"Ev Arkadaşı"
Pazar gününün planları neden hep havada kalır ki? Bütün hafta boyunca şunu yaparım bunu yaparım derken aslında hiçbir şey düşündüğüm gibi olmaz nedense. Elimde toz beziyle dolanıyordum evin içinde. Kahvemi yudumlarken kitap okuduğumu hayal ettiğim saatlerim, kitaplığın tozunu almakla geçiyordu. Biriciğim, esmer güzeli Yüsra'm da bütün pencereleri açmıştı ve güzel havayı yakaladım diyerekten her birini ince ince siliyordu.
Tabii ki de hayallerim yalnızca kahve içip kitap okumaktan ibaret değildi. Sevgilimin yanında olduğum dakikaları da iple çekiyordum fakat yerinde duramayan bir yapısı vardı biricik yazı tahtamın. Ağrıyan ayağına aldırmadan bugün de açmak istemişti oyun parkını ve Esat ile beraber erkenden çıkmışlardı evden.
Saatin bire geldiği şu anlarda hem temizlik hem de biz bitmiş sayılırdık. Mutfak dolabındaki işimi bitirdiğim gibi bütün yorgunluğumla koltuğa devrildiğimde, Yüsra da karşımdaki tekli koltuğa devrilmişti ve "Hani Cenk yardıma gelecekti? Ara şunu bi azarlayayım" dedi.
Kolum kalkmıyordu.
Gözlerimle odamı işaret ettim, "Hayatta kalkıp telefonu getiremem."
Benden farksız olan biriciğim, "Neyse akşam hallederim madem. Ama sana dedim ben, ince temizlik yapmayalım diye. Bak bitki gibiyiz yani şu an..." dedi yorgun sesiyle.
Omuz silkerek saati kontrol ederken güçlükle doğrulup, "Duş alalım da şu okulun sitesine ev arkadaşı için ilan verelim" dedim.
O kadar istemiyordu ki üçüncü birini, bunu bütün mimikleri ile çok net bir şekilde belli etmişti Yüsra ve aynı yüz ifadesine devam ederek kalkıp, az evvel devrildiğim koltuğa uzandı. Aslında ben de meraklısı değildim üçüncü birini evimize almanın, fakat buna ihtiyacımız vardı. Lisede değildik. Bazı şeyleri kendi başımıza halletmemiz gerekiyordu.
Akşam saatlerine doğru okulun sitesine verdiğimiz ilana dönüş yapan kişilerle mesajlaşırken, Yüsra da işe girebileceği bir yer bakıyordu yanımda. Gördüğü her ilana sessiz sessiz küfür ederken, "Oha" diye tepki verişimle birlikte bütün dikkatini bana doğrulttu.
"Ne oldu?!"
"Kıza bak.."
Ev arkadaşımız olmak isteyen bir kızın profil fotoğrafını gösterdiğim an gözleri büyüdü, "Olmaz! Bulduk de yolla bu ne!"
"Nasıl güzel bir kız değil mi? Maşallah.."
"Ya bulduk de hemen başlatma güzelliğine, bunu eve sokamayız!"
"Niye ya? Bakımlı temiz bir kıza benziyor."
"He, çok bakımlı ama canım benim. Sevgilinin oldukça dikkat çekici bir çocuk olduğunu da hatırlatayım istersen."
"Emre'm bu kıza dönüp bir kere bile bakmaz.."
"Bu kıza ben bile dönüp beş bin defa bakarım Elif, kendini kandırmadan şu kıza bulduk ev arkadaşını yaz bitsin gitsin."
Kıskanç yanlarım kabarırken kızın fotoğrafını dikkatle incelemeye devam ettim. İri dudakları ve mavi gözleri... Ah kız gerçekten de çok güzeldi. Emre'nin aklını karıştırır mıydı? Yok canım. Benim sevgilim böyle kızları sevmezdi! Hem daha dün gece evlenmekten bahseden çocuk ne diye bu tarz kızlara baksındı?
Sanırım dünyanın en aptal hareketini yapmak üzereydim.
Kızın fotoğrafını Emre'ye gönderip, -Bu kız yeni ev arkadaşımız olacak- mesajını yazdım. Yüzüme beyin fonksiyonlarına su kaçmış gibi bakan Yüsra, saniyeler sonra kendine gelerek verdi veriştirdi, "Sen cidden salaksın! Nasıl gönderirsin benim aklım almıyor! Malsın ya, katıksız malsın sen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
Ficción GeneralOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...