Yıldızları seyrederken genel olarak hüzünlü olurdum fakat şu an içimde hüzne dair bir şey bulamıyordum. Garip bir şekilde sabah olmasını istiyor ve evden çıkıp marketin önünde dolanmak istiyordum. Başlıyor muydu? Hayır! Benim yerim yoktu ki... Ah sanırım bunun yerim olup olmaması ile alakası yoktu. Bu şeyler davetsiz gelmez miydi hayatımıza? Sanırım öyleydi. Böyle aptal aptal sırıtmamın başka bir nedeni olabilir miydi bilmiyorum ama bu defa aynı hataları yapmamalıydım. Bunu gerçekten de yapmamalıydım. Alphan'ın karşısındaki ezikliğimi bu davetsiz hislerimin yanına yaklaştırmamalıydım. Bu hislerim o zavallı Elif'i sevmezdi ki zaten. Ben istesem bile o zavallı yanımı bu hislerin yanına koyamazdım ki!
Düşüncelerimle boğuşurken Cenk gelmişti. "Uyunmuyor içeride" diyerek minderlerin üzerine atladığında tebessümle yıldızlara bakmaya devam ettim.
Bir an başını kaldırınca afalladım ve "Ne?" dedim.
"Niye gülüyorsun la öyle?"
"Nasıl gülüyormuşum?"
"Miras bırakmışlar sanki? Yok yok, o kadar değil şimdi abartmayayım."
"Uyusana sen."
"Merak ederim lan. Neye gülüyorsun?"
"Hiç... Öyle, huzurlu hissediyorum kendimi."
"Ya, ben demiştim kızım Yüsra olmadan da mutlu olabilirsin."
Yüzümü iyice Cenk'e döndüğümde heyecanla doğrulup ellerini birbirine çarparak "Geliyor dedikodu!" dedi manyak. Sırıtmıştım ve "Çok gıcık biri ama iyi biri..." diye mırıldandım.
Gözleri her yana heyecanla dönerken ellerini ağzına bastırarak "Oha!" diye tısladı.
"Ne... Ya kızma hemen. Ya zaten bir şey olduğu yok sadece bugün ki halleri hoşuma gitti."
"Kızım Esat maldır! Yani o anlamaz ki aşktan tutkudan! Herife bak la, hayatında ki tek başarısı bu bence he! Nasıl etkiledi seni şoktayım!"
"Ne?"
Kahkaha ile minderlerden birini yüzüne atmıştım ve hiç durmadan gülebilirdim.
"Öyle ama la! Esat yani Esat! Şoktayım."
"Ya sus manyak ne Esat'ı?"
Bir an durdu ve heyecanla, "Umut mu? Bugün gördün daha kız?" diye sordu.
"Of Cenk! İkisi de değil. Bugün yanımızda değildi zaten."
Erkendi dillendirmek için fakat içim içime sığmıyordu. Yüsra olsaydı diye iç geçirmiştim ama elimde Cenk vardı yalnızca.
"Ben biraz arkadaş, kanka modunda takılacağım Cenk. O yüzden isim vermesem?"
"Emre?"
"Cenk isim vermek istemiyorum... Sonuçta henüz emin değilim kendimden."
"Kesin Emre!"
"Cenk!"
"Emre mi? Of! Lan! Lan çok güzel olur!"
"Cenk sessiz ol ya! Yok diyorum isim vermeyeceğim! Hem niye güzel olacakmış bakayım?"
"Madem o değil sana ne niye güzel olacağından?"
İmalı bir şekilde sırıttığında gözlerimi devirerek uzanmıştım tekrardan. Evet, kendi kendime sırıtmama neden oluyordu fakat henüz ne hissettiğimden emin olmadan isim falan vermeyecektim. Tabii Cenk hâlâ yüzüme bakıyordu. Öyle meraklıydı ki sorgulayan gözleri çok komikti ve dayanamayıp bir minder daha fırlatmıştım şapşal yüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...