her snotty little family

2.1K 172 87
                                    

-

"Aşk ölümü yener. Aşk, hayattır. 

-

Karnım gerçek anlamda burnumdayken ilham perilerimin kafamda toplanması hiç hoş bir durum değil. Bunu bugün fark etmiştim.

Son haftama yaklaştıkça daha çok resim çizmek istiyordum. O kadar fazla tablo satmıştım ki geçen hafta yüksek miktarlarda kazandığım parayla ne bok yiyeceğimi bir süre düşünmem gerekti. Sonra her annenin yapacağı gibi kendimi bebek dükkanlarına atmıştım.

Odaları da aynı gün bitmişti. Şimdilik aynı yerdeydiler, büyüdüklerinde ayırabilirdik.
Misafir odası olarak kullandığımız büyük odanın duvarlarını eşyaları yerleştirmeden önce kendi ellerimle boyamıştım. Zayn her ne kadar sürekli mola vermemi sağlamış olsa da eğlenmiştim ve sonucu buna değmişti.

Sadece mavi kullanmamaya özen gösterdiğim duvarlarda gökyüzü havası vardı. Beşiklerinin arasından geçen, yerden tavana kadar uzanan kocaman bir gökkuşağı çizmeyi de unutmamıştım.

Kendimle gurur duyduğumu hissediyordum sona yaklaştıkça. Bu sefer başarmıştım. Sürekli tekme atıp orada olduklarını hatırlatıyorlardı.

Zayn ise inanmakta güçlük çekiyordu. Her an doğabileceklerini söylediğimde tepkisiz kalıp dümdüz suratıma bakmıştı, hala atlatabilmiş değildi. Olur da doğururum diye son günlerde fazladan izin kullanıyordu.

Bugün de yine evdeydi, peşimde telefonuyla geziniyordu. Fotoğrafımı çektiğini geç anlamış olsam da ona bunu neden yaptığını sorduğumda hamile halimi özleyeceğini, bu yüzden son hallerimi kaydetmek istediğini söylemişti.

O zaman beni tekrar hamile bırakabileceğini söylemek istemiştim ama sadece sustum. Zaten sevişemiyorduk, ikimizi de delirtmeye niyetim yoktu.

İnternette gördüğüm ve aşık olduğum bir bebek takımını almak istediğim için sabah mağazaya gitmiştik. Zayn yorulmamam için internetten sipariş verebileceğimi söylese de yürüyüş yapmak istediğim için onu da peşimden sürüklemiştim. Güzel bir sabah yürüyüşü ardından bebeklerimize minik kıyafetler alıp oradan da kahvaltıya geçmiştik.

Eve döndüğümüzde ise ilk ve en sonki gidişimizde aldığımız ultrason fotoğraflarını inceleyerek ne kadar büyüdüklerini konuşurken birden ilhamla dolmuştum. Belki bir yere asmak, belki de sonsuza kadar saklayacağım başka bir tablo hazırlamak için heyecanlıydım.

İlk ultrason fotoğraflarını çizecektim. Belki çizdiğim en kolay resim olacaktı ama anlamını düşündükçe ağlayasım geliyordu. Ya da sadece hormonlarımla ilgiliydi.

Boyalarımın hazır olduğundan emin olduktan sonra elinde telefonla karşıda oturan Zayn'e baktım. İlk defa beni yalnız bırakmamıştı, boyalara takılıp düşeceğimi iddia ettiği için karşımda oturuyordu.

"Resim yapmak için fazla şıksın." diye seslendiğinde fırçalarımı çıkarırken ona güldüm.

"Bu elbisenin içindeyken kendimi güzel hissediyorum."

"Elbise yokken de güzelsin. Soyunmak istersen sana eşlik ederim."

Ağzım açık ona baktığımda omuz silkip telefonuna dönmüştü. "Otuz dört bitmek üzere, Zayn." diye hatırlattım.

Telefonu karnına düşürüp yayıldı ve kafasını koltuğun başlığına yaslayıp tavana bakarak derin bir iç çekti. "Bir doğsalardı artık."

Ona suçlayıcı gözlerle baktım. "Ne için söylüyorsun bunu?" Sevişmek için söylediğine emindim çünkü.

"Çocuklarımı kucağıma almak için falan," Boğazını temizledi. "Belki annelerini de."

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin