Terasta oturmuş Yüsra'nın gelmesini beklerken, telefonun ekranına baktıkça sık sık derin nefes alıp veriyordum. Az evvel arayan kişinin Alphan olmasını sindiremiyor gibiydim.
Ne söylemek için aramıştı ki?
Ekrana bir kez daha baktığımda içimde çok garip hisler belirmişti ve ben bu hisleri tanımıyordum. Heyecandan ölmem gerekirken tamamen sakindim. Tuhaftı ama huzursuz olmuş bir yanım vardı ve çağrısına geri dönüp nedenini öğrenmek bile istemiyor gibiydim...
Gözlerimi devirerek yıldızlara doğru baktım. Bunca zamandır bana bir adım atması için beklerken şimdi içimi huzursuz eden şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum.
Neyi bu kadar sıkıntı ediyordum mesela...
Bir kez daha derin nefes aldığım şu anda terasın kapısı açılmıştı. Yüsra kocaman meraklı bakışları ile kapıyı kapattığı gibi yanıma oturmuştu ve telefonun ekranına baktı. İfadesinden ne düşündüğünü tam olarak algılayamıyordum. Hâlâ ekrana bakıyordu ve birkaç saniye sonra dudakları bıkkın bir ifade ile kıvrıldı.
"Arayacak mısın?"
"Bilmiyorum..."
Yeniden ekrana baktığında "Duş alıp geleceğim. Konuşuruz hemen tamam mı?" dedi.
Ses çıkarmadan kafamı sallamıştım yalnızca. Deli gibi korkuyordu yeniden üzülürüm diye ve Pak sülalesinden uzak durmamı istediğimden emindim. Fakat düşündüğü gibi değildi hislerim, ben şu anda tamamen karışmış durumdaydım ve kendimden bir halt anlayamıyordum.
Dakikalar sonra Yüsra tekrardan yanıma geldiğinde hiç beklemeden konuşmaya başladı,
"Ben karışmayacağım. Yani seni yönlendirmem belki de doğru değil. Bu senin hayatın sonuçta yani seni istediğin bir şeyden uzak tutmaya çalışmam yanlış olur. Ama dostun olarak tek bir şeyi fark etmeni istiyorum Elif, ne zaman ki Alphan'dan hoşlanmaya başladın işte o zamandan beridir içine kapanık bir insan oluverdin... Mutsuz, sessiz. Sen neşeli bir insandın hatırlasana?"
"Doğru... Ama belki de ona kavuşamadığımdan böyle olmuşumdur?"
"Peki görünce neden mutlu olamıyordun? Neden gördüğün zamanlar da bile keyfin yerine gelmiyordu? Bu çocuk daha hayatına girmeden bu hale getiriyorsa, sence hayatında olursa ne olur?"
"Alphan değil, Miray benim canımı yakan aslında..."
"Peki Alphan denen arkadaş Miray'a engel olabiliyor muydu?"
Olamıyordu... Alphan hiçbir zaman Miray'ı karşısına almamıştı. Yüsra o kadar haklıydı ki, zaten ona yanıt verirken asla Alphan'ı savunmak değildi amacım. Neyin ne olduğunu ben de biliyordum fakat şu anda ne hissettiğimi anlayabilmek adına konuşmam gerekiyordu.
"Yüsra... Hani aradı ya beni şimdi bu. Ben bi rahatsız oldum, sence neden böyle oldu ya? Delireceğim o kadar sıkıldım ki bu durumdan artık"
"Çünkü istemiyorsun kardeşim. Alphan arasa bile Miray gibi bir uyuz olacak her zaman hayatında ve bunu da istemiyorsun işte!"
"Arayıp sesini duyunca ne hissedeceğimi merak ediyorum..."
"Dövmeli arkadaş hızlı davransa keşke!"
"Yüsra!"
***
Öğlene doğru uyanmıştık ve bahçede oturmuş yengemin boncukları ile uğraşıyorduk. Dün gecenin gerginliği hala devam ederken "Günaydınlar!" diye seslenmişti Cenk. Kuru bir "Günaydın" diye karşılık vermemizle "Oho! Annemle takılmayın siz, bu ne lan! Yaşlar 18 değil mi?" diye alay etti. Anlaşılan gerginlik Cenk cephesinde pek de devam etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...