Dışarıdan yükselen heyecanlı sesleri dinlerken vücudumun çeşitli bölgelerinde beliren sancılarla kıvranıyordum. Bugün, daha doğrusu bu gece son gecemizdi. Mezuniyetin ardından bir tür parti yapmaya karar vermişlerdi ve liseli olarak geçireceğimiz son gecemiz olacaktı bu gece. Elbette ki vücuduma saplanan sancılar bu partiye duyduğum heyecandan dolayı değildi. Dışarıda heyecanla dans eden, muhabbet eden, sevinçten zıplayanlar arasında Alphan da vardı. Bunca zamandır onu tanıyordum fakat son birkaç haftadır ondan hoşlanmaya başlamıştım. Evet, birinden hoşlanmak kötü bir şey değildi fakat Alphan, Miray'ın kuzeniydi...
Miray ile bir türlü iki medeni daha doğrusu iki normal insan gibi bile oturup konuşamazdık. Beni neden sevmediğini hiçbir zaman anlamayacaktım sanırım. Bir şekilde benden nefret ediyordu ve bunu her fırsatta belli etmekten çekinmiyordu.
"Elif?" Seslenişi ile lavaboya giren kişi Yüsra'dan başkası değildi. Uzun siyah saçları, güzel fiziği ile elbisesinin içinde harika görünüyordu Yüsra. Şimdi acıyarak bakmıştı yüzüme ve ağır adımlarla karşıma dikilerek yüzümü aynaya doğru çevirdi.
"Ağlayalım istersen Elif?"
"Alphan için hala yeterince güzel değilim..."
"O aptal için bence fazlasın! Neden kendine haksızlık ediyorsun?"
Bu halimden nefret ediyordum. Kendime olan minicik güvenim Alphan'a duyduğum hisler sonrası sıfırlanmıştı. Uzun kahverengi saçlarım artık eskisi kadar hoşuma gitmiyordu mesela. Kısacık boyumdan hiçbir zaman şikayetçi değilken artık kendime cüce diyordum. Yüzüm çocuk gibiydi... Ah tamam, biraz daha kendime böyle bakmaya devam edersem gerçekten de ağlayacaktım.
"Bana bak! Eğer böyle olacaksan gidelim buradan. Buraya son son hep beraber eğlenelim diye geldik, sen böyle üzülüp lavaboya kapan diye değil."
"Biliyorum... Sadece, ne bileyim. Onu görmek istiyorum ama görünce de bütün neşem kaçıyor. Kendimden bir halt anlamadım."
"Miray gibi çünkü ve bunu görmek istemesende aslında görüyorsun. Gördüğün için de mutsuz oluyorsun. Hadi gidelim buradan."
Elimden sıkıca tutarak çıkartmıştı beni bu berbat kokulu yerden. Çıkışa doğru yürürken ise sık sık gözlerimin içine güven veren o güzel bakışlarını atıyordu biricik kardeşim fakat bir anda Miray'ın karşımıza dikilmesi ile afallamıştık.
Beni arkasına alan Yüsra, dik bakışlarını Miray'a doğrultmuştu şimdi ve "Çekil önümüzden" dedi.
Bir anda kısılan müziğin ardından herkes etrafımızı sarmıştı. Ödüm kopuyordu. Ne diye herkes aptal aptal sırıtarak bize bakıyor anlayamıyordum ve en acı kısım Miray'ın yanında dikilmeye başlayan Alphan'ı görmekti.
Sarı saçlarını kibirle savurmuştu Miray. İtici gülümsemesi ile Alphan'a kısa bir bakış atmıştı ve "Daha partinin ortasındayız, nereye?" Dedi. "Sana ne!" Diye atılmıştı Yüsra hiç beklemeden. Fakat Miray hiç etkilenmiyordu Yüsra'nın öfkeli sesinden.
Aniden sırtımda hissettiğim ıslaklık ile birlikte zıpladığımda herkes kahkaha atmaya başladı. Yüsra koca bir hüzünle bana döndüğünde yüzüme doğru atılan içeceğe engel olamamıştı. Her yanım vişne suyuydu artık ve kendimi o kadar aptal hissediyordum ki gözlerim çoktan sulanmaya başlamış, yanaklarım yıkıcı bir sele kapılmaya hazırdı.
"Ne sanıyorsun sen kendini!" Bağırışı ile Yüsra Miray'ın üzerine çullanmak üzereyken gözlerimi sıkıca kapatmış, kahkahaları duymamayı, bunun bir an önce son bulmasını istedim. Bu sırada garsonlardan biri Yüsra'nın belinden tuttuğu gibi "Harika! Çok eğlendiniz gençler. Miss gibi bir mezuniyet eğlencesi" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...