Ersa nehirde otururken zaman algısını yitirmişti. Kendine geldiğinde öğle vaktinin geldiğini fark etti. Çevre algısını yitirmiş olması Ersa'yı şaşırttı. Bugün balık yakalayamamıştı. Dahası balıklara dokunmayı da başaramadı.
Nehirden çıktı ve eğitim için göl ya da şelale aradı. Çok fazla vakit kaybettiğinden ağırlık ayarını sıfıra getirdi ve en yüksek hızıyla ormanı dolaştı. En yüksek hızı Ersa'yı şaşırttı. Uzun süredir ağırlıklarla yaşamını sürdürüyordu. Bir kızın kendisini takip ettiğinin farkında değildi. Ormandaki arayışı bir netice verdi ve küçük bir göl buldu. Gölün önünde oturarak nefes alışverişini istikrara kavuşturdu.
Kız, Ersa sürekli koşarken mesafesini koruyarak takipte kaldı. Ersa'nın seviyesinin çok ilerisinde olduğu için Ersa'nın aksine yorulmamıştı.
Ersa gölün yanında çapraz bacaklı oturduğunda ne yapacağını merakla bekledi. Ersa biraz daha iyi olunca üstündeki kıyafetleri çıkardı. Ağırlık kıyafeti tek kalmıştı. Ağırlık ayarını eski düzeyine getirdi ve göle atladı.
Ersa'nın üstünü çıkarmasıyla kız neredeyse ses çıkarıyordu. Narin elleriyle gözlerini kapattı ama Ersa'nın üstünde ağırlık kıyafetinin kaldığını görünce rahatladı ve ellerini serbest bıraktı.
Ersa'nın gölde anlamsızca yüzerek neyi amaçladığını çözemedi. Dövüş sanatlarında bu tarz bir eğitim yoktu.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Ersa kızın beklentisinin aksine uzun süre yüzdü. Bitkin düşse de hızını düşürmeden gölde yüzmeye devam etti. Bir noktadan sonra ister istemez yüzme hızı yavaşladı. Yine de istikrarla yüzmeyi sürdürdü. Bir ara kolu yorgunluktan hareket etmedi ve boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Ersa'nın deli gibi yüzmesi kızı şaşırttı. Kendisini neden bu denli zorladığını anlamadı. Ersa, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca kız korku ve dışarı çıkmaması ihtimaline karşı yardım etmek için hazırda durdu. Ersa kız endişeyle beklerken yukarı yükseldi. Gölden çıktı ve toprağa uzandı. Nefes nefeseydi.
Kız ise bu delinin sırada ne yapacağını görmek için bekledi. Ersa'nın toparlanmasının zaman alacağını düşündü. Düşüncesinin aksine Ersa birkaç dakika içinde ayağa kalktı. Zorlukla ayağa kalktı ve gölün kıyısında durdu. Ersa nehirde vaktini beklediğinden fazla harcamıştı. Bu açığı kapatması gerekiyordu.
Tekrar göle atladı ama yüzmedi. Gölün içine vücudunu soktu ve nefesini tuttu. İçsel eğitimin ilk zamanlarında yirmi altı nefes dayanabiliyordu. Üç aylık eğitim yirmi altı nefeslik süreyi önemsizleştirmişti.
Ersa'nın göle atlamasını kız anlamsız gözlerle izledi. Onlarca nefes süresi geçti ancak Ersa gölün derinliklerinde kalmayı sürdürdü. Yüz nefes geçtiğinde kız telaşlandı.
Yüz otuz nefes rekoruyla Ersa vücudunu gölden çıkardı. Kız hayretler içerisinde çocuğun ıslak yüzüne baktı. Eğer kendisi göle girseydi yüz nefesten fazla dayanamayacağına emindi ama bu çılgın çocuk yüz otuz nefes dayanmıştı!
Ersa içsel eğitimini on defa tekrarladıktan sonra gölden çıktı. Dinlenmeden sıradaki eğitim yerini aradı. Kız onu takip etmeye devam etti. Ersa, dağlık bir alana doğru ilerledi. Taşların boyutlarına göre uygun bir yer bulmaya çalışıyordu. İsteklerini karşılayan bir alanı bulması zor olmadı.
Ersa taşlarla dolu bir alanda durunca kız da bir ağacın arkasından izledi. Ersa, yerden taşlar alarak yirmi adım ilerisine taşıdı. Yirmi adım ilerisinde on civarında taş toplayınca, o taşları yirmi adım ilerisindeki başka bir noktaya taşıdı ve bunu tekrar etti.
Saniyeler birbirini kovaladı ve Ersa durmadan taşları taşımayı sürdürdü. Sınırını aştığını anlatan titreyen kolları ve bacaklarıyla durmayı planlamadı. Önemli olan kısma gelmişti. Ağır bir taş aldı ve bir adım attı. İkinci adıma geldiğinde tökezledi ve taş elinden kaymaya başladı. Ersa bağırarak taşı sıkıca tuttu.
Ersa yirmi adımı tamamlayarak taşı bıraktığında Mely'nin göz bebekleri genişledi. Ersa'nın yere bıraktığı taş kanlarla kaplıydı. İstemsizce Ersa'nın ellerine kaydı bakışları. Gördüğü manzara beklentisinin dışında değildi. Kırmızıya boyanmış bir çift el. Ersa başka bir taşı kaldırdığında kız artık Ersa için çılgın ve deli sıfatlarının yetersiz kaldığını düşünüyordu. Neredeyse durdurmak için ortaya çıkacaktı. Son taşı taşıyan Ersa'nın yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Gülümsemesi kızı ürpertti.
"Sen, tam olarak nesin?"
Ersa, yirminci taşı diğer taşların arasına bıraktıktan sonra yorgun bedenini toprağa teslim etti. Ersa'nın eğitimi bitirmesi Mely'nin havanın karardığını anlamasını sağladı. Gününü bir çocuğun yaptıklarını izleyerek harcadığına inanamıyordu. İlk defa eğitim yapmadan bir gün geçirmişti.
Sessiz bir şekilde ayrılma isteğiyle geri geri yürüdü. Ayağı bir taşa takıldı ve dengesini kaybetti. Zar zor düşüşünü engelleyebildi ama ağzından çıkan sesi engelleyemedi.
"Ah!"
Ersa, bir kızın sesini duyunca ayağa kalktı. Sesin geldiği yöne doğru bağırdı.
"Kim var orada!?"
Kız kısa bir iç çekti ve çaresizce saklandığı yerden çıktı.
Ersa, ağacın arkasından çıkan kızı anında tanıdı. Tüm akademinin en popüler öğrencilerinden birisiydi. Nasıl tanımazdı ki? Ciddi bir ifade ile sordu.
"Sen? Burada ne işin var?"
Kız, Ersa'nın tavrının kaba olduğunu düşünse de bu konu hakkında bir şey söylemedi. Kesinlikle onu takip ettiğini söyleyemezdi. Böylece yalan söylemeye karar verdi.
"Ben sadece buradan geçiyordum."
"Buradan geçiyordun? Nereye gidiyordun?'' Ersa şüpheli bir ifade ile sordu. Kızın ağacın arkasından çıkması sadece geçmediğini düşündürtmüştü. Kız ne cevap vereceğini bilemedi.
"Se- sen. Bu seni ilgilendirmez."
Ersa'nın ifadesiz bir yüzle konuştu.
"Haklısın ilgilendirmez." diyerek kıza doğru yürümeye başladı. Aralarında sadece bir adım kalınca durdu. "Peki beni izlemen ilgilendirir mi?"
Ersa'nın yakınlaşmasıyla kız birkaç adım geriledi. Yüzü istemsizce kırmızılaştı. Utanç verici bir durumdu.
"Tamam izlediğimi kabul ediyorum. Sadece çalışma şeklin ilginç geldi." Bir süre duraksadıktan sonra devam etti. "Neyi amaçlıyorsun bu şekilde çalışarak?"
Ersa'ya en başından beri sormak istediği soruyu yönelterek güzel gözlerini karşısındaki Ersa'ya odakladı. Kız itiraf ettiği için Ersa konuyu üstelemeyecekti.
"Bu konuyu konuşacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyorum. Yoksa yanlış mı düşünüyorum?"
Ersa'nın son cümlesini söylerken kıza yaklaşmasıyla kız birkaç adım geri gitti. Kız, uzun bir günün sonunda artan bir meraka sahipti. Merak duygusunu dindirmek için anlaşma önerdi.
"Pekala. Söylemek için ne istiyorsun?"
Ersa kızın merakı karşısında şaşırmıştı.
"Gerçekten neyi amaçladığımı öğrenmek istiyorsun."
Karşısındaki kızın tepkisi karşısında kendisini gülmekten alıkoyamadı.
"Tamam hadi bir anlaşma yapalım. Ben senin sorularını cevaplayacağım. Ama sen karşılığında ne yapacaksın?"
Mely, Ersa'nın amacını söylemeyi kabul etmeyeceğini düşünmüştü, ama kabul ettiğini duyunca kısa bir şaşkınlık yaşadı.
"Sorularıma vereceğin cevaplar karşılığında bende senin sorularına cevap vereceğim." dedi.
Ersa gülümsedi. "Soru sormak isteyen sen olduğun halde böyle bir teklif mantıklı mı?"
Mely'nin cevap vermesine izin vermeden Ersa devam etti.
"Peki kabul ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasíaYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...