35. Kısım "Ders 1"

4K 244 15
                                    

     Kendime duyduğum azıcık güvenim Tuana'nın kibirli bakışlarında kaybolurken, sessizlik de Umutlarımın başını kopartıyordu. Birden, "Tuana" dedi Emre tok sesiyle ve bir adım yaklaştı. Kibirden başka bir anlam bulamadığım renkli gözleri ışıldamıştı Tuana'nın, Emre kendisine doğru yaklaştığı için olacak bir de zafer elde etmişçesine kısa bir bakış attı yüzüme. Fakat tam o bakış esnasında "Uzaktan sev" dedi Emre ve atmosfer bir anda bambaşka bir boyut kazandı.

"Ne yapayım anlamadım?"

"Uzaktan sev diyorum uzaktan. Hadi. Yoruyorsun insanı bak yemin ederim."

"Bu aptalın mı yanında olmayı tercih ediyorsun yani Emre?!"

"Ulan dua et kadına el kaldırmıyorum. Vallahi zorluyorsun. İşimiz gücümüz var, seveceksen de şöyle dışarıda bir yerde sev. Hadi bi git ya!"

"Bunu ödeyecek!" diye nefretle kükredi Tuana, bakışlarının hedefinde ise tabii ki ben vardım.

"Öder öder, taksitle halleder ben inanıyorum."

"Görüşeceğiz!"

Çocuk gibiydim. Boş boş bakıyor, Tuana'nın dışarıya çıkışını izliyordum. Elime çikolata tutuşturulsa oturup yiyecek, etrafımda neler döndüğüne dair hiçbir fikir yürütemeyecek kadar şapşal bir durumdaydım.

Ellerini beline koyan Emre bana döndüğünde, parmaklarımla oynamaya başladım. Gülümseyerek başını sallayan sevgili yazı tahtam, iyice yanıma yaklaşırken "Yüzüne bi tane yapıştıran sen değil miydin bu kızın?" diye sordu. Utançla bakışlarımı kaçırırken biraz daha gülümsemişti ve "Pısırıklık mevzusu üzerinde biraz çalışalım seninle" dedi.

Gözlerine merakla baktım. Nasıl bir çalışmadan bahsettiğini düşünerek gözlerine bakmaya devam ederken ben, o hâlâ gülümsüyordu ve yanaşıp yanaklarımı sıktı, "Sağlı sollu dalacaksın millete, ben öğreteceğim."

"B..ben mi?"

"Aynen" deyip tülleri sıkıca yatağın etrafına asmaya devam etti. Az önceki gerginlik yaşanmamış, her şey yolunda gidiyormuş gibiydi tavrı. Bir de tabii muzip gülümsemesi asılı duruyordu dudaklarında, muhtemelen öğreteceği şeyleri düşünüyor, kafasında canlanan görüntüler de hoşuna gidiyordu.

    Annesinin de gelmesi ile süsleme işini daha hızlı bir şekilde halletmiştik. Yavaş yavaş davetlilerin gelmeye başladığı şu anlarda sürekli olarak ağlayan Batuhan'a söverek dışarı çıktı Emre. Beklemeyip peşine takıldım ve yanına gittiğim an diğerlerini sormuştu doğal olarak. "Yoldalar" demiştim düşüncesizce, fakat bütün gün yardıma gelmemiş olmalarının aklını kurcaladığının farkındaydım.

Gariptir ki sormadı. Gelenleri süzüyordu sessizce ve yükselen motor seslerine içi gidiyor gibi bir hâli vardı. Tebessümle gecenin sonunda ne kadar mutlu olacağını hayal ettim. Aklının ucundan bile geçmiyordu böyle bir hediye alacak olmak, bunu anlayabiliyordum ve bir an evvel ona motoru vereceğimiz anın gelmesini istiyordum.

"Yarın öğleden sonra sahilde buluşuyoruz tamam mı?"

"B-biz mi?"

"Yok, Kasap Naci seni çok beğenmiş yap bir güzellik dedi.."

"Emre..."

"Biz güzelim biz. Üç gibi falan orada ol."

"Niye ki? Yani ne yapacağız?"

"Artık evlenelim diyorum.. Yani çok uzamasın."

"Na-nasıl yani?"

"Pısırık nasıl olunmaz adlı bir ders, ilk ders olacağı için hafif geçecek korkma"

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin