"Bu Hangi Yüsra?""Soğuk davranıyorsun!"
"Hayır soğuk falan davranmıyorum! Gayet normalim ben, her zaman olduğum gibiyim!"
"Yüsra!"
"Bırak tamam. Derse yetişmem lazım."
Elim havada kalakalmıştım bahçenin ortasında. Günlerdir Yüsra ile aynı mevzu üzerinde tartışıyorduk. Kendini öyle fena sıkıyordu ki Esat konusunda, bir buzdan farksızdı tavırları. Eve gittiğimizde sürekli olarak derslerini bahane ederek odasına çekilmeye başlamıştı. Yemeklere katılmıyor ve sabah erken saatte çıkıp gidiyordu.
Seyrettiğim filmler, okuduğum bazı kitaplara göre bu tavırlarını kendimce yorumlamıştım kafamda. Güçlü olduğunu iddia eden insanlar genel olarak böyle olurdu. Onları hazırlıksız yakalayan duygularla baş ediş tarzları duygusal değil de sertti. Umursamaz bir tavrın içine çekilebilir ve canları yanıyor olsa bile bunu kendilerine dahi itiraf etmekten kaçınabilirlerdi.
Fakat üzüldüğüm kişi Yüsra'dan çok Esat'dı. Çünkü hiçbir şeyden haberi yoktu ve günlerdir Yüsra'yı ne zaman görse tersleniyordu. Söyleyeceği kelimeleri boğazına diziyor ve yüzüne adeta nefret saçarmış gibi bakıyordu Yüsra. Eh, zavallı Esat'ın da keyfi kaçıyordu doğal olarak. Bir anlam veremediği gibi bir de yanlış yaptığını düşünmeye başlamıştı.
İç çekerek derse girdiğimde bu durumu nasıl çözebileceğimi düşünmeye başladım. Bir şekilde el atmalıydım bu duruma fakat henüz hiçbir şey gelmiyordu aklıma. Bu sırada sınıfa giren Berkan'ı görünce afalladım. Selam verip vermemek konusunda tamamen kararsızdım ve önümdeki boş sıraya doğru yaklaştığını gördüğüm gibi bütün ilgimi telefonuma verdim.
Oturdu. Sessizdi ve çantasını dikkatlice sırasının yanına koydu. Sanırım düşünmeme gerek yoktu. O da pek selam verme taraftarı gibi görünmüyordu ve bu nedenle daha rahat bir şekilde bakışlarımı yeniden telefonuma indirmiştim.
~
Elif : Sevgilim ne yapıyor bakayım?
YazıTahtam : Hastanede sürünüyor.
Elif : Ne hastanesi? Ne oldu yalnız mısın?
YazıTahtam : Ayağım. Meğer alçıyı sökmekte hata etmişler. Keseceklermiş. Kan dolaşımı durmuş.
Elif : Ne? Ne demek kesecekler Emre? Dur ben hemen geliyorum korkma sakın
YazıTahtam : Gelme. Beni o şekilde görmeni istemiyorum. Yarım adamım artık ben...
Elif : Bana bak! Eğer dalga geçiyorsan seni mahvederim duydun mu?
YazıTahtam : Duymadım ama okudum güzelim :D kontrole geldim merak etme.
Elif : Pislik ya illa korkutacaksın beni yani sakın bir gün bile atlama tamam mı!
YazıTahtam : Hadi ders dinle ders. Aklın fikrin oynaşta.
Elif : Benim mi!
YazıTahtam : Yok babamın. Hadi beni rahat bırak ya..
Elif : Aman iyi tamam. Gün boyunca bir daha yazarsam eğer köpekler kovalasın beni.
YazıTahtam : İnsan kendine neden bunu yapar ki?
Elif : Ne yapmışım bay çok bilmiş?
YazıTahtam : E yazacaksın yani, sonra köpekle boğuşacaksın durduk yere :D
Elif : Görürsün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...