holding my breath

1.9K 152 98
                                    

Belki de şu sünnet mevzusuna olumlu bakmam en başından beri hataydı. Birkaç video izlemiş, biraz araştırma yapmıştım ve şu an şoktaydım.

Ne olduğunu az çok biliyordum ama konu başkası olunca soğukkanlılıkla karşılayabiliyordum. Kendi çocuklarımın canlarını yakmaya yüreğim el vermiyordu.

"Vazgeçmek üzereyim."

Zayn kafasını telefonundan kaldırmadan tek kaşını havalandırarak bana öyle bir bakış atmıştı ki kafamı tavana kaldırıp derin bir nefes almam gerekti.

"Hala sünnet mi araştırıyorsun?"

"Evet ve vazgeçmek üzereyim."

Telefonu cebine atıp benim olduğum koltuğa geldiğinde oturmadan önce dizlerimin üzerindeki bilgisayarın kapağını kapatmıştı.

"Akşama randevumuz olduğunu biliyorsun Earth."

"İptal edebiliriz."

"Ne okudun yine internetten de vazgeçtin?"

Derin, derin bir nefes aldım. "Çok acıyacak Zayn."

"Hatırlamayacaklar."

"Herkes farklı bir şekilde anlatmış okuduğum yazılarda. İyi bir şey olup olmadığından bile emin değilim artık."

Bilgisayarı kucağımdan alıp masanın üzerine bıraktı ve bir bacağımı kendi bacağının üzerine çekti. Parmakları bacaklarımın iç kısmını okşarken daha sakindim.

"Neyi merak ediyorsan bana sor."

"Soracağım ama," Aklımda çok garip sorular vardı. Dalga geçeceğinden emindim. "Gülmeyeceksin. Sadece merak ediyorum."

"Sor işte."

"Ne kadar kesmek zorundalar?"

Evet, gülmemek için kendini sıktığını görebiliyordum.

"Boşuna endişeleniyorsun Earth. Ufacık bir et parçası altı üstü."

"Ufacık mı?" Kafamı hafifçe iki yana salladığımda dirseğini koltuk başlığına yaslayıp kafasını destekledi. "Sende öyle görünmüyor."

"Nasıl görünmüyor?"

"İz var ya, oradan kestiklerini düşünürsek hiç de ufak değil."

Kahkaha attı.

"Aşkım, ben otuz yaşımdayım. Tahmin edersin ki penisim üç yaşımdayken şimdiki gibi değildi. Büyüdükçe iz de büyüyor ya hani?"

"Ya yanlış yaparlarsa?"

"O kadar ciddi bir şey değil diyorum."

Bir sorun çıkacakmış gibi hissediyordum. Ya da sadece yaptırmamak için bahane arıyordum.

"Yaptırmasak ne olur ki?"

"Sünnet olacaklar Earth. Boşuna çırpınma."

Oflayarak kendimi geriye attığımda elini bir bacağımın üzerine atıp beni kendine çekti. Vücudumun yarısı kucağındayken boynuma dudaklarını bastırmıştı.

"Earth, hazır kimse yokken-"

Geri çekilip suratına baktım. "Ben çocuklar diyorum, senin derdine bak."

Bu sefer oflayan kendisiydi. "Ne var ki büyütülecek? Eninde sonunda olacak yani."

"Kaç saat var?"

Telefonu cebinden çıkarıp saati kontrol etti.  "Çok."

"Bekledikçe daha çok geriliyorum."

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin