2.sezon 11.kısım

4.2K 230 47
                                    

   
"Senin Olmak İstiyorum"

Bir hafta oluyordu neredeyse. Doktorlar iyi olduğunu söylüyorlardı ama yine de henüz taburcu edilmemişti biriciğim. Günler geçtikçe de daha çok sıkılıyordu tabi. Emre için günlerce bir odada durmak işkence niteliğindeydi. Eminim ki en çok motorunu özlüyordu. İkidir canını yakmış olsa da yine en değerli şeyi motoruydu şüphesiz ve bir an önce kavuşmak istiyordu.

İç çekerek yanıma birkaç eşya aldım. Bugün olan dersim önemliydi, bu yüzden dün gece eve dönmek zorunda kalmıştım. Fakat iki saatten daha fazla değildi uyuduğum süre. Onu düşünmekten başka bir şey yapmamıştım. Yine iki lokma bir şey tıkıştırmıştım ağzıma ve okula doğru ilerliyordum şimdi. Işıklarda bir motor durduğunu gördüm. Buruk bir tebessümle bakıyordum motora. Bu her yanından tehlike fışkıran aletten ne keyif alıyorlardı anlamaya çalışıyordum fakat anlayamayacaktım. Bir tür tutkuydu bu. Herkeste bulunmayan, fakat ele geçirdiği kişileri ölüme kadar kendisine bağlayan tuhaf bir tutkuydu...

Okula girdiğim gibi oyalanmadan sınıfa çıktım ve sıraya oturup telefonumu kontrol ettim. Esat'a bana her dakika mesaj atması şartıyla devretmiştim refakatçiliği. Bu yüzden de beni ihmal etmeden mesajlarını göndermeye devam ediyordu bal suratlım.

Gülümseyerek gönderdiği fotoğraflara baktım. Üç fotoğraf vardı. Üçünde de uyuyordu biricik yazı tahtam. Fotoğrafı yakınlaştırarak en içten öpücüğümü ekrana kondururken ''Geçmiş olsun'' sözleri ile önüme baktım.

''Emre kaza geçirmiş.''

''Teşekkürler.''

''Durumu nasıl?''

''Toparladı sayılır.''

Berkan'ın bu kazayı nereden bildiği hakkında bir fikrim yoktu. Ona söylemiş miydim emin olamıyordum. Son bir haftadır hem uykusuz hem de aç gezdiğim için neler yaptığım hakkında fikir yürütmekte zorlanıyordum.

***
                           

Nefret ettiği yerde tuvalete gitmek bile koyarken adama, yemek yemek de zor olurdu. Emre ısrarla reddediyordu hastane yemeklerini ve söylene söylene doğruldu. Bu sırada göğsünde devam eden ağrıları nedeniyle iğne yapılacağı söylenmişti. Bakışlarına yerleşen korkuyla iğneye baktı. Baş ucuna geçen Esat elini Emre'nin omzuna koyarak dudaklarını sıktı. İğne yapıldıktan sonra Esat düşünceli bir şekilde kaldırdı bakışlarını ve odadan çıkan hemşireyi izledi. Emre'nin geçmek bilmeyen göğüs ağrısı kafasına takılmıştı ve hemşireye sormak istedi.

"Nereye lan?"

''Ben hemen geleceğim, sana dışarıdan bir şeyler getireyim tamam mı?'' dedi.

Huysuz ifadesiyle başını salladı Emre. Gözlerini sıkıca kapatarak sağlam olan elini göğsüne bastırmıştı ve ''Bari telefonunu bana bırak'' diye homurdandı.

''Ama iyi değilmiş kardeşim telefonla oynaman''

''Lan oğlum onlara kalsa ben şu an iyiyim. Üç gündür kırk derece ateşim var ama iyiyim. Ver telefonu hadi.''

''Başka hastaneye mi gitsek la Emre? Yani tamam ateşini düşürüyorlar ama her gece tekrarlıyor. Ben bi soruşturayım diyorum, he?''

''Eve gidelim eve.''

Dudaklarını sıkarak telefonunu uzattı Esat. Endişeli gözlerle Emre'yi boydan boya süzerken ''Hemen geleceğim'' dedi ve az evvel odadan çıkan hemşirenin yanına gitti.

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin