"Tek Bir Kelime"
Öğlen vakitlerinde karınları acıkan Esat ve Cenk, bir mekana doğru ilerlerken oldukça sessizlerdi. Az bir yol daha yürüdükten sonra sessizliği Esat'ın derin iç çekişi bozdu.
Meraklı bakışlarını Esat'a çevirdiğinde "Dökül artık" dedi Cenk.
Düşünceli tavrıyla kaldırdı elini ve sakallarını kaşıdı. Dalgın adımları bir iki daha devam etti ve en sonunda yavaşlayıp etrafa bakınarak konuştu, "Kuruntu mu yapıyorum bilmiyorum ama kafama takılan şeyler var Cenk."
"Ne gibi?"
"Bu Emre'nin kazasıyla alakalı. Önümde tır vardı sağ sol yaptı, dengesizdi ben de hızlıydım çarpmamak için atladım dedi ama viraj vardı önünde. Araba falan da yoktu."
"Aynen orası benim de dikkatimi çekti. Ee ne olabilir diyorsun yani?"
"Kaza gibi görünen ama kaza olmayan bir durum olabilir diyorum kardeşim işte."
"Mal mı bu Emre oğlum? Öyle olsa söylerdi."
"Söylemez. Sanki tanımıyorsun."
Dişlerini sıkarken içten içe Esat'a hak veriyordu. Yine de net bir durum yoktu ortada. Geçmişi hızlıca geçirdi zihninden. Doruk'un Emre'ye olan nefretini hatırladığında dişlerini biraz daha sıktı. Daha önce denemişti Doruk, Emre'yi öldürmek istemişti ve bunu bir kez daha denemiş olabilme ihtimalini düşündükçe canı sıkıldı.
"Anlaşılan Muğla'ya dönüşü erteleyeceğim ben Esat."
"Bi zahmet ertele kardeşim. Benim içim hiç rahat değil yani haberin olsun."
Yemek yiyebilecekleri bir mekana geldiklerinde hala düşünüyordu Esat. Bütün ihtimalleri teker teker aklından geçiriyordu. Bu sırada okuldan çıkan Yüsra, yorgun adımlarla otobüs durağına geçti. Elif'e bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sormasının ardından telefonunu kapatırken "Selam." Diyen sese doğru başını çevirdi.
Otobüs durağının hemen önünde duran Berkan, arabanın camından başını çıkarmıştı ve dikkatle bakıyordu Yüsra'nın yüzüne. Saniyeler içerisinde arabadan indiğinde "Eve bırakayım istersen?" Dedi. Kaşlarını çattı Yüsra. Düşünceli bakışlarını Berkan'a doğrultmuş durumdaydı ve "Otobüs gelir birazdan." Dedi.
"Geçmiş olsun bu arada. Nasıl oldu Emre?"
"İyi. Gayet iyi hatta."
"Sevindim. Elif sanırım bırakamıyor. Derslere gelmiyor da, merak ettim."
"Eh, sevgilisini o halde bırakamaz sonuçta değil mi?"
Sersemlemiş ifadesini gizlemekte zorlandı Berkan. Aralarında bir şey olduğuna emindi fakat artık ismi konulmuş olması yeni bir haberdi onun için ve zoraki bir gülümseme ile başını salladı.
Yeniden Yüsra'ya baktığında bozguna uğramış ifadesini kontrol etmeyi başarmıştı ve daha içten bir tebessümle "Bekleme otobüsü, gel bırakayım" dedi.
Yüsra saatine bakarken, Berkan sonuçta diye iç geçirerek arabasına binebileceğine karar verdi ve kapıyı açarken kibarca seslendi, "Markete uğrayacaktım bir de?"
Yemeklerini bitiren Esat ve Cenk, bulundukları mekandan çıkmışlardı ve yeniden oyun parkına ilerliyorlardı. İçi rahat etmeyen Esat, Cenk'in eve gitmesini istemişti. Önlerinden geçen taksiyi durdurduğu gibi "Valla duramam ben yoksa Cenk. Eve git bi konuş tamam mı? Elif duymasın ama dikkat et" dedi kuşku dolu sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...