Ersa akademinin bahçesine çıktı. İşitme yetisini yitirdiğini hissediyordu. Ruh gibi ilerliyor elleri hareket etmiyordu. Çevre hassasiyetini yitirmişti. Bahçede zorlukla bir süre yürüyebildi. Rüzgarda savrulan bir yaprak gibiydi. En son olduğu yerde diz çöktü.
Çevresindekiler Ersa'ya şaşkın ifadelerle bakıyorlardı. Ersa'nın ise onları umursadığı yoktu. Kafasını kaldırdı ve sonunu göremediği mavi gökyüzüne baktı. Kalbine bıçak saplanıyordu sanki.
"Hey, Ersa! İyi misin? Ersa!"
Ersa'yı yerde diz çökmüş halde gören Ray koşarak yanına geldi.
"..."
''Ersa! Ersa!''
Seslenmeler ışığında Ersa kafasını Ray'e çevirdi.
''Ray'' çıkan ses çok yumuşaktı. Ray şaşkınlıkla Ersa'nın gözlerine baktı. Bu kadar sarsılmak için ne yaşamış olduğunu merak etti.
''Evet, benim. Neden burada duruyorsun. Hadi kalk odaya gidelim.''
Ray, Ersa'ya yardım etti ve beraber odaya geçtiler. Odaya girince Ray, Ersa'ya ne olduğunu sordu. Ersa'nın cevaplamak istemediğini görünce konuyu uzatmadı. Ersa'nın yatağa uzanmasına yardım etti.
''Ersa benim katılmam gereken dersler var. Bir yere ayrılma olur mu?''
Ersa boş gözlerle tavana bakıyordu. Ray uzun bir iç çekti ve dışarı çıktı. Ersa'nın zihni karmakarışık olmuştu. Hayalini kurduğu yetiştirme yolunda ilerleyemiyordu. Uzandığı yerden hiç ayrılmadı. Akşam Ray ve Bailey geldi. Ray, Bailey'e neler olduğunu anlatmıştı. İkisi de endişeliydi.
Ersa, anlamsız gözlerle tavana bakmaya devam ediyordu. Ertesi günde böyle devam etti. Ne yemek yiyiyor ne bir şey içiyordu. Ray ve Bailey ne kadar Ersa ile konuşmaya çalışsa da karşılık alamıyorlardı. İkisi de işleri olduğu için odayı terk etti. Ersa ise tepkisiz durmaya devam etti. Ne kadar sürdüğü belli olmayan bir anda gözlerinde bir ışıltı vardı. Kendisine kızdı.
Neden hiçbir çaba göstermiyorum? Pes edecek ve öylece kabullenecek miyim? Eğer bir çekirdek sorunum varsa mutlaka tıpta bunun için bir çare olmalı. Kesinlikle olmalı. Tedavi yolunu bulmam lazım.
Yatağından kalktı ve karnının guruldamasını duydu. İlk olarak yemekhaneye gitti ve karnını doyurdu.
Enerji ile dolu olduğunda kütüphanenin yolunu tuttu. Girişteki yaşlı adama selam verdi ve üçüncü kata çıktı. Saatlerce kütüphanede tıp kitaplarını karıştırdı. Gökyüzünü karanlık sardı, karanlığı ışık sarmaladı ancak Ersa değişimlerden habersiz kütüphanedeki varlığını sürdürdü.
Acıktığında yemek yemek için yemekhaneye, duş almak ve kıyafetlerini değiştirmek içinse odasına uğradı. Zamanının çoğunu kütüphanenin tıp ve simya bölümünde geçirdi.
Yıl boyunca sayamadığı kadar çok teori üretti ve sürekli teorilerinin eksik tarafları üzerinde kafa yordu. Hiç bıkmadan çalışıyordu. Her gün sadece birkaç saat uyuyor ve geriye kalan vaktini çekirdek sorununa ayırıyordu. Ray ve Bailey, çok nadir Ersa'yı görmeye başlamıştı.
Ersa kütüphanenin bir parçası olmuştu. Kütüphaneye uğrayan öğrenciler Ersa'nın orada çalışmaya başladığını düşünmeye başlamıştı. Bazı zamanlarda onu izlemek için öğrenciler gelirdi. Kız öğrenciler arasında da popüler olmuştu.
Ersa'nın kütüphanede geçirdiği tüm yılı tam bir fiyaskoydu. Ne kadar araştırma yaparsa yapsın ve teori üretirse üretsin sürekli bir çıkmaza giriyordu. Tekrar umutsuzluğa kapılmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kralı
FantasyYıldızlardan gelen bir çocuğun Armedia kıtasında ortaya çıkmasıyla kader çarkı yeniden oynadı. Tarih tekerrür etti, seçilmişler kaderleri için sınandı. Evren hayatta kalmak için yeni bir çağı başlattı. Bilinmeyen geçmişe sahip kahramanımızın neler y...