Bölüm 21 : Keşif Görevi

4.5K 454 19
                                    

Ersa ilerleyen günlerde, haftanın beş günü sıkı eğitim yapıyordu ve kalan iki günde canavar avına çıkıyordu. Her akşam ise Mely ile kılıç yolunda çalışıyordu.

İki ay, böyle geçmiş iken, bir gece eğitimden sonra çapraz bacaklı oturmuş, dinleniyorlardı. Her gün birkaç saat birlikte vakit geçirdiklerinden birbirlerine alışmışlardı.

Mely, istekli bir sesle Ersa'ya sordu.

"Keşif görevine gelecek misin?"

Mely daha öncede keşif görevinden bahsetmişti. Akademide görev platformu adından bir bina vardı. Akademinin öğrencileri görev platformundan görevler alıyor ve tamamlıyordu. Görevler karşılığında ise akademik puan ve para kazanıyorlardı. Puanlar ile sadece akademinin sattığı eşyaları satın alınabiliniyordu. Teknikler, kitaplar, silahlar, simya malzemeleri gibi her alandan eşyalar satıyorlardı.

Son zamanlarda da keşif görevi ortaya çıkmıştı. Akademinin birkaç öğrencisi eski kalıntılar bulmuşlardı ve bu kalıntıların arasında hazine olabileceğini düşünüyorlardı. Sorun şuydu ki kalıntıların bulunduğu bölgede canavarlar bulunuyordu.

Bu yüzden kalıntıları bulan öğrenciler bir görev oluşturdular. Görev, öğrencileri keşfe davet ediyordu. Bulunan şeyler keşfeden öğrenciye ait olacaktı. Aslında bu teklif çok cazipti. Ayrıca akademinin birkaç uzmanı da gözetimde bulunacaktı. Mely göreve katılıyordu ve Ersa'nın da katılmasını istiyordu.

Ersa, en başta pek istekli olmasa da, biraz merak ediyordu.

"Geliyorum."

Mely, Ersa'nın geleceğini duyunca mutlu bir gülümseme verdi.

"Görev üç gün sonra olacak. Yarın kayıt yaptırmalısın."

"Tamam, yarın görev platformuna giderim."

Ersa ve Mely biraz daha sohbet ettikten sonra ayrıldılar. Ertesi gün, Ersa eğitimlerini bitirince görev platformuna gitti.

Görev platformu üç katlı bir binaydı. İlk katta kalfa evresine, ikinci katta büyükusta evresine ve üçüncü katta kral yolu seviyene kadar görevler yer alıyordu. Ersa'nın katılacağı görev ilk kattaydı. Kattaki görevlilerden birine bildirdi.

"Kalıntı keşif görevine katılmak istiyorum."

Görevli adam masadan bir liste çıkardı.

"Kartını okut."

Ersa, görevlinin kaba tavrıyla biraz kaşlarını çattı ama bir şey söylemedi. Öğrenci kartını çıkardı ve listede kart kısmına tuttu. Liste ışıldadı ve tekrar eski haline döndü.

"Tamam, gidebilirsin."

Ersa görevliyi umursamadı ve ayrılmak için çıkışa yöneldi. Çıkışa ilerlerken üç kişi önünü kesti.

"Karşılaşmamız hoş bir sürpriz oldu çocuk."

Eğitim alanına ilk kez girdiği gün tartıştığı gruptu. Hiçbir şey söylemeden üçlüyü gözleriyle süpürdü. Ersa'nın umursamaz tutumu Nel'i sinirlendirmişti.

"Kalıntılara kayıt olacak kadar cesursun. Hehehe. Birlikte iyi zaman geçirelim."

Alaylı yüzüyle, yanındaki iki çocukta güldü.

Ersa, gerçekten de bu üçlüyü anlamıyordu. Onları kışkırtmak için özellikle bir şey yapmamıştı. Ama üçü onu görünce geliyor ve ona bela olmaya çalışıyorlardı. Kısa bir iç çekti.

"Pekala."

Üçlüyü umursamayarak platformdan ayrıldı.

Ersa'nın tutumu üçlüyü daha çok sinir etmişti. Öldürme niyeti gözlerinde yanıp sönüyordu. "Böyle davranmaya nereye kadar devam edeceksin göreceğiz." liderleri olan çocuk mırıldandı ve göreve kayıt olmaya gitti.

Ersa ise yemek yedikten sonra göreve iki gün kaldığı için biraz hazırlık yaparsa fena olmayacağını düşündü. Bu zamana kadar canavar avı ve simyadaki uygulamalarıyla bir mor sikke ve yüz on sekiz mavi sikke toplamış ancak harcamak için ihtiyacı olmamıştı. Şimdi ise birkaç malzeme almanın fena olmayacağını düşünüyordu.

