we learn to live with the pain

2.7K 186 106
                                    

Sonsuza kadar durmadan Exile yazabilirim

100⭐

Midemdeki yanma yüzünde rahatsızca gözlerimi açtığımda bulanık görüyor olsam da tişörtünü çıkarmış, yanımda mışıl mışıl uyuyan Zayn'e baktım. Hayranlıkla saatlerce onu izleyebilirdim ama boğazıma doğru yükselen sıcaklığı hissettiğimde hemen ayağa kalkıp tuvalete koştum. Midemdekileri boşaltmaya başladıktan on - on beş saniye sonra Zayn adımı seslenerek içeri girmişti.

Peçete alıp ağzımı silerken ayağa kalktım ve sırtımı duvara yasladım. Ağlıyordum, istemeden oluyordu.

"İyisin, değil mi?" diye sordu. Endişeli görünüyordu ama daha çok uykuluydu. Gözlerini tam açamamıştı bile, zaten kısıkken bir de ışık yüzünden biraz daha kısmıştı. Dudakları fazlasıyla şişmişti. Solukları düzensizdi, buraya hızlı geldiği için olmalıydı.

Karşımda bana uykudan yeni uyanmış bir bebek gibi bakarken gözyaşlarımı silip sinirlerim bozulmuş gibi güldüm. Ağlarken gülmem daha çok kafasını karıştırmıştı.

"Neden gülüyorsun?"

"Bebek gibisin."

O da belli belirsiz gülüp elleriyle yüzünü ovuşturdu ve uyanmaya çalıştı. Bu kadar tatlı olduğu için tekrar ağlamak istemiştim.

Ve ağladım da.

Delirmişim gibi bana bakarken ona çok tatlı olduğu için ağladığımı tabii ki söylememiştim. Bulantımı geçirmek için dişlerimi fırçalarken sırtını duvara yaslamış ve herhangi bir sorun çıkar diye başımda beklemişti. Sifonu çekip son kez aynadan halime baktım. Dağılmış görünüyordum. Bir an önce ağlamayı bırakmalıydım çünkü gözlerim şişmeye başlamıştı.

"Earth," dedi beni kolumdan tutup kendine çevirirken. "Uyuyalım."

Uykum kaçmıştı ama onun uykuya her zaman hasret çektiğini bildiğimden ve hamilelik yorgunluklarım başladığından yatağa geri dönme fikri mükemmeldi. Saçımı at kuyruğu yaptığımda karşımda kollarını açmıştı.

Hırıltılı sesiyle "Babanın kucağına." dediğinde omuzlarından tutarak kucağına zıpladım.

Atlarken düşme ihtimalim aklımın ucundan bile geçmedi. Bizi asla düşürmeyeceğini biliyordum ve kucağına atladığım anda belimi saran sımsıkı güçlü kolları da bu düşüncemi kanıtlamıştı.

Belim yatak örtüsüyle buluştuğunda o da pozisyonunu hiç bozmadan kendisini biraz aşağı çekip ağırlığını vererek üzerime uzandı. Kafasını göğsüme yerleştirip gözlerini kapattığında belimi sardığı için gözlerimin önünde beliren omuz kasları bacaklarımı beline daha sıkı sarmama yol açmıştı. Omuzlarından sırtına kaydığımda kendimi tutamayıp ellerimi sırtına yerleştirdim.

Bunu yapmamı - özellikle yorgunken - çok sevdiğini bildiğim için tırnaklarımı yavaşça teninde gezdirdim. Bedenindeki her kas anında gevşerken boğazından da memnun olduğuna dair birkaç mırıltı yükselmişti. Uykuya daldığından emin olana kadar bir süre bunu yapmaya devam ettim.

Nefes alış verişleri yavaşladığında ellerimi ensesinde birleştirip kokusunu içime çektim. Uyuduğunu sanıyordum ama bir kolunu belimin altından çekip ensesindeki ellerimden biri tuttu ve devam etmemi istediğini söyler gibi sırtına bıraktı.

Yine bir süre istediğini yapmaya devam ettikten sonra ellerimle omuzlarını sıktım. Ne kadar normal olduğunu bilmiyordum ama taş gibiydi. Ben sıktıkça biraz da yumuşayan kaslarına çıkardığı sesler eşliğinde masaj yapmaya devam ettim.

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin