"Dokunmasındı"
Telefon elinde öylece bekliyordu Esat. Kızların okula gittiği haberini aldığı gibi eve gidecekti fakat Cenk bir türlü mesaj atmıyordu. Sıkıntıyla etrafına bakarak içeriye girecekken gözleri bir noktaya takıldı. Bakışlarını dikkatle o noktaya odakladığında yaklaşan arabanın Berkan'a ait olduğunu fark etti. İyice yaklaştıktan sonra arabayı durduran Berkan, kafasını camdan çıkartarak ''Konuşalım mı biraz?'' dedi.
Berkan'a dair herhangi bir negatif duygusu yoktu; Elif'e yakınlaşacak olursa hiç beklemeden çıkarabileceği savaş baltası dışında.
Sakince yaklaştı yanına. Başını hafifçe eğerken, ''Konuşalım parlak çocuk, hayırdır?'' dedi.
Berkan yanına oturmasını işaret etti. Doğrulurken telefonunu kontrol eden Esat aynı sakinlikle arabaya bindiğinde, dikkatle Berkan'ın yüzüne baktı. Endişeli haline bir anlam veremediği için ifadesi donuktu ve ''Bir şey mi oldu?'' diye sordu.
''Elif hakkında konuşmak istemiştim sadece. Bir şey olmadı yani.''
''Elif hakkında?''
''Evet. Yani sen halden anlayacak birine benziyorsun. Ben niyeti kötü bir insan değilim. Yani Elif benden uzak duruyor. Yüsra da pek rahat değil, beni gördüğü zaman bir garip bakıyor. Farkında olmadan bir yanlış yaptıysam eğer?''
''Yanlış yapmış olsan arabana binmezdim herhalde?''
''O zaman ne olduğunu anlayamıyorum gerçekten. Emre yüzünden mi?''
''Emre insanların arkadaş ortamına karışmaz birader. Elif'in kendi tercihidir. Yüsra'yı da bilemiyorum yani belki de yeni arkadaşlık için doğru zaman ve insan değillerdir?''
Düşünceli bakışlarını eğdiğinde, ''Yüsra'nın yanında esmer bir tip vardı geçen gün. Daha ilk defa gördüğüm halde o da bir garip baktı yüzüme. Bu kızlar sevgililerini bana düşman ediyor ama neden anlamadım.'' dedi.
Çatmıştı kaşlarını Esat. Bahsettiği esmer tipin Cenk olduğuna emindi fakat Cenk'in Berkan'a neden garip bakmış olacağı hakkında bir fikre sahip değildi.
Instagram hesabına baktı sakince. Berkan'ı aratırken, ''Muğla'ya geldin mi hiç sen?'' diye ilgisizce sordu.
''Muğla mı? Neden?''
Yanıt vermeden Berkan'ın sayfasında gezinmişti birkaç saniye boyunca. Şimdi arkadaş listesine bakmaya başladığında ''Yani geldin mi gelmedin mi onu söyle sen?'' dedi.
''Teyzemler orada yaşıyorlar''
Başını Berkan'a döndürmese de göz ucuyla ayaklarına doğru donuk bir bakış attı. Birkaç saniye sonra telefonunu cebine sıkıştırarak kapıyı açtığında Esat, ''Muğla'da bulunanlara mı kin güdüyorsunuz?'' dedi Berkan.
''Senin teyze, adı ne o teyzenin?''
''Yahu dalga geçiyorum. Benim Muğla ile bir bağlantım yok. Kimsem yok.''
''Bana bak lan. Doğru söyle?''
''Muğla ile alakalı bu kadar öfkeleneceğiniz ne olmuş olabilir ben anlamıyorum ki? Tek derdim Elif'e yakın olmak. Anlaşılmıyorsa söyleyeyim, ben hoşlanıyorum Elif'ten.''
''Lan.''
Kapıyı sertçe kapattığında müthiş bir öfkeyle baktı Berkan'ın yüzüne. Elleri öfkeyle titremeye başlamış, hangi küfrü edeceğini şaşırıp kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...