Neden sabahın köründe uyandığımı bilmiyorum ama kendimi hasta gibi hissetmem büyük ihtimalle buna sebep olmuştu. Hayatım boyunca yemediğim kadar et yediğim için vücudum tepki gösteriyordu. Bu şekilde.
Uykuya geri dönemeyeceğimi fark ettiğim için resmen sürünerek yataktan ayrıldım ve banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra bir süre ayakta dikilip boş yatağı seyretmiş, ardından odadan çıkmıştım.
Su içmek için mutfağa girdiğimde Ayesha her zamanki gibi buradaydı. Dolabı açıp sürahiye uzanırken ona baktım. "Günaydın."
"Günaydın kızım. İyi uyudun mu?"
Suyu bardağa dökerken kafamı salladım. "Zayn nerede?"
"Namaz kılmaya gittiler. Gelir birazdan. Sen iyi misin?"
Suyumu içip yanındaki sandalyeye oturdum. "Aslında, nasıl olduğumu hiç bilmiyorum."
"Zayn'le nasıl gidiyor? Gelişme var mı?"
"Aynıyız."
İç çektikten sonra gülümsemişti. "Ben elimden geleni yaptım. Daha fazla karışamam. Umarım doğru kararı veriyorsundur."
"Umarım."
Masanın üzerindeki örtünün kenarıyla oynarken bana yiyecek bir şeyler hazırlamak istedi. Baharatlı ve etli olmamasını istediğimi özellikle belirttiğim için tost yapmıştı. Onu yerken biraz eski günlerden bahsetti, onu dinledim. Ardından garip bir sessizlik çöktü.
"Dün gece... Yine içiyordu."
Derin bir nefes alıp tostu bıraktım ve ağzımı sildim. Diyecek bir şeyim olmadığı için de sessiz kalmıştım.
"Güzelce konuşmayı denedim ama anlamadı. Bağırdım, kızdım biraz. Aldığı şişeyi de çöpe attım. Sabah utana sıkıla çıktı evden."
"Kendine pişman olacağını söyledim ama beni de dinlemiyor. Bir şeyleri atlatmaya çalıştığının farkındayım ama bunu alkolle yapamaz."
"Bazen küçük çocuklar gibi davranıyor."
Güldüm. "Her zaman olgun olamaz."
Yine sessizlikte tostumun kalan kısmını bitirdim.
"Earth?"
"Efendim?"
"Omar seni çok özleyecek."
Ben de onu özleyecektim.
"İngiltere'ye her geldiğinizde bana uğrayın. Zayn'den ayrılıyorum," Şakaya vurmaya çalıştım. "Omar'dan değil."
Dış kapının açıldığını ve gelen sesleri duyduğumuzda ikimiz de mutfağın kapısına doğru dönmüştük. İlk içeri giren Zayn oldu. Elleri poşetlerle doluydu. Hepsini yere bırakıp sinirle Ayesha'ya baktı.
"İt yeğenini çek üzerimden," O sırada Ahmad de girmişti. "Kendine köle bulsun."
"Ne oldu yine?"
Sürekli kavga ediyorlardı, Zayn'in onu ilk gördüğü anda neden öyle tepki verdiğini anlamıştım.
"Abartıyor hala," diye savundu kendini Ahmad. "Dönüşte manava geçtik. Birkaç tane poşet taşıdı altı üstü."
"Birkaç tane mi? En az elli kilo var orada. Ne bulursan aldın ve hepsini ben taşıdım."
"Boşuna mı asker yaptık seni? Poşet taşı diye."
Zayn birden kaşlarını çatarak ona dönmüştü. Bakışlarını gören Ahmad geri adımladı ama Zayn çoktan üzerine yürümeye başlamıştı. Yakalarını tutup onu duvara yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exile ¬ malik
Fanfiction"Artık vatanım değilsin..." diye mırıldandı üniformalı genç adam sevdiği kadına bakarken. "O zaman ben şimdi neyi koruyacağım?" - soldier zayn au. ©𝘇𝗮𝗶𝗻𝗳𝘁𝗺𝗲 {26072020} [dedicated to @irwinslotus] - #1 in zayn