5. Kısım "Hadi Yüzelim!"

5.9K 304 7
                                    

Gece boyunca ne kadar boş konu varsa konuştuğumuz için oldukça geç bir saatte uyanmıştık. Daha doğrusu uyanmıştım, Yüsra henüz uyanmış sayılmazdı. Sessizce odadan çıktığımda yengemle karşılaşmıştım koridorda. Beni fark etmesi ile "Kız öldünüz mü kalksanıza artık" dedi. Sırıtarak "Ayaktayım?" demiştim ve uzun süredir olmadığım kadar keyifli bir şekilde inmiştim aşağı.

Anladığım kadarıyla Cenk evde değildi. Yengem yine boncuklarla uğraşmak için bahçeye geçmişti ve bana da Yüsra'ya güzel bir kahvaltı(!) hazırlayıp çağırmak kalıyordu.

Krep için kolları sıvadığımda "Yapma ne olur!" diye yalvardı favori seslerinden biri...

"Uyanmışsın!"

"Evet kardeşim uyandım. Ama ben biraz daha yaşamak istiyorum, hani sen yapmasan mı yiyecek bir şey?"

Gözlerimi devirerek yumurtaları yerine bırakırken "Aç mı kalalım..." diye bozuk attım ama aslında haksız değildi Yüsra. Yemek konusunda çok feci bir deneyimim vardı. Yapmaya çalıştığım kek sonucu o geceyi hastanede geçirmiştik ve annem bana mutfağı tamamen yasaklamıştı...

Sandalyede uyuşuk şekilde oturan Yüsra, "Hava mis gibi, bence denize gidelim yolda atıştırırız bir şeyler?" dedi. Eh, misafir ne derse o olur değil mi?

Yengemle birazcık muhabbet ettikten sonra bize denize girebileceğimiz en kısa yolun adresini yazmıştı ve hazırlanıp hızlıca yola koyulmuştuk. Yol boyunca gördüğümüz herkesin ilgi odağındaydık çünkü burası gerçekten de küçük bir mahalleydi ve yabancılar fazlasıyla dikkat çekiyordu. İşin komik tarafı ise önünden geçtiğimiz insanlar bize ne şekilde bakıyorlarsa, Yüsra da aynı şekilde karşılık veriyor ve bazen de abartarak çocukları ürkütebiliyordu.

"Kız, burada hiç genç yok mu? Deminden beridir gördüğüm herkes elli yaş üstü teyze?"

"Ya güldürme sokak ortası manyak! Var tabii ki de gençler, ama daha çok merkezde takılıyorlar sanırım"

"Biz de merkeze gidelim o zaman?"

"Denize girmeyecek miyiz biz Yüsra? Bu kılıkla ne merkezi?"

Kolunu omzuma attığı gibi bir fotoğraf çekmişti ve "Daha önümüzde çok gün var, keşfederim ben gençleri neyse" dedi.

Çok az daha yol yürümüştük ve artık denize çok yakındık. Yüsra bir yandan etrafı süzerken bir yandan da nereye oturmamız gerektiğini söylemişti. Kalabalıktan biraz daha ötede bir yere yerleştiğimiz gibi elbiselerimizden kurtulduk.

Şezlonga uzanmama tuhaf bir ifadeyle bakmaya başlayan Yüsra, "Yüzmeyeceğim deme bana?" dedi.

"Yüzeceğim de biraz daha sonra, baksana güneş çok güzel"

"Şemsiye kapatıyor gülüm ne güneşi, kalk madem kuma uzan?"

"Yok biraz uzanıp keyif yapayım ben, git yüz işte sen."

"Aman tamam. Bana bak, ağına çok yakışıklı böyle bir seksen boylarında, hani böyle yanıma yakışacak biri takılırsa hemen ıslık çal"

"Islık mı?"

"Aynen ıslık!"

Komik koşuşu ile kahkaha atmadan edemedim. Öyle fena atlamıştı ki suya, dikkat çekmemesi mümkün değildi ve hala sırıtıyordum.

Şekilden şekile girerek beni de çağırıyordu yanına. Sırıtarak "Rahat bırak beni" diye seslenmiştim ve telefonumla uğraşmaya başladım. Tabii ki de kimse tarafından aranmamıştım... Ne diye her elime aldığımda aranmış olmayı veya bir mesaj görmeyi bekliyordum bilinmez, bunun aptalca olduğuna karar vermiştim ve daha fazla uğraşmadan telefonu bıraktım.

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin