düşünüyordu.
Gökyüzünde beliren başka bir grup ile gözler yeniden gökyüzüne çevrildi. Bu sefer gelen Rela İmparatorluğunun grubuydu. Gruba öncülük eden çift ile grup aşağıya indi ve Kiral'i selamladı. "Geç kalmadık diye umuyorum."
Kiral gülümseme ile yanıtladı. "Hayır, zamanında geldiniz İmparator Orien. Görevlinin sizi dinlenme alanınıza yönlendirmesine izin verin lütfen."
Orien, başıyla onayladıktan sonra Karmela'ya kısa süreli bir bakış verdi. Ülkesinin öğrenciler grubu da liderleri gibi görünen bir erkek öğrencinin arkasından takip ediyordu.
Antik kalıntıya girilmesine az kaldığında Kiral biraz endişeli ses tonu ile sordu. "Herkes geldi. Kalıntıya girmeye ise otuz dakikadan az kaldı. Ülkemizin öğrencileri nerede kaldı Karmela?"
"Bu konu ile ilgilenen Shaw olduğundan dolayı biraz geç gelme ihtimalleri var ama sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum."
Kiral, Shaw ismini duyunca derin bir nefes aldı "O aptal, böyle önemli bir görevde tembellik ediyor."
Zaman daha da ilerlediğinde Martia ülkesi hariç, herkes heyecanlanmaya başlamıştı. On beş dakikadan az süre kalmasına rağmen hala öğrenciler ortalıkta yoktu. Karmela harekete geçmeyi düşündü. Bu sırada Martia ülkesinin öğrencilerinin varlığını hissetti ve durdu.
Kısa süre sonra gökyüzünde şuana kadar gelen tüm gruplardan daha kalabalık bir grup göründü. Başlarında beyaz kıyafetler içinde uykulu gözlerle uçan bir adam ve yanında da Alfa vardı.
Tüm ilgi kendilerine yöneldi. Grup Karmela ve Kiral'in önüne indi. Gözlerinin önünde uçuşan dağınık saçları ve tembel duruşu ile beyaz kıyafetli adam Karmela'nın ölümcül bakışlarını fark etti. Hızla duruşunu düzeltti. "Shaw."
Karmela kendisinin adını sakin bir tonda söylemesine rağmen Shaw vücudunun titremesine karşı koyamadı. Masum bir gülümseme ile Karmela'ya baktı ve gözlerini kırpması ile aynı anda Karmela'dan uzağa koşmaya başladı.
Herkes şaşkınlıkla bu tuhaf sahneyi izlerken Karmela, Shaw'ı yakalamakla uğraşmadı. "Alfa, grubu düzene koy. Kalıntıya girilmesine beş dakika civarında süre kaldı."
Alfa, Karmela'nın emrine uyarak grubu kendi dinlenme alanlarına götürdü. Mely ve Ersa öğrencilere baktıklarında içlerinde tanıdık yüzler gördüler. Abril, Kayra, Barris, Abel...
Grubun başında kibirli bir tavırla yürüyen keskin auralı birkaç kişi duruyordu. Bazıları Mavi Bulut Akademisinden olsa da geneli Martia Akademisindendi. Grubun ilgisini kısa bir anlığına Mely ve Ersa çekse de Antik Kalıntıya girecekleri durumu çok heyecan verici olduğundan ilgilerini kaybettiler.
"Ersa."
Karmela, Ersa gitmeden onunla konuşmak istiyordu. Ersa, babasının niyetini anladı ve yanına gitti.
Karmela oğluna bakarken onu yollamaya isteksizdi. Antik Kalıntı da nöbet geçirdiğinde ona yardım edemeyecekti. Bu nedenle ne olacağını hiç bilmiyordu orada. Bu da onu çok korkutuyordu. "Kalıntının içinde nöbet geçireceğin zaman iyi saklan ve kendini tehlikeye atma. Nöbetten sonra vücudun normal kondisyonuna geri dönmeden de yolculuğuna devam etme. Sen buraya dönünce siyah madde ile alakalı bir çözüm bulabiliriz. Sadece sağ salim buraya dön, tamam mı?"
Ersa başını sallayarak onayladı. "Tamam baba." Antik Kalıntı da onu engelleyen en büyük etken nöbet olacaktı. Bu konuda babasının dediği gibi çok dikkatli olmalıydı.
Baba oğul sohbet ederken ülkelerin öğrencileri antik kalıntının girişine toplandı. Ersa babasına sarıldı. Karmela oğlunun alnından öptü ve bıraktı. Arkalarında Ersa ile vedalaşmayı bekleyen annesi ve kız kardeşi vardı. Ela çok mutlu olsa da gözleri yaşarmıştı.
Ersa, Alvina'nın yanaklarından öptü. "Alvina ben yokken kendine iyi bak. Anne ve babayı da üzme tamam mı?"
Alvina başını salladı. "Seni annemin yanında bekleyeceğim abi."
"Tamam. Dönüşümün ne kadar süreceğinden emin değilim gerçi."
Alvina'ya son kez sarıldı ve annesinin yanına gitti. Annesi kollarını açtı ve oğlunu kollarıyla sardı.
"Dikkatli ol oğlum."
Ersa da annesinin kokusunu içine işlemek istercesine sarıldı. Karmaşa içindeki duygularını bastıran bir ilaç gibiydi annesinin kokusu. "Merak etme anne. Oğlun çok güçlü biri olarak yanına dönecek."
"Güçlü olmak zorunda değilsin. Yeter ki sağ salim geri dön."
Ersa gülümseme eşliğinde annesinden ayrıldı ve son kez kız kardeşine baktı. "Konuştuğumuz gibi ben gelene kadar anne ve babaya iyi bak tamam mı Alvina?"
Alvina biraz üzüntülü bir ifadeyle yanıtladı. "Tamam abi."
Ersa vedalaşmasının ardından kalıntının girişine doğru yürüdü. Kalp atış hızı çok hızlıydı. Öğrencilerin arasına karışmadan önce son defa ailesine baktı. Onlara geri dönecekti. Ne olursa olsun iyileşecek ve geri dönecekti. Yavaş ama emin adımlarla girişte bekleyen öğrencilerin arasına katıldı. Birkaç saniye sonra kapının şeffaf bir parıltı yayması ile öğrenciler kalıntının içine çekildi.
Ersa da tüm vücuduna yayılan çekim gücü ile gözlerini kapattı ve kendisini antik kalıntıya teslim etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...