Kılıcı çok düşük bir seviyedeydi. Silahların da kendi içlerinde kalite sıralaması vardı. Sıralama toprak seviye, yeryüzü seviye, gökyüzü seviye ve cennet seviye şeklindeydi. Kendi içlerinde ise düşük, orta, yüksek ve mükemmel kalite olarak ayrılıyordu. İnsanların yeteneklerinin seviyelendirilmesi gibiydi.

Ersa'nın şuanda kullandığı silahlar düşük toprak seviye bile değildi. Sadece normal materyallerden yapılmış silahlardı. Ayrıca, silahların belirgin güç farklarını rünler belirliyordu. Simyacıların ilgi alanı çok genişti ve rünler de bu alanın içine giriyordu.

Rünler silahın gücünü birkaç kat yükseltebiliyordu ve kullanıcıyla yakınlığını da arttırabiliyordu. Hatta kullanıcıların yol anlayışına bile katkıda bulunabiliyordu. Ancak silaha rün yerleştirebilen simyacılar aşırı nadirdi ve düşük seviye bir silaha rün yerleştirmek kaynak israfıydı. Bu nedenle düşük seviye silahlarda normal şartlarda rün bulunmazdı.

Ersa, küçüklüğünden beri simya ilmiyle ilgilense de rünler konusunda uygulama yapmamış ve kendisini geliştirmemişti.

Silah dışında uzaysal boşluk eşyası da lazımdı. Eşyaları her zaman yanında taşımak zor oluyordu. Eğer uzaysal boşluk eşyası olursa rahatlıkla birçok eşyayı yanında taşıyabilirdi.

İstediği eşyaları şehirde daha uyguna bulabileceğinden eğitimini erken bitirdi ve şehre doğru yola çıktı. Akşam Mely ile eğitim yapacağından dolayı geç kalmak istemiyordu. Bu nedenle ağırlık setinin ağırlığını sıfıra indirdi ve yola çıktı. Yolculuk iki saat civarında sürdü. Babasının daha önce tanıttığı Mor Cennet Ticaret Bayisinden istediklerini alacaktı.

Ticaret binasının önünde durdu ve binayı inceledi. Oldukça ihtişamlı görünüyordu. Binanın içi çeşitli eşyalarla donatılmıştı. Ersa'nın içeriye girmesi ile çalışanlardan biri kendisini karşıladı.

Ersa'yı süzdü ve giyiminden akademinin öğrencisi olduğunu anladı. Saygılı bir sesle sordu.

"İstediğiniz bir eşya var mı?"

"Uzaysal boşluk eşyalarına bakmak istiyorum."

Görevli, Ersa'yı ikinci kata bir rafın önüne götürdü. Rafta uzaysal boşluk eşyaları vardı. Kemer, yüzük, bilezik... Hepsi uzaysal boşluk eşyasıydı. Ersa eşyaların altındaki tanıtımları okudu.

20 santimetre karelik alan, kemer: 1 mor sikke

40 santimetre karelik alan, bilezik: 2 mor sikke

Ersa, fiyatları görünce göz bebekleri genişledi. Bu kadar pahalı olacağını düşünmemişti. Hızla uzaysal bir yüzük alma isteğini engelledi. Ersa çalışandan kılıçların olduğu yere götürmesini istedi.

Çalışan, Ersa'yı toprak seviye kılıçlara yönlendirdi. Ersa kılıçların her birinin göz kamaştırıcı olduğunu düşündü. Gözleri kılıçlar arasında kırmızı rengini aradı. Eskiden beri kırmızı rengiyle arası iyiydi. Şanslı renginin kırmızı renk olduğunu bile düşünüyordu.

Birkaç tane kırmızı ile süslenmiş kılıç gördü ve aklına uyan kılıcı seçti. Kılıç sade ama keskin görünümlü toprak-orta seviyeydi. Ersa seviyesi için bu kılıcın yeterli olacağını düşündü. Fiyatı beş yüz elli mavi sikkeydi.

Yaylardan da toprak-orta seviye kahverengi tonlarında bir yay seçti. Yayın fiyatı üç yüz elli mavi sikkeydi. Ardından iki yüz adette toprak-orta seviye ok satın aldı. Oklar ise elli mavi sikke değerindeydi. Silahları satın almak geride iki yüz altmış sekiz mavi sikke bırakmıştı.

Simya ve tıp uygulamalarında daha iyi eşya ve malzemeleri ihtiyacı olduğundan kalan parasını bunlara harcayacaktı. Ersa hap yapımı ve simya uygulamaları için eşyalar aldığını gören görevli ilgiyle izledi.

Önündeki çocuğun sadece kendince eğlendiğini düşündü. Mavi bulut akademisinde simya ile uğraşan birinin olduğunu düşünmemişti. Olsaydı da bu yaşlarda olmazdı.

Yıldızlar KralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin