Tutamıyorlardı beni. Saatler geçmişti ve yerimde duramıyordum. O tehlikeli yarışta başına gelebilecek şeyleri düşündükçe başıma ağrılar giriyordu. Yüsra beni daha fazla sakin bir şekilde tutamayacağını anlayınca Esat'a haber vermişti. Cenk ise ortalıkta yoktu! O da yarışa gidecekti belli ki ve bunu oldukça başarılı bir şekilde saklıyorlardı. Fakat Esat bizden yanaydı.
Yola çıktığımız şu anlarda Yüsra öyle heyecanlıydı ki, habire sırıtıyor, habire sarılıp "Ay çok merak ediyorum!" diye mırıldanıyordu.
Neden endişelenen yalnızca bendim? O aptala bir şey olma olasılığıyla kimse neden ilgilenmiyordu!
Çok geçmeden Esat, turuncu gözle birlikte geldiğinde anında binmiştik yanına. Onlar gayet neşeli olsalar da ben hâlâ endişeliydim ve bir an önce onu görmeyi bekliyordum. Her zaman kullandığımız yolun çok dışında bir yöne sapmıştı Esat ve çok bir mesafe gitmeden duymaya başladığımız motor sesleri ile Yüsra kafasını tamamen camdan çıkarıp, meraklı gözleriyle öteye doğru baktı.
Motor seslerine iyiden iyiye yaklaştığımızda telefonunun kamerasını açmış "Hızlan hızlan! Aslan parçasını yakalayalım!" diye haykırırken Yüsra, onu itmek istemiştim!
"Bence de hızlan Esat! O aptalı durduralım!" diye eklemiştim çemkirerek ama bana aldıran olmamış, her ikisi de heyecanla, motorlu gençlerle dolu sokağa bakıyorlardı.
Hava iyice karardığı için neredeyse hepsi aynı kişiymiş gibi görünen motorluların arasından Emre'yi ayırt etmek zordu. Hepsi son hızla kullanıyorlardı aptal motorlarını.
Birden, bağırdı Esat, "Yüsra çek çek! Şu önümüzde ki Emre!"
"Yürü be koçum! Arkandayız!"
"Yakaladın mı!"
"Kaçar mı Esat'cım, yakaladım tabi! Hadi bas bas!"
Bas mı? Bu araba gidebildiği için bile şanslıydı yahu! Ah! Ödüm kopuyordu resmen, neden bu kadar hızlı gitmek zorundaydı, hiç mi korkmuyordu düşmekten!
İnsanlarla dolu olan sokak sonrası oldukça ıssız bir yöne sapmıştık. Önce motorluları geçmiştik teker teker. Şimdi de bizim gibi bu aptal yarışı seyretmeye gelen birkaç çocuğun yanına çekmişti arabayı Esat. Anında arabadan inerken "Yüsra iyi çek, buradan geçecekler şimdi" dedi. Yüsra, heyecanla yolun kenarında beklerken diğer insanların da aynı heyecanla yaklaşmakta olan motor seslerine odaklandıklarını görmüştüm. Evet, bir beş motor falan geçmişti şimdi önümüzden. Hepsi insan gibi düz bir şekilde geçerken, bilin bakalım kim hayvan gibi hız yapmış üstelik de motorun önünü kaldırarak geçip gitmişti!
Korkuyla "Ya! Ya hayır! Neden doğru düzgün kullanmıyor!" diye ciyakladım.
Esat ise gördüğü manzaradan inanılmaz zevk alıyordu, "Ulan ya! Kardeşimi gördünüz mü? Kral be!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...