27. Kısım "İlaç Gibi İlaç!"

4.4K 238 21
                                    

Muğla'ya döndüğümüzden beridir evin bahçesi dışında hiçbir yere gitmemeye kararlıydım. Bahçe kapısının önüne dahi çıkmadan geçirdiğim ikinci günümle gurur duyarak bahçedeki minderlere uzandığım an "Kurudum anlıyor musun! Kurudum artık! Yazın ortasında akranlarım eğlenceden eğlenceye koşarlarken ben çim biçiyorum Elif!" isyanıyla Yüsra başıma dikildi.

Ellerimi gözlerime bastırıp ağzımı balon misali şişirerek nefesimi tutarken, yanaklarıma iki taraftan saldırı düzenledi Yüsra. Şişirdiğim yanaklarıma iki taraftan bastırdı ve nefesimin dudaklarımdan kaçıp, tuhaf bir sesle havaya süzülmesini sağladı. Aynı anda yüzümü ekşiterek ellerine vurdum ama ağzımın içini yeniden havayla dolduramadan tehditkar biçimde parmağını salladı.

"Bana bak, eğer bir an önce kendine gelmezsen yemin ederim çimleri değil saçlarını biçerim şu aletle!"

"Ya beni bi sal Yüsra! Sal beni ne olur ya! Görmüyor musun ben acı çekiyorum. Bak, şu taraftan da bak. Her yanım acı içinde şu an kör müsün sen!"

"Ne acısı be! İçim şişti içim. Başlatma acına, kızım adam alnından öpmüş ne güzel işte sen salak mısın kendini kapatıyorsun eve!?!"

"Kimse beni anlamıyor... Beni bir Allah'ın kulu anlamıyor. Biç. Hadi biç beni."

"Biçeyim?"

"Biç biç... Biç beni. Önce kalbimden başla ama!"

Dram seviyem almış başını giderken, Yüsra o tuhaf aletle başıma tekrar dikilince korkuyla ayaklandım.

Ellerimi 'Dur' dercesine kaldırdım ama üzerime üzerime geliyordu deli manyak, "Biçeyim de Muğla bu kasvetten kurtulsun bence de! Yazık şehrin üstüne çöktün insanlar nefes alamıyor!"

Depar üstüne depar attığım şu anlarda yengemin kahkaha ile bizi seyrettiğini görünce "Ya bana yardım etsene yenge niye gülüyorsun!" diye seslendim.

"Ah, ben şu anda sana yardım edemem kuzum... Yüsra'yı destekliyorum."

Gözlerim iki santime yakın yuvalarından çıkarken bahçe kapısından şimdi giren Esat'a çarptım.

Hemen arkasına sığınıp, "Ne olur durdur şunu!" diye yalvardım.

"Hoba! Ne oluyor be, bir gün görmedim ne kaçırdım?"

"Seni bilmem de ben keçileri kaçırdım Esat! Ömrümü yedi bu kız benim!"

Esat sayesinde sakinleşen Yüsra, çim biçme şeysini köşeye bırakmıştı nihayet ve isyanlar eşliğinde derdini anlatmaya başladı. Esat ise dinledikçe sırıtıyor ve yanaklarımı sıkıyordu. Saniyeler sonra kolunu omzuma atıp, "Tamam ben hemen çözüm üretiyorum hanımlar, sakinleşelim" dedi. Yüsra merakla bekliyordu Esat'dan gelecek çözümü, fakat ben evden çıkmamaya kararlı olduğum için sadece terasa çıkmak ve birkaç dram ağırlıklı film seyretmek istiyordum.

Bu sırada yeni uyanmış olan Cenk de katılmıştı aramıza. Mindere uzandığı gibi Esat'ın sinsice kıstığı gözlerine baktı. Aslında hepimiz bakmıştık. Suratında gereksiz bir ciddiyet vardı. Sanki şiir okuyacakmışçasına boşta olan elini havaya kaldırmıştı ve başını da iyice dik bir pozisyona alarak öksürdü.

"Hayırdır Esat, türkü patlatacaksın gibime geliyor?" Cenk'in fikri de fena değildi. Şiir veya türkü, bir şey patlatacağı kesindi ve iyice merak etmeye başlamıştım.

"Türkü severim ama kafamın güzel olması lazım aga. Ben şimdi size muazzam bir fikir sunacağım. Yani, şöyle söyleyeyim, eğer dediğimi yaparsak Elif şu kapıdan bambaşka bir insan olarak çıkacak."

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin