2.Sezon 7.Kısım

3.6K 216 25
                                    


"Hem de Çok Aşığım"

Oysa çok emindim kendimden, bir sene evvel yaşadığım o acının daha derini olamaz diyordum her zaman. Hiçbir şey daha fazla yakamaz canımı diyerek geçiriyordum günlerimi. Onu düşündüğüm her anı daha fazla ne olabilir ki diyerek geçiştirirken, şu anda hissettiklerimi hiçbir kelime ile tarif edemezdim. O merdivenleri nasıl indiğimi hatırlayamıyordum. Onca dans eden insanın arasından hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde çıkıp giderken önümü dahi görememiştim. Her yanım alev alevdi. Her yanım titriyordu. Beni böylesine mahvederken, ona nasıl olurdu da değmezdi tüm bu ateş. Nasıl olmuştu da devam edebilmişti? Hissettiklerim yalnızca beni mi ilgilendiriyordu yani? Kalbinde ufacık da olsa bir iz yok muydu yani? Başım dönüyordu. Şu an nerede olduğumu bile bilmiyordum ve öylece yürüyordum. Yanından geçtiğim insanların birkaçı yardımcı olmak istemişlerdi fakat evladını kaybeden bir anne misaliydi halim, nefes dahi almakta zorlanıyordum.

Kendimden ne kadar nefret etmeye başladığımı tarif edemezdim. Onu böylesine önemsiyor olmak canımı sıkıyordu. Ezgi denen kızı öpmüş olabilir, hatta dediğini yapıp eve geçmişlerdi belki! Ah, neden durduramıyordum düşüncelerimi... Neden kendimden ettiğim nefreti ona doğrultamıyordum! Hissettiklerimin zerre kadarını dahi haketmiyordum ki ben.

Sadece çok sevmekti yaptığım şey. Onu gerçekten de çok seviyorum... Çevremdeki herkesten daha kıymetli olması ne acı. Bir başkasının kollarındayken, onun uğruna döktüğüm yaşlarıma acıyarak bakmadan edemiyorum. Ezgi kadar cesur olamamak mıydı benim hatam? Tuana kadar gurursuz olamamak mıydı yanlışım? Neden beni alevler içerisinde bırakıyordu ki; kendimden daha çok sevdiğim için mi? Oysa her şeyi olabilirdim... Oysa ki her şeyimdi.

''Elif?'' oldukça tanıdık olan ses ismimi mırıldandığında, başımı güçlükle kaldırdım.

Ağlamaktan ciğerim sökülecekti neredeyse, fakat durduramıyordum kendimi. Bir yıl boyunca bastırdığım tüm duygularım tarafından ele geçirilmiş gibiydim, üstelik en acımasız şekilde.

''İyi misin ne oldu sana? Bana bak''

Konuşamıyordum ki hıçkırıklarım yüzünden.

Ellerimi sarmalayan kişiye zor da olsa bakmayı başarmıştım şimdi ve Berkan olduğunu görmem ile daha çok ağlamaya başlamıştım. Emre bana zarar vermez dediğim kişiye şimdi nasıl olacaktı da beni bu hale getirenin Emre olduğunu söyleyecektim? Söyleyemezdim.

''Korkmaya başlıyorum Elif, iyi misin neden ağlıyorsun?''

''İ-iyiyim...''

Bu derece titreyen bir sesten çıkan iyiyim kelimesi ne kadar inandırıcı olabilirdi ki? İyi olmadığım gün gibi ortadaydı.

Güç bela ayağa kalkıp, durduramadığım yaşlarıma lanet ederek etrafıma bakınırken iki kolumu birden tutmuştu Berkan ve yüzüne bakmamı istercesine eğildi.

''Evine götüreyim mi?''

''Lütfen...''

Arabasına kadar yürüdüğümüz o kısacık zaman içerisinde, kolumu hiç bırakmadı. Oldukça dikkatliydi tavırları ve kapıyı açarak ön koltuğa oturmama yardım etti. Kapıyı kapatmasından sonra hızla şoför koltuğuna geçtiğinde endişeyle bakmıştı yüzüme ve arabayı çalıştırıp, ''Ağlama lütfen. Yapabileceğim bir şey varsa da söyle olur mu?'' dedi.

Emre uğruna ilgilenmeyi dahi aklımın ucundan geçirmediğim kişilerden sadece bir tanesiydi Berkan. Çok kıymetli bir pırlantaymışım gibi davranmasını etkileyici bulmak bir kenara, itici bile buluyordum onun yüzünden fakat şu anda ne halt yediğini düşündükçe kalbim patlayacakmış gibi oluyordu.

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin