Ersa, Mely'nin şaşkın ifadesini neşeyle izledi ve denge yüzüğünden haplar çıkardı. Mely, Ersa'nın hala kendisine bir şeyler vermeye niyetli olduğunu görünce hemen reddetti. "Hayır, daha fazla şey alamam. İstemiyorum."
Ersa hiçbir şey duymamış gibi hapları ayırdı ve ondan fazla hapı Mely'e uzattı. "Enerji gelişimine yardımcı olacak şeyler var içinde, bu hapı seviye atlamak istediğinde, bunu ise enerjin çok az kaldığında..."
Ersa hapların tek tek işlevselliğini anlatırken Mely'nin nutku tutulmuştu. Kendisini dinlemiyordu bile. Ersa'dan bu kadar değerli şey kabul edince mahcup hissediyordu. Ersa bu durumu fark etti ve sıcak bir gülümseme ile Mely'i rahatlattı. "Biz arkadaş değil miyiz? Bunlar bizim için önemsiz olmalı. Yoksa arkadaşlığımız gözünd--"
Mely, Ersa'nın cümlesini tamamlamasına izin vermeden sözünü kesti. "Tamam sen kazandın. Kabul ediyorum hepsini."
Ersa gülümsedikten sonra alanda bulunan öğrencilere baktı. "Bizim ülkemizden giren iki yüz kişi olmasına rağmen buraya varan çok kişi yok gibi."
"Son kısımda antik kalıntıdan atıldıklarını düşünüyorum, ama her ülkenin liderleri eksiksiz gelmiş. Sanırım gelemeselerdi lider olmaya hakları olmazdı."
Ersa, diğer ülkelerin öğrenci gruplarını inceledi. "Diğer ülkeler içinde en kalabalık grup Agira İmparatorluğuna ait görünüyor."
Ersa ve Mely sohbet ederken yanlarına güzel bir kız geldi. Kız yanlarına vardığında Ersa'yı takmadan Mely'e gülümseyerek döndü. "Antik kalıntıdaki ilerleyişimiz hakkında plan yapacağız. Katılmak ister misin Mely?"
Mely kızı soğuk bir bakışla yanıtladı. "Hayır, gerek yok." Ardından Ersa'ya döndü ve gülümseyerek konuştu. "Hangisine girmek istersin? Sanırım senin seçimin yol olur?"
Kız, Mely'nin kendisine çok soğuk davrandığı halde Ersa'ya çok samimi davranmasını görünce öfkelenmişti. Ersa'ya hangisine girmek istediğini sorması da onlarla girmeyeceğini belirtmişti.
Ersa'ya kötü bir bakışla baktı. O anda gözleri Ersa ile karşılaşınca direk olarak geri çekti. Ersa'nın soğuk ve duygusuz bakışları beklemediği bir şeydi. Yanlarından ayrıldı ve Martia ülkesinin grubuna geri döndü.
Kız, grubun yanına döndüğünde on yedi yaşlarındaki bir çocuk kaşları hafiften çatık bir ifade ile sordu. "Ne oldu? Ne dedi Mely?"
"Bizimle birlikte ilerlemeyi düşünmüyor." Çocuğun çatılmış kaşları daha da çatıldı. Her an patlayabilecek gibi görünüyordu. "Neden?"
Kız, çocuğun ifadesinden ürkmüştü. "Bilmiyorum, sanırım yanındaki çocukla seyahat edecek."
Çocuk, Ersa'ya baktı. "Kim bu?"
Ersa'nın akademide dövdüğü üç çocuktan biri olan Abel durumu fırsat bilerek öne çıktı. Karşısındaki çocuk Martia Akademisinin en güçlü öğrencilerinden birisiydi. Ersa'ya karşı çocuğu doldursaydı, Ersa bu durumdan kurtulamazdı. "Ben kim olduğunu biliyorum, Kıdemli Sid. Bizim akademiden bir çocuk. Adı Ersa, Mely ile çok yakınlar."
Sid son kelimelerde takılmıştı. Şüphe ile tekrar etti. "Mely ile çok yakınlar?"
Abel'i desteklemek için Barris de öne çıktı. "Evet. Abel doğruyu söylüyor, Kıdemli Sid. Nasıl bu kadar yakın olduklarını bilmiyoruz, ama akademide genelde beraberler."
"Sırf bu nedenle çocuğa bela olmayı düşünmüyorsun, değil mi Sid?" Sid'in yan tarafında duran güzel bir kız sordu. Sid gibi birçok kişinin Mely ile gelecek planları kurduğundan haberdardı. Geleceği sınırsızdı ve tahminlerine göre en üst seviye soylardan birine aitti. Bazıları prenses olduğunu bile söylüyordu. Güzelliği, gücü ve konumu eklenince birçok erkeğin hayalleri daha Mely küçükken süslenmeye başlamıştı. Mely'nin ünü bulunduğu akademiyi aşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...