20. Kısım "Ben O Kız Değilim"

4.3K 252 19
                                    

    Göz gözü görmez bir karanlıkta, kalbim ağzımda ve kollarım habire Yüsra'nın üzerinde, sarılıp duruyordum. Korku evi benlik değildi, daha gelmeden biliyordum zaten ve bir an önce kurtulmak istiyordum buradan. Her duyduğum ses ile zıplayıp Yüsra'nın koluna sarıldım. Öyle minik adımlar atıyordum ki bir fare ile kıyaslayacak olsam, tek bir adımıyla beni bin kilometre geride bırakacağını söyleyebilirdim.

Duyduğum uğultular birden bire kesildi. Saniyeler önce kolunu bıraktığım için Yüsra'nın nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve ilerlemek yerine olduğum yerde beklemek istedim. Tam olarak nasıl bir odanın içerisinde olduğumu bilmediğimden dolayı gözlerimi de sıkıca kapatmıştım ve ellerim yumruk halinde saf saf duruyordum.

Çok uzak sayılmayacak bir mesafeden duyduğum çığlık sesleri ile "Anneciğim" diye fısıldayıverdim. Bu odada muhtemelen tek başımaydım ve diğerleri korkunç bir şeyle karşılaşmışlardı.

Tuhaf bir ses yaklaşmıştı kulağıma. Bunu kelimelere nasıl dökebilirdim? "Ğrauu" tarzı bir şeydi... Belki ürkmem için yapılmıştı ama aldığım koku, korkmak yerine bambaşka bir aleme çekilmeme neden oldu.

"Öcüler burada" fısıltısı değmişti şimdi de kulaklarıma, fakat muazzam kokusu çok yakındı ve asla korkmuyordum.

Yüzümü göremediğinden emin olduğum için gülümsemekten çekinmedim ve gözlerimi hafifçe açarak korkuyormuşum gibi "Ne öcüsü" dedim, sesimi olabildiğince acıklı biçimde çıkması için zorladım.

"Muğla öcüleri, nadir bulunurlar bunlar. Normal insana kıyasla otuz santim daha uzun oluyorlar"

Daha içten bir şekilde gülümserken dudağımı ısırdım. İç çekerek başımı eğmiştim çok geçmeden, kokusunun etkisi gittikçe artıyordu ve bünyeme iyi geldiğinden emin değildim.

Hissedebiliyordum, çok yakınımdaydı fakat vücuduna değmiyordum henüz. Yalnızca kulağıma fısıldadığı an yaklaşıyor gibiydi sanki ve kalp atışım hızını iyice arttırmış durumdaydı.

Tam bu sırada duyduğumuz bir ses ile "Ananın!" deyip sıçramış olmasına minik bir kahkaha attım.

İri elleri kolumu sardığında "Korkma Emre, buradaki öcülerden çok da kısa sayılmazsın" dedim alayla.

"Sen anladın mı ya?"

"Anladım..."

Bunu oldukça derinlerimden gelen bir sesle yanıtlamıştım; koluma değen eli, değdiği bölgeyi kasıp kavuruyordu.

"O ney lan!"

Tısladığı an baktığım yönde gördüğüm tuhaf bir ışıktı ve evet, ışığın yansıttığı her kim ise korkunç bir makyaj yapılmıştı suratına ve o şeyle göz göze geldiğim an çığlık atmam arasında kısacık bir an vardı.

Anında Emre'nin göğsüne gömülürken "Koş koş" diyerek elimi sıkıca tutması ile bulunduğumuz odadan çıktık ama bu defa da karşımıza hemşire kılığına girmiş bir kadın dikildi.

Elinde tuttuğu iğneye bakarak attığı kahkaha ile nefesim kesilirken "Geri bas geri bas!" diye bağırarak kadını korkutmayı başaran Emre'ye şaşkın bakışlarla döndüm.

"Ne bakıyorsun yürü!"

"Sen burada işe mi başlasan?"

"Sin biridi işi mi bişlisin... Dalga geçme yürü!"

Tebessümle ilerlemeye başladığımda gözümü alamadığım tek bir şey vardı, sıkıca tuttuğu elim.

Dayanamayıp ben de aynı şekilde sıkıca tutarak karşılık verdim ama sanki kalbimin gücüyle yapıyordum bunu ve nefesim kesiliyordu.

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin