Oylar artmış kralsınız
Çöpleri dışarıya çıkardıktan sonra tam yatak odasına gidecekken bugün üçüncü kez arayan anneme yine cevap verdim.
"Efendim anne?"
"Geliyorsun, değil mi?"
Görmeyeceğini bilsem de sırt çantamı sırtıma takarken göz devirdim. "Yola çıkıyorum şu an anne. Neden durmadan arıyorsun?"
"Evine döndüğün için olabilir mi?"
"Abartma. İki gün kalacağım sadece," dedim kapıyı kilitlerken. "Ayrıca orası benim evim değil."
"Hızlı gel!" Öpücük atıp telefonu kapattığında gülerek kafamı salladım ve arabaya bindim.
Zayn'le dokuz gündür hiçbir şekilde iletişim kuramıyorum. Her sabah kötü bir haber gelecek diye elim kalbimde uyanırken iyi olduğunu umut etmek ve bana söylediği gibi her akşam haberleri takip etmekten başka bir şey yapamıyordum.
Yalnızlık artık dayanılamayacak hale geldiğinde Matt'i arayıp birkaç gün eski evime dönmek istediğimi söylemiştim. Kim de gelecekti. Annem çok sevinmişti çünkü onunla görüşüyor olmama rağmen uzun zamandır gitmiyordum. Bana ben çocukken evi terk etmiş olan babamı hatırlatıyordu.
Bütün sıkıntılarımı arabada bırakıp çantamı aldım ve bütün hayatımın geçtiği bu pembe eve baktım. Babam gittikten sonra pembeye boyamıştık, sanki yeni bir başlangıç gibi hissettirmesi için. Hissettirmemişti ama en azından eski renginden daha güzel görünmüştü.
Büyük ihtimalle pencereden beni gören annem heyecanla kapıyı açmış ve selam verirken sanki kaçacakmışım gibi kaşla göz arası beni içeriye çekmişti. Neredeyse beş aydan fazla süredir gelmiyordum. Garip hissetmiştim. Matias beni görünce merdivenlerden koşarak inmiş ve kollarını etrafıma sarmıştı.
"Canım ablam." diye mırıldandı yanağıma nefret ettiğimi bildiği ıslak öpücüklerinden bırakırken. Onu itip iğrendiğimi belli eden sesler çıkardım.
"Bezelye yaptım bu akşam için." dedi annem gülümseyerek.
İkimiz de anneme dönüp kusuyor gibi yaptık.
"Anne bu evde kimse bezelye sevmiyor," Matias ona ağlıyor gibi baktı. "Kabul et artık."
"Kimberly gelecek. O seviyordur."
Onay ister gibi bana baktığında kafamı hayır dercesine salladım. Omuz silkti. "İyi. Herkesin eli var. Beğenmiyorsanız kendiniz hazırlarsınız."
Bize küsüp mutfağa gittiğinde arkasından güldüm.
"Çantanı odana götüreyim mi?" diye sordu Matt.
Ağır değildi ama bilerek sormuştu. Evlendiğimden beri o odaya giremiyordum. Garip hissettiriyordu çünkü aklıma hiçbir sorunumuz yokken Zayn için sabaha kadar ağlayışlarım geliyordu. Ya da ölüyormuş gibi hissettiğim anlar. Tamamen kötü anılarla dolu olduğunu hissediyordum o odanın.
"Hayır," dedim gözlerim dolarken. "Ben götüreceğim."
İlk önce şaşırsa da sonra geri çekilip koltuğa atlamıştı. Bana bakıp göz kırptı. "Kendi evinmiş gibi davran."
Çantamla beraber odama çıktım ve derin bir nefes alıp içeri girdim. Neredeyse her şey bıraktığım gibiydi. Sadece annemin temizlik yaparken dokunduğu şeyler aynı yerinde değildi. Çantamı yere bırakıp kapıyı kapattım ve bir adım atıp etrafı incelemeye koyuldum.
Makyaj masamın üzerinde duran çizim defterlerimi görünce gülümsedim. Geçireceğim iki gün boyunca mutlaka bunları inceleyecektim. Ayaklarım istemsizce beni giysi dolabıma yönlendirdi. Kıyafetlerim yüzünden değil de, içindeki kutu yüzünden böyle olduğunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exile ¬ malik
Fanfic"Artık vatanım değilsin..." diye mırıldandı üniformalı genç adam sevdiği kadına bakarken. "O zaman ben şimdi neyi koruyacağım?" - soldier zayn au. ©𝘇𝗮𝗶𝗻𝗳𝘁𝗺𝗲 {26072020} [dedicated to @irwinslotus] - #1 in zayn